Türk Tabipleri Birliği (TTB) Açıkladı: Aşı Zorunlu mu Olacak?

Ülkemizde koronavirüs ve virüsün alt varyantlarından Omicron vakası sayıları gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Koronavirüse karşı alınan en büyük önlemlerden biri olan aşı çalışmaları hatırlatma dozları da başlatılarak hız kesmeden devam ediyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Etik Kurulu şimdiye kadar zorunlu tutulmayan aşıya dair yeni bir açıklamada bulundu. Peki aşı zorunlu mu oluyor? İşte detaylar...

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Etik Kurulu aşıyla ilgili yaptığı son açıklama ile dikkatleri üstüne çekti. Hala aşısını olmamış vatandaşlardan bahseden TTB yetkilileri 'Toplum sağlığının korunması ortak ilkesinin gereği olarak aşının zorunlu kılınması olanaklıdır. Öncelikle bu düzenleme açık, anlaşılabilir ve belli ölçütlere uygun bir yasal çerçeve ile yapılmalıdır' ifadelerini kullandı. Peki aşı zorunlu mu oluyor? İşte detaylar...

Aşı Zorunlu mu Olacak?

Türk Tabipleri Birliği (TTB), ‘zorunlu aşı uygulaması’ hakkında etik kurul görüşünü paylaştı. TTB’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

'Bulaşıcı hastalıklar ve bunlara bağlı salgınlar insanlık tarihi kadar eskidir. Salgınlar yol açtıkları kitlesel hastalık durumu ve ölümler nedeniyle kişiler ve toplumları derinden etkileyerek siyasi, ekonomik, kültürel yapılarda değişiklikler yaratmıştır.

Tarihsel süreç içinde bakıldığında tarım devriminin gerçekleşmesi sonrası yerleşik yaşama geçilmesi, hayvanların evcilleştirilerek onlarla yakın temas içine girilmesi gibi nedenlerle mikroorganizmalar ile artan yakın ilişki sonucu bulaşların ve salgınların arttığı görülmektedir. Günümüzde ise kapitalizmin çevreyi ve farklı türleri sömürüsü, insanın doğaya vahşi müdahalesi ile ekolojik dengenin ve ekosistemlerin bozulması ve eşitsizliklerin artmasının bugün yaşanmakta olan pandeminin en önemli nedenleri arasında yer alması, benzer salgınlara hazırlıklı olmamızı gerektirmektedir.'

Aşı Koronaya Karşı En Büyük Koruyucu

Söz konusu hastalıklarla mücadelede ise koruyucu hekimlik yaklaşımları her zaman çok önemli olmuştur. Etkili tedavi araçlarının olmadığı koşullarda söz konusu hastalıklarla mücadelede koruyucu önlemler daha da önem kazanmıştır. Bu kapsamda en etkin koruyucu yöntemler arasında yer alan ve insanlığın ortak değeri olan aşılar geçen yüzyılın en önemli halk sağlığı kazanımlarından biri olmuştur.

Aşıların bilimsel bilgi üretme basamaklarının tamamı gerçekleştirilerek üretilmeleri etkili ve güvenli olmalarını sağlamaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre COVID-19'a karşı korunmanın etkin ve geçerli yöntemlerinin başında aşıların geldiği ortaya konmuştur.

Aşıyla İlgili Tutarsız Açıklamalar Karşıtlığı Besliyor

Bu bilimsel gerçekliğe karşın bugün temelde bir yönetim biçimi olarak bilgiyi değersizleştiren, doğru yanlış ayrımının yapılmasını engelleyen, hakikatin çarpıtılması ile belirsizlik ortamları yaratan politikalar sonucu insanın düşünme yetisi örselenmekte ve aşı tedirginliği yaşanmaktadır. Bunun yanında özellikle son 20 yıldır aşı konusunda sürdürülen gerici sağlık politikaları ile aşı karşıtlığı körüklenmekte ve aşı yaptırma bireysel tercihe indirgenmektedir.

