Müziğin efsanelerini konuştuğumuz bu seride, bu hafta adeta bir yıldız gibi parlayan, sesiyle gönülleri titreten ve sahneye adım attığı anda herkesi büyüleyen bir isim var: Zeki Müren!
Sanat Güneşi'miz Zeki Müren, sadece sesiyle değil, duruşuyla, kıyafetleriyle, sahnedeki zarafetiyle de bir döneme damgasını vurdu. Bugün hâlâ şarkılarıyla ruhumuzu okşayan bu büyük sanatçıyı yakından tanıyalım! 🎤✨
6 Aralık 1931’de Bursa’da dünyaya geldi. Daha çocukken bile sesiyle herkesi mest ediyordu. Okuldaki öğretmenleri bile 'Bu çocuk farklı' diyordu. E haklılardı!
Henüz üniversite öğrencisiyken, 1950 yılında TRT İstanbul Radyosu’nun açtığı ve tam 186 kişinin katıldığı solist sınavına girdi. Ve ne oldu dersiniz? Birincilikle kazandı!
Hamiyet Yüceses bile yayını dinleyip hemen arayıp tebrik etti. O an, Türk müziği için bir dönüm noktasıydı!
O dönemde TRT İstanbul Radyosu Anadolu’da net olarak dinlenemiyordu. Ama klarnet virtüözü Şükrü Tunar, Zeki Müren’i alıp Yeşilköy’deki plak fabrikasına götürdü.
Ve boom! Muhabbet Kuşu adlı şarkısıyla plağa sesi kazındı. İşte bu plak, Zeki Müren’i tüm Türkiye’ye tanıttı!
İlk plak, ilk konser derken, Zeki Müren tam 15 yıl boyunca TRT’de düzenli olarak eserler seslendirdi. Radyo programlarının çoğu canlı yayınlanıyordu ve milyonlarca insan onu dinlemek için saatlerini ayarlıyordu.
Böyle bir etkiyi bugün hangi sanatçı yapabiliyor, bir düşünelim...
Radyo konserlerinden sonra, sıra sahneye çıkmaya gelmişti. İlk sahne konserini 26 Mayıs 1955’te verdi. Ve sahneye adım attığı andan itibaren bir şey netleşti: Bu kişi, sadece sesiyle değil, sahne duruşuyla da bir efsane!
T-podyumu Türkiye’de ilk kullanan kişi oydu!
İstanbul’un en prestijli sahnelerinden biri olan Maksim Gazinosu'nda tam 11 yıl boyunca Behiye Aksoy ile dönüşümlü olarak sahne aldı.
Her akşam sahnede, sadece sesiyle değil, kıyafetleriyle de olay oluyordu. Pelerinler, parlak taşlı sahne kostümleri, makyaj, dikkat çeken saç modelleri…
Bugün bile onun tarzı konuşuluyorsa, Zeki Müren gerçekten bir ikon!
Yetmedi, 1976’da Londra’daki Royal Albert Hall’da konser verdi! Böylece bu sahnede konser veren ilk Türk sanatçı olarak tarihe geçti.
Yani dünya çapında bile sanatıyla iz bıraktı.
1955 yılında Manolyam şarkısıyla Türkiye’nin ilk Altın Plak ödülünü kazanan sanatçı oldu.
🎶 Şimdi Uzaklardasın
🎶 Manolyam
🎶 Elbet Bir Gün Buluşacağız
🎶 Gözlerinin İçine Başka Hayal Girmesin
Bugün bile her düğünde, her veda gecesinde, her nostaljik anda onu dinliyoruz!
Bu lakabı ilk kez 1969 Aspendos konserinden sonra Antalya halkı ona taktı!
1954’te Beklenen Şarkı filmiyle sinema kariyerine adım attı. Şarkılarla süslenmiş, müziği merkeze alan bu filmler o dönemin en çok izlenen yapımları oldu.
Sanatına yıllarca verdiği emek sonunda 1991 yılında “Devlet Sanatçısı” seçildi. O artık sadece halkın değil, resmen devletin de sanatçısıydı.
Bodrum’daki evinde yaşamını sürdürdü. 24 Eylül 1996’da, TRT İzmir Televizyonu’nda kendisi için hazırlanan özel program sırasında geçirdiği kalp kriziyle aramızdan ayrıldı.