Dünya üzerinde doğumdan sonra başka aileler tarafından evlat edinilen ve birbirlerinden ayrılmak zorunda kalan pek çok kişi var. Dışardan bakıldığında bu duruma “Ee, ne var bunda?” diyebilirsiniz, ancak bazılarının öyle hikayeleri var ki olayı bambaşka boyutlara taşıyor. Gelin, sıra dışı hikayeleriyle sizi şaşkınlığa uğratacak kardeşlerin hikayelerine bir göz atalım.
Kolombiyalı ikizlerin hikayesi oldukça enteresan. Hastanede farklı bebeklerle karıştırılan ve birbirlerinden ayrılmak zorunda kalan ikizler, 2013 yılına kadar bu olayın iç yüzünü öğrenememişler. Jorge Castro’nun bir arkadaşı, alışveriş yapmak için kasaba gider. Tezgahın arkasında duran kişi onu şaşkına çevirir, çünkü aynı arkadaşı Jose gibi görünmektedir. Adının William Velasco olduğunu öğrendiği bu genç adama arkadaşının fotoğrafını gösterir ve olayın sıradan bir benzerlikten çok daha fazlası olduğu ortaya çıkar.
Görünen o ki, William’ın Wilbur adında bir erkek kardeşi vardır ve ne hikmetse Wilbur da aynı Jorge’nin erkek kardeşi Carlos’a benzemektedir. Her iki ailenin ikiz çocukları olmuş, çocuklar doğumdan sonra karışmış ve aileler farkında olmadan biri kendilerine biri de diğer aileye ait çocukları büyütmüşlerdir. Gerçekleri öğrenen ikizler bir araya gelir ve bu dörtlü birbirlerini kardeş olarak kabul eder. Castro ve Velasco kardeşler, hikayeleri gerçek anlamda mutlu sonla biten ender örneklerden…
Ohio'da bir yetimhanede yaşayan ve farklı aileler tarafından dört hafta arayla evlat edinilen tek yumurta ikizlerinin hikayesi yine akıllara durgunluk veren cinsten. Onları evlat edinen aileler, çocuklara James adını verir. Her iki James'in de ilk eşlerinin adı Linda'dır. James kardeşler, boşandıktan sonra tekrar evlenirler ve bu kez ikisinin de eşlerinin adı Betty'dir.
İkizlerden her birinin iki oğlu olur ve çocukların adlarını James Alan ile James Allan koyarlar. Her ikisinin de Toy adlı bir köpeği vardır ve aynı eğitimi alıp şerif olmuşlardır. James kardeşler, 39 yaşındayken tekrar bir araya gelirler ve birbirlerinin o güne kadar ne yaşadıklarına dair en ufak bir fikirleri bile yoktur. İnanılmaz bir olay, değil mi?
Finlandiya doğumlu tek yumurta ikizleri Daphne ve Barbara, annelerinin intihar etmesinin ardından yetimhaneye gönderilir ve iki farklı aile tarafından evlat edinirler. Daha küçücük bir bebekken birbirlerinden ayrılmak zorunda kalan ve İngiltere’ye götürülen ikizler, 40’lı yaşlarına kadar bir tek yumurta ikizine sahip olduklarından habersiz şekilde yaşarlar. Benzerlikleri yalnızca fiziksel görünüşleriyle sınırlı değildir, kaderleri de ilginç bir şekilde birbirine benziyordur.
İkisinin de bir kız iki erkek çocuğu olmuştur, ikisinin de devlette çalıştığı işler aynıdır ve kahve tercihlerine kadar birbirlerine benzerler. Benzerliklerinin en komik olanı ise birbirleriyle tanışmaya geldikleri gün aynı kıyafetleri giymiş olmaları. Kıkırdayan ikizler olarak nam salan Daphne ve Barbara, espri anlayışları ve aynı anda kahkaha atmaları yüzünden bu isimle anılmaya başlarlar.
Meksika’da doğan ve onları evlat edinen aileleriyle birlikte New York’a götürülen ikizlerin karşılaşma hikayesi bir dizi senaryosundan farksız. Biri Katolik, diğeri de Yahudi olarak yetiştirilen ikizler, farklı hayat tarzlarına rağmen inanılmaz benzerlikler taşıyorlar. Kaderleri aynı okulda kesişen genç kızlar, uzun bir süre birbirlerini fark etmezler. Ancak okul içerisinde garip olaylar olur...
Bir süre sonra olayın iç yüzü açığa çıkar, okulda kendilerinden bir tane daha vardır! Böylesi bir benzerliğin tesadüf olmadığını düşünüp araştırma yapmaya başlarlar ve gerçekten ikiz olduklarını öğrenirler. Birbirleriyle olan bağlantıları, aynı pizzayı seviyor olmalarından çok daha derindir. İkisi de çocukken aynı rüyaları görüyordur, hem de en ince detaylarına kadar! Ürkütücü, değil mi?
Bu ikizlerin hikayesi oldukça garip. Çünkü iradeleri dışında bir sosyal deneyin parçası olmak zorunda bırakılmışlar. Farklı ortamlarda yaşayan ve farklı aileler tarafından yetiştirilen tek yumurta ikizlerinin gelişimini gözlemlemek adına yapılan bu deney yüzünden 35 yıl boyunca ayrı kalan Paula ve Elyse, 2004 yılında tekrar birbirlerine kavuşurlar.
Bir araya gelmelerinin ardından da inanılmaz derecede birbirlerine benzediklerini keşfederler. İkisi de okul gazetesinde editörlük yapmış, sinema bölümünde okumuş, yazar olmuş ve Brooklyn’de yaşamaya başlamışlardır. İkizler, olayın yalnızca benzer zevklere sahip olmakla sınırlı kalmadığını ve temelde aynı kişiliklere sahip olduklarını söylüyorlar. Buna rağmen gözle görülür farklılıklarını da keşfetmişler.
Şu ana kadar bahsettiğimiz hikayeler içerisinde en trajik olanı, adları bir sır gibi saklanan İngiliz kökenli çift yumurta ikizlerine ait. Karşılaştıkları ilk andan beri farkında olmadan birbirlerine çekildiklerini hisseden bu ikizler, aşık olup evlenmeye karar verirler ve ne yazık ki kardeş olduklarını ancak haftalar sonra öğrenirler.
Bu olayın üzerine İngiliz parlamentosuna mensup kişilerden bazıları konuyu parlamentoya taşır ve evlat edinilme işlemlerine şeffaflık getirilmesi ve doğum sertifikalarında detaylı genetik bilgilerin de yer alması gerektiği üzerine bir kampanya başlatılır. Bu ikizlerin başlarına gelenler, klasik Yeşilçam senaryolarından farksız. Ne denilebilir ki…
Bonus olan film senaryosundan daha ziyade kâbus gibi.
ikizleri ayrı evlatlık vermeleri çok yanlış onlar kardeş bence hiç bir kardeş ayrılmamali ikiz olmalarına da gerek yok tek kan bağı olan insanla neden ayiriyorsunuz yarın bir gün tıbben de ihtiyaç olabilir işin manevi boyutunu geçtim yani
yalan amk.