Devlet, sağlıklı yaşam hakkının sağlanması ödevinin gereğini yerine getirmemekte, konu hakkındaki belirsizlikleri ortadan kaldıracak tutum almamakta, toplumu bilgilendirmeyerek ve şeffaf davranmayarak aşı tereddüdünü ve karşıtlığını beslemektedir. Sadece bir meta olarak aşı temin edilmesi, yukarıda belirtilen diğer sorumluluklar yerine getirilmeksizin isteyenin aşı olmasının söylenmesi, aşıyla ilgili tutarsız açıklamalar yapılması toplumdaki güvensizliği, aşı tereddüdü ve karşıtlığını pekiştirmektedir.

Kişilik Hakkı İhlali Söz Konusu Olabilir

Devlet pandemi yönetiminde gerekli önlemleri yerinde ve zamanında almadığı ve aşının yaygın bir biçimde uygulanması konusundaki sorumluluklarını yeterince yerine getirmediği için toplumsal bağışıklık sağlanamamış, vakalar ve ölümler artmıştır. Bu durum devletin bireylerin ve toplumun haklarının, refahının korunması için belirli eylemleri zorunlu kılma yetkisi olduğu göz önüne alınarak, zorunlu aşı uygulaması tartışmasının gündeme gelmesine neden olmaktadır. Söz konusu gündemin toplum sağlığı ile ilişkisi, Etik Kurulu olarak konunun değerlendirilmesini gerektirmiştir.

Konu etik açıdan değerlendirilirken temelde beden bütünlüğünün korunması, bireysel özgürlük, özerk karar verme hakkı ve toplumsal yarar başlıklarında ele alınmaktadır. Etik Kurul tarafından daha önce “Aşı Konusunda Yaşanan Tereddütler, Aşı Reddi ve Aşı Karşıtlığı Konusunda Etik Kurul Görüşü” başlıklı görüş oluşturulmuştur. Söz konusu görüşte “Genelleyici bir yaklaşımla, birey özerkliğinin toplum yararı gerekçe gösterilerek çiğnenebileceği anlayışı, kişilik haklarını ihlal edebilecek çok tehlikeli bir yaklaşımdır.

Bununla birlikte, duyarlı bireylerin bağışıklanmasıyla toplum düzeyinde etkin ve güvenli koruma sağlanabilen bulaşıcı hastalıklar özelinde, bir değer olarak toplum yararı birey özerkliğinin üzerinde ele alınması gerekliliktir.” ifadesine yer verilmiştir. Konu “toplumsal bağ içinde yer alan tüm üyeler arasındaki ilişkinin esasını, birbirine karşı sorumluluk oluşturur.

Aşı Zorunlu Hale Gelebilir

Bu değerlendirme kapsamında yaşanmakta olan salgın süreci ele alındığında öncelikle aşağıdaki soruların bilimsel yanıtlarını vermek gerekecektir:

Toplumsal yaşamın sürdürülmesi için korunma gerekli midir? Var olan aşılar bu korumayı sağlamakta mıdır? Aşıdan başka, aşı kadar etkili koruma yöntemleri söz konusu mudur? Salgının önlenmesi için aşı uygulamasıyla toplumsal bağışıklığın sağlanması mümkün müdür?

Pandemi sürecinde aşı uygulanmasının etkili ve güvenli bir mücadele aracı olduğu pek çok ülke deneyimiyle bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu bağlamda aşı uygulanması pandeminin kontrol altına alınması, hatta sona erdirilmesi için bir gerekliliktir.

Bu değerlendirmeler kapsamında toplum sağlığının korunması ortak ilkesinin gereği olarak aşının zorunlu kılınması olanaklıdır. Öncelikle bu düzenleme açık, anlaşılabilir ve belli ölçütlere uygun bir yasal çerçeve ile yapılmalıdır. Burada aşı olmayanların Anayasada tanımlanan temel hak ve özgürlüklerini ölçüsüz sınırlandırmayacak, hakkın özüne dokunmayacak şekilde hak sınırlamalarına gidilmesi söz konusu olabilmektedir. Böylece bireysel serbestlik kapsamında, beden bütünlüğü ve bireysel özerklik de korunarak kişi ortak alana katılmamayı seçerek aşı olmama istemini de gerçekleştirebilecektir.

Popüler İçerikler

Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında
Cübbeli Ahmet Çakarlı Araçla Geldiği Etkinlikte Şeriatı Savundu: Skandal Sözlere Tepki Yağdı!
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı