Çevirmenlik, dublajcılık, galericilik, derken ‘dedikodu yazarlığı’na da başlamıştı. Yeni Asır, Tef, Salon, Hafta, 20. Yüzyıl dergilerinde, Cumhuriyet gazetesinde çıkan, ‘Fitne Fücur’ başlığı koyduğu yazılarında, henüz oluşmakta olan İstanbul sosyetesinin görgüsüzlüğüyle, zevksizliğiyle ince ince alay eden yazıları ertesi günü olay oluyordu. Selim İleri, onun dedikodu yazarlığını şöyle anlatıyor:
“Tiyatroların gala gecelerinden resim sergisi açılışlarına, gazinolardan çeşitli lokallere, konserlerden yılbaşı gecelerine; Hamiyet Yüceses, Selâhattin Pınar, Afife Jale, Ahmet Hamdi Tanpınar, meşhur terzi Nedret, Peride Celal, Sezer Sezin, Günseli Başar, birçok kişi boy gösteriyor. Paris'ten yeni dönen Müzeyyen Senar'ın şıklığını öven Fitne Fücur, aynı gece filanca barda Senar'la karşılaşan Yüceses'in hışımla çıkıp gittiğini yazmayı elbette ihmal etmiyordu. Fitne Fücur, hanımların giysilerini, süründükleri parfümleri, saç modellerini, makyajlarını, mücevherlerini öyle kolay kolay beğenmiyordu. Beylerin düzmece kibarlıkları, alafranga hal tavırları, centilmenlikleriyle alay ediyor; sosyetemizin gösterişçi tutumunu, iğretiliğini gözler önüne seriyordu.”
Tek solukta okudum, harika bir içerik olmuş... Emeği geçenin eline sağlık. Merak edenler ayrıca İstanbul'daki meşhur Cimcoz Apartmanı'nı da araştırabilir, bu içeriğin devamı olarak... Ufak çaplı bir roman tadı verecektir.
İçerik gibi içerik.