Türk Sinema Tarihine Damga Vurmuş Yıldızlardan 13 Nostaljik Röportaj

Yeşilçam filmleri artık içimize işlemiş. Ne zaman rastlasak ekrana kilitleyen, uçsuz bucaksız internet deryasında bile tekrar tekrar izlenen yüzlerce şaheser var. Elbette bu filmleri film yapan yıldızlar da önemli. Biz de Instagram'ın popüler nostalji sayfası Nostaljik Bey'in paylaştığı kısa röportajları derledik.

1. Ayşen Gruda

Size çok âşık olan varmış. Çok güzel bir kadınsınız. Ben de sizi çok beğeniyorum ama Türkan Şoray’lar, Filiz Akın’lar hep âşık olunan kadınları canlandırırken siz evde kalmışları oynadınız. Tepki göstermediniz mi bu duruma?

.

Ayşen Gruda 🗣Hayır. Neden? Çünkü evde kalmadım. Neredeyse adıma cinayet işleniyordu! Orada bir at gözlüğü var. “Bu güzel” diyorlar, öyle kalıyor. Şöyle de bir şey var; şimdi ben Türkan Şoray gibi bakabilir miyim?

.

-Ayşen Gruda gibi bakarsınız, o da çok güzel.

.

🗣Ama Türkan çok güzel bakıyor. Ben onunla ve Fatma Girik’le Malatya’dan döndüm. Niye bu kadar sevildiklerini, sayıldıklarını anladım. Muhteşemler, muhteşemler. Mütevazı, bir o kadar tatlı dilli, bir o kadar sevgi dolu...

.

- “Onlar tatlı dilli, ben aksiyim” mi diyorsunuz?

.

🗣Yok benim iğnelerim vardır. Onlar hiç iğne yapmaz, ben iğne yaparım. Ama herkes haddini bilecek.

.

-Mesela?

.

🗣Bak şimdi Trabzon’dan uçağa bindim. Araplar var. Araplar kadar gürültü eden insanlar görmedim. Çocuklarına da “Yapma evladım, bak topluluk içindeyiz” diye izah etmiyorlar. O valizlerin geldiği bant var ya, dönüyor, çocuklar üstünde oynuyor. Anneleri babaları “Yapma” diyemiyor. Oysa yasak oraya çıkmak. Ben bir bağırdım, kadına da bağırdım, tıss indiler.

.

- Bu iğnelerinize rağmen çok sevilmenizi neye bağlıyorsunuz?

.

🗣Çünkü haklıyım söylediklerimde. Ben başkalarının özgürlüğüne karışmıyorum. Muhalif duruyorum sadece. “Neden bu oğlanla berabersin” demem. Ama antre kaçırırsa “Neden antre kaçırdın?” derim. Müjdat’ın okulunda, benim sınıfımda yasak yoktu. İsteyen dışarı çıkıyordu, geliyordu, ediyordu. Yasak yoktu ama otorite vardı. Onun için hâlâ beni arıyor çocuklar.

.

🎙 Ömür Gedik - 2017

.

2. Kenan Kalav

📌1989 yılında Atatürk Havalimanı’ndan bir Yeşilçam starı olarak ayrılan ve 10 yıl sonra uyuşturucu kaçakçılığından sabıkalı Türk vatandaşı olarak geri dönen Kenan Kalav, uyuşturucu ile isminin nasıl yan yana geldiğini, dününü ve bugününü anlattı.

2000 yılı tarihli Nurdan Akıner'in Milliyet röportajından kesitler...

-Cezaevindeyken işkence gördünüz mü?

.

Kenan Kalav 🗣Oralar Türkiye’deki cezaevleri ile mukayese bile edilemez. Türkiye’de koğuş sistemi var. Bu Avrupa’da çok az. Cezanın büyük kısmını hücrede geçiriyor ve kimseyle görüşemiyorsunuz. İnsan hakları örgütleri bu konuda Türkiye’yi hep eleştirirler önce kendi sistemlerini düzeltsinler.

.

🗣Yaşadıklarım bir insanın taşıyabileceğinin çok çok üzerinde. Bin türlü işkence var. Bir insanı sonu gelmeyecek saatlerle gidip de sen kuru tahta bir bankın üzerinde saatlerce oturtursan zaten teorik olarak işkencenin büyüğünü yapmış oluyorsun. Sonu gelmeyen saatlerle bankın üzerinde oturdum ya da saatlerce ayakta durdum.

.

-Türkiye’den 28 yaşında bir Yeşilçam starı olarak ayrılıp, 1999 yılının Mart ayında sabıkalı Kenan Kalav olarak ülkenize döndünüz. Gelirken tereddüt ettiniz mi?

.

Kenan Kalav 🗣Türkiye’ye gelirken çok tereddüt ettim. Avrupa’da haksız yere bir ceza çektim ve onun bürokratik devamı olarak da Türkiye’de DGM’de hali hazırda 24 sene ile eroin kaçakçığından yargılandığım bir dava var. Benim yerimde kim olsa tereddüt eder. Ama Türk adaletine güveniyorum.

3. Zeynep Değirmencioğlu

-37 yıldır sizi hiçbir yerde görmedik. Nerelerdeydiniz, neler yaptınız?

.

Zeynep Değirmencioğlu 🗣21 yaşında evlendim. Evlenince sinemayı bıraktım. Çünkü 15 aylıkken çalışmaya başladım! Evlenince evimin hanımı olmak istedim. Daha sonra çocuklarım dünyaya geldi onları büyüttüm. Çocuklar belirli bir yaşa gelince de bir şeyler yapmak istediğim için emlak ofisi açtım. 22 yıldır o iş devam ediyor. Uzun süredir aile işletmemiz olsun istiyorduk, Değirmencioğlu Kebap Ocakbaşı’nı açtık.

.

-Şöhret olduğunuzu ilk ne zaman idrak ettiniz?

.

🗣Beş yaşındaydım, akıllı da bir çocuktum. O zaman ünlü ve sevilen biri olduğumu biliyordum. ilkokula Şişli Koleji’nde başladım. Teneffüslerde bahçede oynamak yerine müdürün odasında otururdum. Her yerim mosmordu çünkü sürekli sarılıp öpüyorlardı. O dönem benim için çok mutsuz geçmişti. İkinci sınıfta babam beni oradan alıp Maçka İlkokulu’na verdi. Okulun ilk günü bahçede Müdüre Hanım ‘Bugün aramıza sizin de bildiği gibi Ayşecik yani Zeynep Değirmencioğlu katıldı. Ancak kimse ona Ayşecik demeyecek onun adı Zeynep’ dedi ve mesele kapandı. İnanır mısınız en güzel yıllarım da o okulda geçti.

.

-“Keşke küçük yaşta şöhret olmasaydım” dediniz mi?

.

🗣Dedim... Ne çocukluğumu ne de genç kızlığımı yaşayabildim. 50 küsur film çektim. Okul tatil olduğunda sette çalışırdım. Aynı zamanda jimnastik ve baleye gidiyordum. Lisan öğreniyordum. Oydu, buydu derken belki evlendiğimde ‘Bu iş bitti’ dememin sebebi bu kadar yoğunluktu. Artık bıkmıştım.

.

-Çocuk halinizi bilenler sizi görünce nasıl tepki veriyor?

.

🗣Çocuğum olduğu zaman ‘Çocuğun çocuğu oldu’ dediler. Şimdi 57 yaşındayım hala bu lafı söyleyenler var! Çünkü ben bile çocukluğumu unuttum. Bazıları tanımıyor ‘Filmlerini izlediğin Ayşecik işte bu’ denince pek çoğu şaşırıyor, ‘Olamaz’ diyorlar. Hala sokakta ‘Ayşecik’ diyen, tanıyanlar oluyor. Gülüyorum. Tamam yüzümün ifadesi çok değişmedi ama bence çok değiştim!

.

🎙Röportaj : haber3 - 2012

4. Gülşen Bubikoğlu

🗣Lise öğrenimimi tamamladıktan hemen sonra sinemaya geçtim ve Türker'le 

tanıştım. Ondan önce hayatımın akışını değiştirecek kadar sevdiğim bir erkekle 

tanışsaydım, bugün burada olmazdım herhalde. Benim karşıma Türker çıktı ve 

onunla flört ettim, evlendim.

.

🗣Ben Türker'le evlenirken, aramızda bir anlaşma yaptık. Onun için Türker'in firmasının dışında herhangi bir firmayla çalışmam. Sinemayı zevkim için yapıyorum.Tabii bu işe ilk başladığım dönemlerde bazı ideallerim, amaçlarım vardı. Önce kendimi kabul ettirmem gerekiyordu. Bunun olması için de, çok çalışmam, ciddi çalışmam şarttı. Şükürler olsun bunu başardım.

.

🗣Eğer maddi durumum yerinde olmasaydı o zaman işi sıkı tutmam gerekirdi. Yani daha fazla filmde oynayarak, daha fazla 

para kazanırdım. Tabii işin zevkini de o zaman düşünemezdim.

.

🗣Kendinizi güzel buluyor musunuz diye çok soru yöneltiliyor. Her kadın kendini güzel bulur. Ben de güzelim. Öyle diyorlar.

.

🎙 1984 Ses Dergisi röportajından

5. Erol Taş

🗣 Hayatım boyunca belki de 800'den fazla film yapmışım. Bunların içinde en azından 750'sin de kötü adamı oynamışımdır.

.

🗣Şöyle bir durum oluyor tabiİ. Bir semtten geçiyoruz ya da geçmek icap ediyor. Orada çocuklar, talebeler oynuyorlar koşuyorlar. Birisi; ''Aa Erol Taş geliyor, saklanın bizi de kaçırmasın.'' deyince; Pırrr hepsi sağa sola kaçışıyorlar. Bu durum beni üzmüyor, bilhassa hoşuma gidiyor. Onlar bizim velinimetimizdir.

.

🗣Hatta geçen gün 3-4 kişilik bir çocuk grubu benim kahveye geldiler. Anneler şikayet ettiler, dediler ki; ''Erol Bey sen neden bu kadar kötü rollerde oynuyorsun. Çocuklarımız gece rüyalarında görüyorlar, bağırarak uyanıyorlar.''

.

🗣 Geçen senelerde katıldığım bir galada, taş ve sopa yağmuruna tutuldum. Ya o kadar kötü bir roldü ki ben bile zaman zaman kendimden iğreniyordum. Sahneye çıktım, daha 'Merhaba' demeden taş, şişe, sopa ne varsa bir anda üzerime attılar. Beyaz gömleğim kanlar içinde kaldı. Seyirciye baktım, bir taraftan da ağlıyorum. ''Hepinize müteşekkirim, siz bana taş değil ekmek atıyorsunuz'' dedim.

O yüzden mutluyum.

.

🎙 Ayşe Egesoy - Trt 1985 röportajı

6. Münir Özkul

Eriş Akman anlatıyor (Oktay) 🗣 Arzu filminin setinde herkesin sabah saat dokuzdan önce, Ertem Eğilmez'den önce olması şarttı. Bazen Ertem Abi sekiz buçukta gelmeye karar verebilirdi. 'Ben yarın erken geleceğim' derdi mesela. Biz hepimiz böyle 8'de felan gelirdik. Bütün ekip senaryo çalışmasına katılırdı. Bunun sebebi şuydu ; 8 ay boyunca 6 projenin hikayelerini çalıştığımız için oyunculara senaryo vermemize imkan yoktu. Onun için de oyuncular senaryo çalışmalarını, yani karakter çalışmalarını o senaryo çalışmalarını dinleyerek yaparlardı.

.

🗣 Mesela ben bir örnek vereyim. ''Aile Şerefi'' filminin senaryosuna daha yeni başlamışız. Ama hikaye oluştuğu icin hikayenin üzerinde değişiklikler yapılıyor falan filan. Münir abi tutturdu 'Beni bit pazarına götürün, beni bit pazarına götürün. Ben kostüm alacağım, kendime kostüm alacağım' falan demeye başladı. Ertem Abi'de Yavuz'la ikimize 'Götürün Allah aşkına, çenesinden kurtulalım' dedi. Biz kalktık Yavuz'la götürdük. Dışarıda takılıyoruz sigara felan içiyoruz. Münir abi girdi dükkanlara ayağına lastik aldı, bi tane gocuk aldı, kafasına bir takke... Giydi onları orda ''Sucu Rıza'' oldu çıktı. 'Allah Allah dedik deli midir nedir?' dedik. Tabii uyanamadım ben o an.

.

🗣 Sonra ertesi gün Münir Abi o kıyafetlerle sete geldi. Çekim bitene kadar o kıyafetle yattı o kıyafetle kalktı, en az 1 ay. Ve giderek ''Sucu Rıza'' oluşunu izledim. O an dedim ki 'Münir Abi büyük oyuncu. Çok büyük oyuncu. Gerçek bir metod oyuncusu...

7. Ediz Hun

🗣22 yaşındaydım sinemaya girdiğimde. ‘Ses’ mecmuasının düzenlediği yarışmada seçilmiştim. Cüneyt de (Arkın) artist mecmuasından seçilmişti. Tesadüfler hayatta yönlendirici oluyor. O rastlantılar nedeniyle ben de bugünlere geldim. Hep başrollerde oynadım. Şimdi gençlerin hayatı canlandırıldığı için orta ve ileri yaştaki insanların da hayatlarının ilginç olabileceği, aşk yaşayabilecekleri düşünülmüyor. Hâlbuki insan yaşadığı müddetçe duygularıyla hareket eder. Bu duyguların içinde sevgi de vardır aşk da.

.

🗣Türkiye’de bırakın 70 yaşı, 50 yaşa gelmiş insanları anne baba gözüyle görüyorlar. Bir de bizde çok yanlış özdeyişler var mesela, bunları hiç tutmam. Mesela, ‘Benden sonra tufan’, ne demek bu? Bana ne, beni ne ilgilendiriyor ki demek egoistçe bir davranış ve çok yanlış. Veyahut ‘Yaş yetmiş iş bitmiş’. Öyle insanlar var ki 80-90 yaşına gelmiş, hayranlıkla izliyorsunuz. Dolayısıyla Türkiye’deki senaryolar, biraz önce de söylediğim gibi gençlere endekslenmiş durumda. Haliyle de her zaman iyi bir rol çıkmıyor.

.

🗣Ben peşin hükümlüyümdür. Herhalde çok kötü oynayan oyunculara rastladım. “Bu iş bitmiş” deyip peşin hükümlü oldum o zamanlar. Bu teklif gelince “Acaba bu çocuklar nasıl, hakikaten başarılılar mı?” dedim. Fakat bir başladık çalışmaya hepsi müthiş. Şaşırdım kaldım. Bu çocuklar 25-30 yaşında ya var ya yoklar. Daha da küçükleri var, müthişler; ezberleri gayet kuvvetli. Çok açık sözlü bir insanım, yönetmene gidip “Bu çocuklara hayran oldum. Bizi fersah fersah aşmışlar. Yeşilçam çok gerilerde kalmış, bundan da mutluluk duyuyorum” dedim. Kısacası bu çocukları çok sevdim, çok efendiler. Kendi kendime “Ediz çok yanlış düşünmüşsün” dedim ve kendimden özür diledim hatalı hareket ettiğim için.

.

🎙 Sibel Ateş Yengin - Akşam 2014

8. Sadri Alışık & Çolpan İlhan

🗣Çolpanı tanımak güçtür. Türk sinemasının ve basının tanıttığı (Çolpan İlhan) gerçek yaşantısındakinden bambaşkadır. Kendisine ilk rastladığım günden beri de “Çolpan İlhan”ı, büyülü, şaşkın ve ürkek gözlerle seyretmekteyim.

Günlük hayatında ev işlerinden ve “Kerem” le ilgilenmekten, kitap okumaktan, örgü örmekten, tiyatro ve sinemaya gitmekten hoşlanır. Yağmurlu havalarda efkârlanır. Hemen gözleri dolar. Ufak tefek olayları bile büyütür, kendine dert eder. Çevresiyle, fazla ilgili değildir. Gece hayatını sevmez, içkiyle pek başı hoş değildir. Çok fazla sigara içerdi; şu günlerde bıraktı.

Yalnızlığı sever Çolpan. Sanırım perdeleri örtülü bir apartman katında günlerce tek başına oturup hüzünlenecek şeyler bulabilir. Anlayışlılığının yanı sıra çocukça zevkleri vardır.

Bütün ürkek kadın özelliklerine rağmen son derece enerjik bir iş kadını da sayabiliriz onu. Görüşlerine güvenim vardır. Kendisinden daima fikir alırım.

Dalgın, yorgun, kötümser pencereden bakarken saatine göz atıp ânında “Hadi Sadri der ve yağmurluğunu giymeye davranırsa, hemen hatırlarım ki, ya provamız veya bir iş randevumuz vardır. O zamanlar realist, konuşkan ve mücadelecidir. Onu böylesine tanıdığımdan, beğendiğimden, kabul ve takdir ettiğimden sevdim ve kendisi benim için burada anlatılamayacak kadar kıymetlidir.

9. Halit Akçatepe

🗣Hababam Sınıfı'nı hâlâ seyrediyorum. Rıfat Abi'ye sormuştum ‘Niye bu kadar iş yapıyor, tutuyor’ diye ‘Türkiye'de tedrisat sistemi böyle oldukça bu film tutacak’ dedi. Tedrisat sistemi hala değişmedi. Doğru dürüst bir sistem kurulmadığı sürece çocuklar alışıyor. Yanlış çocuk yoktur yanlış tedrisat sistemi vardır diye film çektik. Erdoğan Abi geldi kitabı attı masanın üzerine bu kitabı sadece çekersek öğrenci öğretmen şakaları bir süre sonra sıkar dedi. Oturduk düşündük, ne yaparız ne ederiz diye. Türkiye'de filmi çekmek isteyen, Hababam Sınıfı'nı çekmek isteyen yapımcılara sansür izin vermedi. Ertem Abi gitti, uğraştı. Çekmeye karar vermişti. Ekip Kemaliyle Münir Abisiyle hazırdı. Allem etti kallem etti film çekildi.

.

🗣Rıfat Ilgaz'ı anmadan olur mu! Beni çok severdi. Farkında değilim meğer Rıfat Ilgaz'ın kendisini oynamışım. Oğlu hastaneye geldi. 'Sen babamın kendisini oynadın, ortaokul lisede babamın boyu uzun değildi ‘Güdük’ diye lakabı vardı.' demişti...

10. Kemal Sunal

Nasıl oldu bilmem, ben kendimi sahici bir sahnede seyircilerin arasında buldum. Ses Tiyatrosu'ndaki ilk rolüm çok kısaydı. Üç dakika sahnede ya kalıyor ya kalmıyordum. Öyle pek bir şey söylediğimi de hatırlamıyorum. Sahnenin bir ucundan girip öbür ucundan çıkıyordum. Ne yaptığımı da pek hatırlamıyorum ama seyirci kahkahadan kırılıyordu. Bu da benim hoşuma gitmişti...

11. Tarık Akan

🗣Maalesef küs ayrıldık Kemal'le...İlk defa aramızda çok ciddi bir şey oldu. Ciddileşmezdik hiçbir zaman... Ben de çok ciddileştim o da öyle ve bir anda ilişkimiz kopuverdi.

.

🗣 Aynı masada aynı yerde oturuyorduk fakat konuşmuyorduk birbirimizle. Ama bu geçici bir süre içindi bana göre. Kemal şayet yaşasaydı böyle devam etmesine imkân ve ihtimal yoktu. Birbirimize karşı verdiğimiz bir cezaydı.

.

🗣 Onun açısından da benim açımdan da küsme nedeni önemliydi ama buna girmek istemiyorum. Çünkü Kemal'i çok iyi tanıyorum. Bu kadar iyi tanıdığım bir kişinin birdenbire başka bir çizgiye çıkması beni rahatsız etti ve eleştirdim. Benim eleştirmeme dayanamadı, o da bana kızmaya başladı ve ikimizin kızması üst noktaya çıkınca diyaloglarımızı kestik bir süre. Kemal güzel bir dost ve çok özlüyoruz onu çok özlüyorum Kemal'i...

12. Metin Akpınar

🗣 Zeki'nin cenazesinde çok rahatsız oldum. Sadece ben değil bütün müminler rahatsız oldu. Cenaze merasimi böyle olmaz. Ben 74 yaşındayım. Çok insan gönderdim öbür tarafa. Camiyi, usulü, adabı, erkanı bilirim. Böyle şey olmaz. Buna çare bulunmalı. Bunu birileri düzenlemeli. Diyanet İşleri mi düzenler, her cami kendi içinde mi düzenler? Kültür Bakanlığı mı düzenler?

.

🗣Kameralar tabutun olduğu yere girmesin. Orada istismar var. Orada olanları bilemezsiniz. Birtakım sanatçılar gelip orada resim çektiriyorlar. Halk sanatçılarla sırf resim çektirmek için geliyor. Zeki'nin cenazesi için filan değil. Bir hanımefendi geldi bana, tam tabutun başındayım, 'Sizi öpebilir miyim?' dedi yahu! Kameralar burada (omzunu gösteriyor) ama. Kadın süslenmiş püslenmiş gelmiş, 'Bir öpeceğim gideceğim' diyor. Git kardeşim, git canım. Git kıracağım şimdi seni.

.

🗣Kamuoyunun böyle bir şeye gereksinimi yok. Kamuoyu yaşarken sahip çıksaydı, yaşarken değerlendirseydiniz. Adam artık gitmiş, başka bir dünyada. Tabutun başını resmetmenizin ona hiçbir faydası yok. Dışarıda çekin. Orada çok ciddi bir istismar var. Dilim varmıyor Zeki'ye kıyamadığım için ama söyleyeceğim. Leş kargası bunlar. Hepsi.

.

🎙 Cumhuriyet - Selin Ongun

13. Hulusi Kentmen

Sinemaya nasıl intisap ettiniz?

Hulusi Kentmen 🗣 Sinemaya intisap tesadüf eseridir. Halil Kamilin Şişli'deki platosunda Sürtük çevriliyordu. Yabancı bir rejisörün idaresinde çevrilen bu filmde oynayan bir arkadaşımı görmek üzere gelmiş bir kaç saat sonra da filmde rol almış bir sanatçı olarak çıkmıştım. O gün bu gün filmlerde rol alırım. Oynadığım bütün rolleri benimserim ama tabii bazılarını daha fazla severim. Bu şüphesiz.

.

-Tiyatro ve Sinemaya instisabınızı anlattınız. İşittiğimize göre yakında film prodüktörlüğüne başlıyormuşsunuz.

.

🗣 Evet öyle bir şey var. Şunu belirtmek isterim ki bu da biraz tesadüfi oldu. Karşı tarafta çok uzak bir yerde otururum. Oradan ayrılınca arkadaşlarımın filmcilerin beni bulmaları çok zor oluyordu. Eve telefon almak bir türlü mümkün olmadı malum ya santralların kapasite meselesi. Böylece bir yazıhane tutmayı düşündüm ve gördüğümüz yere taşınmaya karar verdim. Bu sefer de herkes tebriğe, yazıhane tutmuşsun film yapacakmısın demeye başladılar. Bir takım enteresan film teklifleriyle de karşılaştım. Böylece elimde olan bir kozu neden kullanmayayım dedim ve film yapmaya karar verdim. Fakat ne yalan söyleyeyim şimdiye kadar okuduğum hiçbir senaryo beni tatmin etmiş değil. Bence filmde en önemli senaryodur sağlam ve orijinal bir senaryo olmadan hiç bir işe başlamam. Şimdi Deniz Ağacı adlı kitabı okuyorum tavsiye ettiler. Bakalım ne olacak.

.

-Hulusi Bey, aktör Hulusi Kentmen olarak prodüktör Hulusi Kentmen’e hangi tavsiyelerde bulunurdunuz?

.

🗣 Derim ki oğlum evvela çok güzel bir senaryo seçmen gerek. Sonra çok fazla para kazanmak kaygusu ile hareket edeceğine biraz kaliteli film yapmaya bak. Çok para kazanmayı hedef tutma iyi film yapmaya bak gene kârlı olur filmciliğe hizmet etmiş olursun.

.

🎙Artist, 10 Nisan 1962

Popüler İçerikler

Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
YORUMLAR
10.09.2018

ayşen gruda araplar hakkında çok haklı

10.09.2018

Metin Akpınar'ın söyledikleri ne kadar doğru....

10.09.2018

Halen daha yaşanır söyledikleri. saygısız çok memlekette.

10.09.2018

Tarık Akan'ın röportajının sonlarını okurken benim bile gözlerim doldu, ruhları şad olsun hepsinin.

TÜM YORUMLARI OKU (16)