Türk Sineması'nın 100.Yılında Mutlaka İzlenilmesi Gereken 24 Spesifik Film

Türk Sineması'na dair ön yargınızı kıracak, size yeni bir bakış açısı kazandıracak filmleri Türk Sineması'nın 100.yılında sizler için derledik. Popülist filmlerin yanı sıra, kıyıda köşede kalmış yapımların da içinde bulunduğu sinemamızın kesinlikle izlenilmesi gereken filmlerin yer aldığı bu listeye gelin bir göz atalım.

1. Arkadaşım Şeytan (1989)

Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı, başrollerini Mazhar Alanson ve Ali Poyrazoğlu’nun oynadığı filmde ünlü bir müzisyen olmak için ruhunu şeytana satan Fatih karakterinin Şeytan ile yaşadıkları anlatılıyor. Film Türkiye’de ilk defa denenmiş absürt komedi unsurlarını, 'Bu kadar da olmaz dercesinde' gözümüzün içine içine sokuyor, film Türk Sineması'nın kayıp hazineleri içinde yer alıyor.

Arkadasim seytan (1988)

2. Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi (2011)

Ülkede az yapılan, aslında yapılsa da pek de becerilemeyen, “Kara Mizah” türünün en iyi örneği olan bu film Onur Ünlü imzası taşıyor. Başrollerinde Selçuk Yöntem, Türkü Turan, Tansu Biçer, Bülent Emin Yarar gibi oyuncuları bulunduran film, kimilerine göre Celal Tan’ın bize acıklı hikayesini sunarken kimilerine göre kahkaha volumlerini arttırıyor. Karar sizin.

Celal Tan ve ailesinin asiri acikli hikayesi (2011)

3. Bizim Büyük Çaresizliğimiz (2011)

Film Barış Bıçakçı’nın aynı adlı romanından uyarlanmış olup yönetmenliğini Seyfi Teoman üslenmiştir.Fatih Al, İlker Aksum ve Güneş Sayın’ın başrolleri paylaştığı filmde 30’lu yaşlarındaki iki yakın arkadaş olan Çetin ve Ender’in hayatlarına üniversite öğrencisi olan Nihal’ın girmesiyle yaşadıkları çaresizlik, çaresizlikten çözüm üretme durumları ustalıkla anlatılıyor. Ankara soğuğunu dibine kadar izleyeceğiniz bu filmde, arkadaşlık unsurlarını ise had safhada hissedebilirsiniz.

Bizim büyük çaresizligimiz (2011)

4. Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak (2004)

Yönetmenliğini yakın zamanda kaybettiğimiz Ahmet Uluçay’ın yaptığı film, kendisinin yaşam hikayesinden kesitler taşımakla birlikte, sinemaya ucundan kıyısından bulaşmış, bulaşmayı düşünen herkesin izlemesi gereken izlerken sizi  Mehmet ve Recep’in dünyasına kilitleyen son yıllarda yapılmış en sıcak filmler arasında yerini almıştır. Filmi izlerken akıllardan geçen tek ukte var, Ahmet Uluçay yaşasaydı da bize hep böyle güzel filmler sunsaydı.

Karpuz kabugundan gemiler yapmak (2004)

5. Hayat Var (2010)

Yeni dönem Türk Sineması’nın önde gelen yönetmenlerinden Reha Erdem’e ait olan film, 14 yaşındaki Hayat’ın penceresinden İstanbul’un eşsiz manzarasını da içine katarak hayatın ta kendisini anlatıyor bize. Başrollerinde Elit İşcan ve Erdal Beşikçioğlu’nu barındıran film, ilginç anlatım diliyle sizi filmin içine sürüklüyor.

Hayat var (2008)

6. Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak (2011)

İtalya’da yetişmiş olan Ali İlhan’a ait olan film, İtalyan ve Türk Sineması’na ait unsurları harmanlamasıyla  ön plana çıkıyor. Filmi ön plana çıkaran unsurlardan biri de Claudia Cardinale. Genç nesilin parlayan yıldızlarından İsmail Hacıoğlu’da bu filmi izlemek isteyenler için bir dipnot.

Sinyora Enrica ile Italyan Olmak (2010)

7. Maden (1978)

Yönetmenliğini Yavuz Özkan’ın yaptığı filmin başrollerinde Cüneyt Arkın ve Tarık Akan bulunuyor. Özellikle günümüz de sıklaşan işçi kazalarına dikkat çeken film yaptığı sendika eleştirileriyle de epik bir hal alıyor.

Maden (1978)

8. Karanlıktakiler (2009)

Çağan Irmak’ın belki de en kıyıda köşede kalmış yapımı. Kimilerine göre en iyi filmi olmakla birlikte, Çağan Irmak filmografisinin en spesifik filmi olduğu aşikar. Filmin başrollerinde oyunculuğuyla devleşen Meral Çetinkaya’nın yanı sıra Derya Alabora ve Erdem Akakçe bulunuyor.

Karanliktakiler (2009)

9. Laleli’de Bir Azize (1999)

Gemide filminin aksine pek bilinmeyen ikiz kardeşidir Laleli’de Bir Azize. Gemide olaylar yaşanırken Laleli’de yaşananları gözümüzün önüne seren bir eş zamanlı film Laleli’de Bir Azize. Yönetmenliğini Kudret Sabancı’nın yaptığı filmin başrollerinde, Güven Kıraç, Cengiz Küçükayvaz gibi isimler yer alıyor.

Azize: Bir Laleli hikayesi (1999)

10. Zerre (2012)

Yönetmenliğini Erdem Tepegöz’ün yaptığı son zamanların en iyi filmlerinden Zerre işçi olmayı, kadın olmayı ve belki de bir aileyi ayakta tutmanın zorluğunu anlatan realist unsurlarıyla ön plana çıkan bir şahaser. Jale Arıkan’ın yer yer oyunculuğuyla büyüdüğü film Zerre 49. Antalya Altın Portakal yarışmasında “En İyi Yönetmen” ve “En İyi İlk Film” ödüllerinin de sahibi.

Zerre (2012)

11. Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni (1990)

Yavuz Turgul ve Şener Şen birlikteliğinin belki de en güzel en sıcak örneklerinden biri olan “Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni” Türk Sineması’nı,  kendisini şaha kaldırmak isteyen Haşmet karakterinin başından geçenleri anlatıyor. Film isminde olduğu gibi unutulmaz filmler kategorisine çoktan girmiş bir filmdir.

Ask filmlerinin unutulmaz yönetmeni (1990)

12. Pardon (2005)

Usta tiyatrocu Ferhan Şensoy’un kaleme aldığı, Mert Baykal’ın yönetmenlik koltuğunda oturduğu film aslında bize bürokrasinin, devletin ne kadar absürtlükler içinde var olduğunun bir kanıtı gibi. İbrahim ve arkadaşlarının 6 Yıl 3 Ay hapishanede tamamen suçsuz bir şekilde kalışlarını ve bunun sonunca sadece basit bir “PARDON” kelimesiyle yüzleşmeleri anlatılıyor. Türk Sineması’nın son yıllarda yapılan en iyi siyasi komedisi olan film bize Ferhan Şensoy’un ne kadar usta tiyatrocu, usta bir düşünür olduğunu tekrar tekrar hatırlatıyor.

Pardon (2005)

13. Sonbahar (2008)

Özcan Alper’in ilk uzun metraj deneyimi olan Sonbahar, içinde barındırdığı farklı diller, insanlık kavramını sonuna kadar hissettiren hikayesiyle ön plana çıkıyor. 15.Altın Koza Film yarışmasında en iyi Film Ödülünü kazanan Sonbahar, en iyi ilk film örneklerinden.

Sonbahar (2008)

14. Yusuf ile Kenan (1979)

Ömer Kavur’un hikayenin temeline iki kardeşi koyduğu, dönemin siyasal yapısını bu iki kardeşin girdiği uç gruplarla anlatan film,İstanbul’un arka sokaklarını,siyasal yapılanmaları, emeği ve kardeşlik ilişkilerini mükemmel bir sinema diliyle izleyiciye aktarıyor. Cem Davran’ın 14 yaşındayken başrolde oynadığı bu film, Milano ve Altın Portakal gibi festivallerden ödülle dönmesiyle dikkat çekiyor.

Yusuf ile Kenan (1979)

15. Mayıs Sıkıntısı (1999)

Nuri Bilge Ceylan sinemasının ilk dönem eserlerinden olan Mayıs Sıkıntısı, Taşra Üçlemesi’nin ikinci filmidir. NBC dilinin, yalınlığını, gerçekçiliğinin sonuna kadar hissedildiği filmde, köyüne kendi filmini çekmek için dönen Muzaffer’in hikayesi anlatılmaktadır. Film Çehov hikayeciliğinin sinemaya en çok yansıyan eserlerinden biri olmasıyla ön plana çıkıyor.

Mayis sikintisi (1999)

16. Üçüncü Sayfa (1999)

Zeki Demirkubuz’un C Blok ve Masumiyet’ten sonra merakla beklenen üçüncü filmi. Tam da üçüncü filme uygun bir isimle beyazperdeye aktardığı hikayesi “Üçüncü Sayfa” bir binanın zemin katı hikayesi olarak dikkat çekiyor. Başak Köklükaya’nın devleştiği film, Demirkubuz’un en iyi filmi olmasa da en göz ardı edilmiş en spesifik filmi olduğu aşikar.

17. Tabutta Rövaşata (1996)

Derviş Zaim’in bir çok imkansızlığa, bir çok yetersizliğe rağmen bir şahaser ortaya koyduğu film. Sadece Tuncel Kurtiz’i ikna etmesi bile iki ayını alan Zaim, belki de en iyi film hakkını ilk filmde kullanan yönetmenlerden. Mahsun Süpertitiz gibi bir karakteri bizimle bu filmde tanıştıran yönetmen, ayrıca filme koyduğu isimle de ne kadar yaratıcı olduğunu ön plana çıkarıyor.

Tabutta rövasata (1996)

18. Yaşamın Kıyısında (2007)

Cannes Film Festivali’nden “En İyi Senaryo” ödülü ile dönen “Yaşamın Kıyısında” Fatih Akın’ın kendine has diliyle izleyiciye aktarılıyor. Almanya-Türkiye ekseninde geçen film iki kültürün harmanlamasını ustalıkla yaşatıyor. Filmde inişli çıkışlı grafiğiyle dikkatleri çeken ise Nurgül Yeşilçay oluyor.

Auf der anderen Seite (2007)

19. Hamam (1997)

Ferzan Özpetek imzalı film, kendisine miras bırakılan hamam için Türkiye’ye gelen Francesco ile Mehmet’in ilişkisini anlatıyor. Dönemine göre cesur sahneleriyle dikkat çeken film ayrıca Mehmet Günsur’un ilk oyunculuk denemesini içinde barındırıyor. Film ayrıca 34.Altın Portakal ‘ın “En İyi Film” ödülünün sahibidir.

Hamam (1997)

20. Yozgat Blues (2013)

Yozgat ve Blues kavramlarını bir araya getiren yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun’un kuşkusuz filmdeki en büyük destekçisi başrolü de verdiği Ercan Kesal. Aldığı bir iş teklifinden sonra, müzik okulundan öğrencisi Neşe ile birlikte Yozgat’a giden Yavuz’un, Anadolu’da yaşadığı tecrübelerin, Neşe’nin hayata tutunuşunun hikayesini farklı bir dille anlatan Yozgat Blues son dönemin öne çıkan yapımlarından.

Yozgat Blues (2013)

21. Çoğunluk (2010)

Belki de ismini en çok hak eden filmdir Çoğunluk. Hepimizin hayatında var olan, hepimizin hayatından belli bir kesit gördüğü film, yüksek zümre ile orta sınıf arasına sıkışmış Mertkan’ın hayata bakışını ve babasının onu nasıl yönlendirmeye çalıştığının hikayesi. Settar Tanrıöğen ve Bartu Küçükçağlayan’ın başrollerinde yer aldığı film daha önceleri reklam filmleriyle tanıdığımız Seren Yüce imzası taşıyor.

Çogunluk (2010)

22. Otobüs (1974)

Yönetmenliğini Tunç Okan’ın yaptığı film, Banker Bilo filmine ilham olmuş, belki de yapılmış en realistlik çalışmaların başında geliyor. Bir grup vatandaşın çalışmak vaadiyle İsveç’e götürülüp, bir otobüsün içinde terk edilmesiyle cereyan eden olaylar dizisi sonucunda, “Türk insanını küçük düşürüyor” gerekçesiyle ülkemizde yıllarca yasaklı kalmıştır. Rahatsızlık veren sahnelerin yanı sıra, insanımızın çektiği zorlukları o dönem yurt dışında yaşayan yönetmenin gözünden bize aktaran film bir baş yapıt olmasa da Türk Sineması’nın önemli eserleri arasında yer alıyor.

Otobüs (1976)

23. Uçurtmayı Vurmasınlar (1989)

Feride Çiçekoğlu’nun aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan

Uçurtmayı Vurmasınlar, dönemin siyasal yapısını, kadınlar koğuşunu, bize orada neden var olduğunu kendisinin bile bilmediği, bilemeyeceği 5 yaşındaki bir çocuk gözünden anlatıyor. Film karşılıksız sevgi temasını o kadar ince şekilde işliyor ki bu noktada yönetmen Tunç Başaran’ın, ustalığını da takdir etmek gerekiyor. Başrollerini Ozan Bilen ve Nur Sürer’in oynadığı film Oscar’da aday adayı olmasıyla da biliniyor.

Uçurtmayi vurmasinlar (1989)

24. Sevmek Zamanı (1965)

Türk Sineması bugün varsa, bunun en büyük yapı taşlarından biri kesinlikle Metin Erksan’dır. Sevmek Zamanı ise Türk Sineması’nın bugüne kadar gördüğü en iyi örneklerinden biridir. Yönetmen Metin Erksan’ın Fars Edebiyatı unsurlarını dibine kadar kullandığı film, nesneye aşık olma çerçevesinde geçiyor. Döneminin çok üstünde olan filmin başrollerinde ise usta tiyatrocu Müşfik Kenter ve Sema Özcan yer alıyor.

Sevmek zamani (1965)

BONUS: Her Şey Çok Güzel Olacak (1998)

Cem Yılmaz’ın Ömer Vargı ile senaryosunu ortaklaşa yazdıkları film, belki de Cem Yılmaz’ın nasıl bir sinemacı olacağının bize göstergesi gibidir. Altan ve abisi Nuri’nin başlarına gelen türlü işten sonra, tekrar gerçek bir abi kardeş olmalarının hikayesinin anlatıldığı filmin yönetmenlik koltuğunda, ilk uzun metraj deneyimini yaşayan Ömer Vargı oturuyor.

Her sey çok güzel olacak (1998)

Popüler İçerikler

ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
YORUMLAR

Yeni dönem Türk sineması mı? Götüm ile güldüm.

13.02.2015

Canım Kardeşim ve Yaşar Ne Yaşamaz filmide eklenmeli listeye

01.12.2014

pardon. o filmdeki dialoglar hiç bi filmde yok

TÜM YORUMLARI OKU (26)