G-20 zirvesinin düzenlendiği Antalya'da basına kapalı gerçekleşen görüşme bir saate yakın sürdü. Görüşmenin başında Türk tarafından Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Rus tarafından da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov hazır bulundu.
Ardından baş başa görüşmeye geçen liderler, Suriye’de siyasi çözüm için atılacak adımları konuştu. 13 Kasım’da Viyana’da bir araya gelen dışişleri bakanlarının vardığı uzlaşıya göre Suriye’de ateşkes ve 18 aylık bir geçiş süreci öngörülüyor. Sahadaki farklı gruplara destek veren ülkeler, öncelikle ‘ortak terör örgütü listesi’ oluşturacak ve ateşkes bu grupları kapsamayacak. Ancak Rusya ve Türkiye’nin sahada desteklediği ve ‘terörist’ olarak adlandırdığı gruplar birbirinden farklı. Görüşmede bu konuda da görüş alışverişinde bulunuldu.
Suriye konusundaki görüş ayrılıklarına rağmen iki ülke arasındaki işbirliğini sürdürmenin önemini vurgulayan Erdoğan ve Putin, görüşmede Türkiye ve Rusya arasında oluşturulan Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nin 6. toplantısının 15 Aralık’ta Rusya’da yapılmasına karar verdi. 2010’da oluşturulan ÜDİK’in son toplantısı 1 Aralık 2014’te Ankara’da yapılmış, Putin burada Türk akımı projesini ilk kez açıklamıştı.
Basın mensuplarının görüntü aldığı sırada Erdoğan, Putin’e 'Merkel ile görüşmeniz nasıl geçti?' diye sordu. Putin, İngilizce olarak 'good very good' (iyi, çok iyi) diyerek gülümsedi.
“Gerçekten, devletlerimizin Suriye krizinin çözülmesine ilişkin tutumları farklılık göstermektedir. Fakat aynı zamanda Rusya ile Türkiye’nin ortak önceliklerinin olması önemlidir. Mevcut anlaşmazlıklar ikili ilişkilere zarar vermemelidir.”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, G-20 zirvesi öncesi Antalya’ya gelmeden önce Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda Türkiye Rusya ilişkilerini böyle özetledi.
Ankara ve Moskova dört buçuk yıldır süren Suriye krizinde taban tabana zıt politikalar yürütse de, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler birbirine bağımlılık noktasında. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 31 milyar doları aştı.
Türkiye’nin yıllık doğalgaz ihtiyacının yarısına yakını, Rusya’dan ulaşan iki doğalgaz hattı üzerinden karşılanıyor.
Bu işbirliğine rağmen Suriye sahasında ciddi anlaşmazlıklar yaşanıyor. Türkiye Suriye muhalefetini desteklerken, Rusya Esed rejiminin en büyük destekçisi.
Erdoğan son olarak 23 Eylül'de Moskova'ya gitmiş; burada bir araya gelen iki lider Suriye konusunda fikir alışverişinde bulunmuştu. Ancak hemen ardından Suriye konusundaki anlaşmazlık 30 Eylül’de Rusya’nın Suriye sahasına askeri olarak da dâhil olmasıyla birlikte en üst seviyeye ulaştı. Moskova IŞİD’le mücadele etmek için hava bombardımanları yaptığını söylese de; Suriyeli muhalifler ve Ankara, Rus savaş uçaklarının muhalefeti hedef aldığını ve rejimi korumak için Suriye’ye girdiğini söylüyor.
Suriye sahasına girdikten birkaç gün sonra, Rus uçakları Türkiye hava sahasını ihlâl etti. Türk Dışişleri 'Bu tür bir ihlâlin tekerrüründen kaçınılması önemle talep edilmiş, aksi takdirde yaşanabilecek arzu edilmeyen bir hadiseden Rusya Federasyonu'nun sorumlu olacağı bildirilmiştir' açıklaması yaptı. Rus Büyükelçi, Bakanlık’a çağrılarak ülkeye uyarı verildi. Bu olayın ardından Rusya’da Ankara’ya gelen askeri ve teknik bir heyet hava sahası ihlâliyle ilgili bilgi verdi.
21 Ekim’de de Putin, Suriye Devlet Başkanı Esed’i Moskova’da ağırladı. Bu ziyaret, Esed’in meşruiyetini kaybettiği gerekçesiyle görevi bırakması çağrıları yapan Ankara ve Moskova arasında bir gerilime yol açtı.
Rusya’nın Türkiye’yi rahatsız eden bu hamleleri “sıcak denizlere açılma hayalini gerçekleştirme adımı” olarak tanımlanıyor. Ancak iki ülke ilişkilerinin bundan nasıl etkileneceği sorusuna yanıt ararken göz ardı edilmemesi gereken faktörler var. Bunların en başında yer alan ve en büyük yeri kaplayan faktör, enerji.
1990’lı yılların ikinci yarısından bu yana elektrik üretimi ve ısınmada doğalgaz kullanan Türkiye, bugün ihtiyacının yüzde 40’a yakınını Rusya’dan karşılıyor. Ülkede 2015 yılı sonuna ilişkin tüketim tahmini 50.8 milyar metreküp. Bunun 20 milyar metreküpü Rusya’dan Türkiye’ye ulaşan iki doğalgaz hattı üzerinden ithal ediliyor. 10 milyar metreküp İran’dan, 6.6 milyar metreküp ise Azerbaycan’dan alınıyor.
Türkiye doğalgaza sadece konutların ısınması ve elektrik kullanımı için değil, saniyede kullandığı elektrik için de bağımlı. Üstelik Türkiye’nin doğalgaza bağımlılığını azaltmak için başvurduğu alternatif enerji kaynağı nükleerde de adres yine Rusya. Akkuyu’da faaliyete geçecek ilk nükleer santral yatırımını da yine bir Rus devlet şirketi yapıyor.
Fakat Rusya da her yıl milyarlarca dolar doğalgaz faturası ödeyen Türkiye’ye bağımlı. Rusya’nın kaynağından gelen gücü, Türkiye’nin ise tüketimden gelen bir gücü var.
İki ülke için ama özellikle Rusya için önemli bir başka faktör ise “Türk Akımı” projesi. Rus doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşımak için geliştirilen proje Türkiye’ye sağlayacağından çok Rusya’ya fayda sağlıyor. Avrupa ülkelerinin kullanacağı doğalgazın karşılığı bir yana, Rusya için bunun sorunsuz ve düşük maliyetli bir güzergâh olarak tanımlanan Türkiye üzerinden bu ülkelere ulaşması da son derece önemli.
Fakat bir süredir Türk Akımı projesinin işleyişi ile ilgili yaşanan sıkıntılar dikkat çekici. Projenin hayata geçirilmesi ile ilgili somut adımların atılması için en önemli resmi belge niteliğindeki hükümetler arası anlaşmanın imzalanması gerekiyor. Ancak Türkiye’de 7 Haziran seçimleri sonrasında hükümet kurulamadığı için bu anlaşma imzalanamadı.
Türk Akımı konusunda yavaşlama olduğuna ilişkin bir soruyu yanıtlarken de Putin, bu projenin Türk ve Rus çıkarlarına çok uygun olduğunu ancak bu kadar büyük bir proje ile ilgili çalışmaları hızlıca tamamlamanın da zor olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de yeni hükümet kurulduktan sonra konuyla ilgili hükümetler arası anlaşmanın imzalanacağını umduğunu söyledi. Putin-Erdoğan görüşmesinde bu konunun da gündeme gelmesi bekleniyor.