Melankolik Yazar Tevfik Fikret'in Hayatı ve Öldükten Sonra Sergilenmeye Başlanan Evi: Âşiyan Müzesi

1945 yılında ‘Edebiyat-ı Cedide’ adıyla açılan Âşiyan Müzesi edebiyat severler için adeta eşsiz bir yapı olarak görülmektedir. Tanzimat Dönemi'nin önemli şairi Tevfik Fikret’in anı ve eserleri ile dolu bu eşsiz yapı etkileyici boğaz manzarası ve mimarisi ile ziyaretçilerini bekliyor. Türkiye’nin ilk edebiyat müzesi olan Aşiyan Müzesi'nde Tevfik Fikret ve ailesine ait eşyalar ile birlikte Tanzimat Dönemi'nin önde gelen sanatçılarının çeşitli eşyaları da sergilenmektedir. Sırasıyla bu içerikte Tevfik Fikret'in edebi anlayışını anlayıp daha sonra Âşiyan Müzesi'ne yakından bakalım.

Tevfik Fikret 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Tanzimat ruhuyla yetişen bir şair.

Aynız zamanda edebiyatımıza kazandırmaya çalıştığı değer yargılarıyla beslenen yenilikçi ve değişimci zihniyetin bir devamı olarak yüzyılın sonlarına doğru Türk edebiyatında adını duyurmaya başlamış bir sanatçıdır.

Tevfik Fikret edebiyat çevresine ilk adımlarını attığı tarihten itibaren edebi yazılarıyla dikkat çekmiş.

1891 yılından başlayarak birçok dergide yazıları yayımlanır. Bunlar şiir dili, vezinler, nazirecilik, Türk edebiyatında nesir meselesi ve roman okuyucusu gibi konuları ele alır.

Kendi el yazısıyla bastırdığı şiirleri Halûk’un Defteri’nde aralara birtakım desenler çizmiş. Ayrıca portre, natürmort ve peyzaj tablolarıyla oldukça başarılı bir yağlı boya ressamıdır.

Küçük yaştan beri şiirle uğraşan Tevfik Fikret'in ilk şiir denemeleri divan edebiyatı tarzındadır.

Gençlik yıllarında, eski şiir anlayışını sürdürmeye çalışmış fakat Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit'i tanıdıktan sonra yön değiştirmiş. Bu  şiirlerini okuduğu François Coppée'nin asıl çizgisini belirlemesinde büyük etkisi olmuş. Servet-i Fünûn’un başına geçtiğinden itibaren topluluğun dağılışına kadar geçen beş yıl içinde daha çok sanat için sanat anlayışı doğrultusunda bireyi ön plana çıkaran şiirler yazmıştır.

Tevfik Fikret'in Türk şiirine getirmiş olduğu yeniliklerden biri, şiirin yapısıyla ilgilidir.

Şiirde beyit hâkimiyeti yerine anlamın şiirin bütününe yayılması anlayışı Tevfik Fikret tarafından büyük ölçüde uygulanmıştır. Özellikle onun anlatıma dayalı manzumelerinde artık cümle ve dolayısıyla anlam bütünlüğü tam bir serbestlik kazanır. 

Başta “sone” olmak üzere Fransız nazım şekilleriyle birlikte serbest müstezad örneklerini de denemiştir.

Tevfik Fikret'in yönetmiş olduğu Servet-i Fünun dergisi nasıl ortaya çıkmıştır?

1896 yılı başlarında edebiyatta yenilik yapmaya hevesli gençlerle yeni bir edebî topluluk oluşturmak isteyen Recâizâde Mahmud Ekrem, Servet-i Fünûn adıyla edebî bir dergi kurup ardından Tevfik Fikret’i bu derginin başına geçmesi için ikna etmiştir. Servet-i Fünûn böylece Tevfik Fikret’in yönetiminde Şubat 1896 tarihinden itibaren edebiyatta ve özellikle şiirde yenilik yapmak isteyen gençlerin toplandığı bir edebiyat dergisi durumuna geldi.

Türk Edebiyatı tarihinde batılı anlamda asıl yenilikleri gerçekleştiren topluluk Servet-i Fünun oldu.

Servet-i Fünûn topluluğunun büyük ölçüde gerçekleşen faaliyetleri, Tevfik Fikret derginin yönetiminde olduğu sürede gerçekleşti.

Tevfik Fikret'in babasını ve kız kardeşini peşi sıra kaybetmesi üzerine yaşadığı büyük üzüntü ıstıraplarının artmasına yol açtı.

sm.k12.tr

Aynı yıl Aksaray’daki konaklarını satıp Rumelihisarı’nda Robert Koleji yakınlarında planlarını kendisinin çizdiği ve Âşiyan adını verdiği evi inşa ettirerek buraya yerleşti.

Farsça "yuva" anlamına gelen Âşiyan'a adını Tevfik Fikret verir.

1906’da babasından kalan Aksaray'daki konağı satarak taşındığı bu evde ömrünün son dokuz yılını geçirmiştir.

Ülkesinin siyasi ve sosyal yönlerden baskı altında olduğu dönemlere Âşiyan'da tanıklık eder.

II. Abdülhamid dönemi, imparatorluğun sürüklenme dönemi ve dünya savaşı sonucunda doğan tüm olumsuzluklar sonucunda ait olduğu çevreye karşı kin ve nefret beslemeye başlar.

Şairin 19 Ağustos 1915 tarihinde vefatı ile ev müzeye dönüşür.

İstanbul Belediyesi’nin evi satın alması ve “Edebiyat-ı Cedide Müzesi” adını vermesi ile şairin takipçilerine evin kapısı açılır. Ölüm yıl dönümlerinde de burada şairin anısını canlandırmak için törenler düzenlenirdi.

Şairin ölümünün üçüncü yıl dönümünde düzenlenen törene Filistin'deki ordunun komutanlığına atanan Mustafa Kemal Atatürk de katılır.

O günkü törene katılım gösteren yazar ve siyasetçi Ali Kâmi Akyüz de bu anma hakkında şunları söyler: “Burada her şey canlıydı ve köşe bucak her yer Fikret’i söylüyordu.” ifadesiyle evin atmosferinin de Tevfik Fikret'i yansıttığını ifade etmiş.

Âşiyan'a adım attığınız andan itibaren soluduğunuz hava bile Tevfik Fikret'i hatırlatmaya yetiyor.

Şairin ikinci ölüm yıldönümünde törene katılan yazar Ali Naci Karacan izlenimlerini şöyle aktarır: “Âşiyan önünde sanki bir büyüye kapılmıştım, her yanda gizli bir sanat...' sözleri ile bulunduğu evin her bir köşesi için Fikret'in ruhundan kesitler olduğunu ifade etmiş.

Fikret’in ölümü üzerine eşi Nâzime Hanım, Âşiyan’ı korumak istese de maddi yetersizlik buna engel olmuş.

Bu nedenle Âşiyan'ın satılma ihtimali vardı. Bunun üzerine Hasan Âli Yücel’in talebi ve ilgisi sayesinde İstanbul Belediyesi evi satın almış ve Âşiyan 1945 yılında artık şairin müze evi konumunda ziyaretçilerine açık bir hale gelmiştir.

Âşiyan Müzesi bahçesi ile beraber dokuz bölümden oluşmaktadır.

Bu bölümler; bahçe, salon bölümü, Edebiyat-ı Cedide, Abdülhak Hamit Tarhan bölümü, çalışma odası, yemek odası, yatak odası, mutfak ve çamaşırhaneden oluşur.

Âşiyan Müzesi günümüzde birçok şairin hatırasına ev sahipliği yapıyor.

Bahçeli, ahşap ve 3 katlı olan müzenin zemin katı idari işleri yönetmek için ayrılmış durumda. İlk kat Edebiyat-ı Cedidecilerin özel eşyalarının ve fotoğraflarının sergilendiği bir kat halinde. Abdülhak Hamit’in kişisel eşyaları, çalışma masası, fotoğraflarının da yer aldığı bir Abdülhak Hamit Odası bulunuyor. Şairlerimizden Nigar Hanım’a ait eşyalar, fotoğraflar ise Nigar Hanım Odası’ndadır.

Üç katlı Âşiyan Müzesi'nin ikinci katı Tevfik Fikret'e ayrılan bir alan.

Şairin yatak ve çalışma odası burada sergilenir. Ayrıca şairin yüzünden alınan maskenin kopyası da burada ziyaretinize açık. Şehzade Abdülmecit Efendi’nin, Tevfik Fikret imzalı “Sis” şiirinden etkilenerek yaptığı Sis tablosu da burada sergilenir.

Müzenin üst katında şairin çalışma masası, kütüphanesi ve oto portesi sergilenir.

Tevfik Fikret'in çalışma masasıyla ilgili önemli bir detay olduğunu düşündüğüm aynı katta karşılıklı birinin yüzü doğuya diğerinin yüzü ise batıya dönük iki adet yazı masasının yer almasıdır. Tevfik Fikret hiçbir zaman batıya ya da doğuya sırtını dönmemiş batılı eserler yazarken sırtını doğuya dayamış. Doğuyu örnek alarak yazdığı eserlerinde ise sırtını batıya dayamıştır.

Tevfik Fikret'in mezarı nerede?

Tevfik Fikret'in Eyüp'te olan aile mezarlığındaki kabri Tevfik Fikret Derneği'nin girişimleriyle şairin vasiyeti üzerine 1961 yılında Âşiyan bahçesine nakledilir.

Bu içeriklerede göz atabilirsiniz

Daha Önce Duymadığınız, Edebiyat Tarihimize Damga Vurmuş İsimlerin Hayatlarına Dair 29 Dedikodu
Olur da Bir Gün Yolunuz Düşerse Mutlaka Ziyaret Etmeniz Gereken Ölümsüz Edebiyatçıların Evleri
Yıllardır Keyifle Okuduğumuz Bu 14 Yazarın Aynı Zamanda Öğretmen Olduğunu Biliyor muydunuz?

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti