Bildiğiniz üzere diziler çoğu zaman 'izleyiciyi özendirmekle' suçlanır. Gerçi artık sadece dizilerden değil, sosyal medyada izlediğimiz birkaç saniyelik videoların bile yettiği şu günlerde, çekenlerin, yazanların, yönetenlerin ve yayınlayanların 'Farkındalık yaratmak istiyoruz' adı altında Türk televizyonlarında bizlere izlettikleri kadına şiddet sahnelerine bakacağız.
Farkındalık adı altında kadına şiddet görüntüleri küçük çocukların uyanık olduğu saatlerde sansürsüz ve genel izleyici kitlesine uygun olduğu ibaresiyle hala yayınlamaya devam etmekteler...
Fatmagül yaşadıklarını atlatmaya çalışırken psikolojik şiddete maruz kalmış bir de tecavüzcüsü ile evlendirilmişti.
Dizi çok tepki toplayıp reytingler düşük gelince 16. bölümde final yaptı.
Tabii ki bu da 'farkındalık' yaratmak için yapılan bir diziydi...
İşin en kötü yanı ise Reyyan'ın Miran ile aşkının izleyici tarafından efsaneleştirilmesi ve bu dizinin uyarlandığı kitabın bir genç kadın tarafından yazılmış olması...
Hatta bu dizi tamamiyle sansürsüz yayınlandı. Bir seks işçisinin kızı olan Bahar'a 'Annen hala or*spuluk yapıyor mu?' diye sorulması, televizyonlarda sansürsüz olarak yayınlandı.
Şiddetin sebebi ise çok basit: kıskançlık!
Bir 'CEO Yardımcısı' onu taciz ederken yardım istiyor fakat diğer 'CEO Yardımcısı' şirketlerinin adı çıkmasın diye bu işi kapatması için Yasemin'e fiyatını sorup 50.000 lira sus payı teklif ediyor.
Bu kadarla bitse yine iyi! Sevdiği erkeğin amcasıyla evlendiği gece diğer amca gelip Zümrüt'ün kocasını öldürüyor, daha sonra meğerse Zümrüt'ün sevdiği erkek ölmemiş çıkıp geliyor. Zümrüt'e 'bakirelik' kontrolü yapılıyor, uğursuz sayılıyor, sevdiği erkek tarafından kaçırılıp hırpalanıyor, diğer amcanın tacizine uğruyor, hatta daha tacizci amca Zümrüt'ü 'üçüncü' karısı yapmak için çabalıyor. Zümrüt'e araba çarpıyor komaya giriyor, Zümrüt komadayken sevdiği erkek başka kadınla evleniyor... Arkadaşlar, iyi misiniz?
Hatta şiddeti gösteren, şiddet görene 'Bana bunları sen yaptırıyorsun!' diyerek sinir katsayımızı iyice yükseltmişti!
Katilleri ise dışarıda elini kolunu sallayarak geziyor...
Kadina siddet sadece dovuilmesi darp edilmei degildir , bu en uc en rezil seklidir..ama dizilere bir bakin...hepsinde erkek guclu!!! delikanli!!! pesinde kizlar sirayla....kiz ise ona muhtac gibi...ona yaranmak zorunda gibi...Boyle mi olmali?
Her hafta Ayşegül'ün tokatlarını güle güle / bayıla bayıla izleyenler burada şiddeti eleştiriyorlar buna çok gülüyorum :) Şiddete karşı değilsiniz. Siz size yapılan şiddeti benimsemiyorsunuz sadece. Bir erkeğin dayak yemesi hemde bir kadın tarafından dayak yemesi size gülünç geliyor ve ''wow ne tokat attı, oh iyi oldu'' gibi cümleler ile eğlendiğinizi zannediyorsunuz. Şiddetin her türlüsü virüstür ve siz şiddete karşıyım demek yerine ''kadına şiddete karşıyız'' başlığı altında sürekli başarısızlıkla sonuçlanan girişimlerde bulunuyorsunuz. Halbuki birlik olsak şiddete karşı gelsek.. Ne kadın ne erkek ne lgbt'li hepsi insan deyip yaşayan tüm canlıların şiddetine aynı tepkiyi göstersek.. işte o zaman bir şeyleri başarabiliriz. Onun haricinde samimiyetsizsiniz! teşekkürler
Zümrüdüanka diye bir dizi mi varmış ilk defa duydum. Konusunu bir çırpıda anlayan var mı ben iki kere okudum yine anlamadım! Bu arada salı günü Kanal D'de yayınlanan Üç Kızkardeş diye bir dizi var. Sosyal medyadaki yorum ve kesitlerden anladığım kadarıyla orda da kayınvalidenin gelinine şiddeti var. Evlendiği adam başka bir kadını seviyor ve hamile bırakmış kızla da anasının zoruyla evlenmiş. Kızın anası da başka bir manyak elalem ne der diye yaşıyor millete aman bakın ben zengin damat buldum kızım bolluk içinde yaşıyor demek için kızına kan kus ama kızılcık şerbeti içtim de diye akıl falan veriyor. Öyle gıcık bir dizi ama millet ağzı beş karış açık ayıla bayıla izliyor.