Tunç Akkoç Yazio: Ülkemden Aşı Manzaraları

Shakespeare’in Hamlet oyununda ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgiyi ifade eden trajedisinin dillerden düşmeyen ve belki de birçok yerde kullandığımız o meşhur tiradı “olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu”

Şu korona illeti bizi hala sınamaya devam ediyor. Aralık 2019’dan bugüne her ay nerdeyse farklı gündem ile zihnimizi meşgul etti.

Yarasadan mı insandan mı (yarasadan), maske takmalı mı takmamalı mı (takmalı), PCR negatif olup da Covid olunur mu olunmaz mı (olunur), bir kere hastalığı geçiren tekrar Covid olur mu olmaz mı (olur), hastalığı geçiren herkes antikor yanıtını ne kadar süre ve ne yoğunlukta taşır (bu hâlâ araştırılıyor).  

Ezcümle bilinmeyen bilineni takip ediyor, bilinen ise tasdik edilmeyi bekliyor. Her zaman söylediğim gibi bu dinamik süreçte dünya bilgiyi birlikte öğreniyoruz.  

Şimdi ise sıra yapay yolla toplumsal bağışıklığımızı sağlamaya geldi. Çok kısa zamanda geliştirilen ve geliştirilmeye devam eden aşılar tüm dünyada uygulanmaya başlandı. Muhtemelen birkaç gün içinde tüm dünyada 50 milyonu aşkın kişi aşılanmış olacak. Seçim hakkımız ilk dönemde pek olmasa bile piyasaya CANLI / CANSIZ formda aşılar sürüldü. Ülkeler sağlık politikalarına göre öncülüğü verdikleri aşıların sipariş geçtirler. 

Yaş tahtaya basmak istemeyenler “o bir olsun da bir bakarız” mantığı ile beklemeyi tercih ediyorlar.

Peki işin bilimsel boyutunu incelediğimizde doğru olan ne?

Mikroorganizmalara karşı bağışıklık geliştirmede iki ana yol var. Biri aslanlar gibi hastalığı geçirmek ve bağışıklık geliştirmek, diğeri gücü azaltılmış mikrop ile daimi bağışıklığı sağlamak. Her iki yol ile aktif ve hafızaya bağlı bağışıklık sağlanıyor. Hastalığı geçirmiş birinden alınan serumun  hasta birine verilmesi ise pasif bağışık yanıtı oluşturuyor ama hafıza yok. Meşhur konvalesan plazma dedikleri. 

Şimdi corona için risk analizi yapalım. 

Hastalığı aktif geçirmek her ne kadar riskli gözüküyorsa da ABD Hastalık Önleme Merkezi’nin açıklamasına göre semptom göstermeden hastalığı geçirenlerin oranı %40 civarında. Dünya Sağlık Örgütü de bilinen Covid-19 vakalarının %80 civarının hafif ve asemptomatik vaka olarak sınıflandırmış. Bir yıldır kelime dağarcığımıza giren “komorbidite” yani eşlik eden diğer hastalık Covid-19’un seyrini daha ağırlaştırıyor. 

Aşılanmanın başladığı bu günlerde dünyadaki son durum ise hastalığı ciddi ve kritik eşikte geçirenlerin oranı %0.4 olarak literatüre girecek düzeyde. Tabi tüm bu veriler kısıtlamalar olmasaydı ne olurdu bilinmez. Aşıların risk tablosu henüz çıkmadı ama yeni teknoloji olan RNA aşılarının güncel yan etkileri biraz düşündürmüyor değil. Ülkemizde de yapılmaya başlayan Çin aşısı ise canlı olmadığı için ciddi bir yan etkinin olması beklenmiyor. Tek sorun bağışıklığın ne kadar süreceği. Yani güvenlik açısından sorun yok süreklilik ise soru işareti… 

Bir başka konu da virüsün mutasyon geçirmesi. Bu durumda geliştirilen aşılar belli süre sonra etkisiz kalma durumda olabilir. Her yıl yapılan grip aşısının tekrar yeni suşa göre üretilmesi gibi her sene yapılmak zorunda kalabilir.  

Aşıların saha çalışması süresince 60 yaş üstü için yeni verilere ihtiyaç var. Bu yaş grubunun verilerini de 2021 sonuna doğru yazmaya başlarız.

Peki aşı olduk, hemen mi normalleşelim?

Aşıların bağışık hafıza oluşturması için ikinci uygulama sonrasını beklemek gerekiyor. Hemen kendimizi güvenli alanda bulmayalım. Tüm toplumlar bu hataya hızla düşüyor. Aşı olduktan sonra bir de virüs ile karşılaşırsak farklı sağlık sorunları ile karşılaşabiliriz. Yani aktif virüs ile Covid oluruz. Aşının bir etkisi olmaz. Dolayısı ile aşıdan sonra antikor baktırmalı ve pozitifleşme düzeyimiz belirlenmeli. 

Hastalığı geçiren aşı olmalı mı?  

Bu soru da kritik. Hastalığı geçirenlerde belirli düzeyde antikor oluşuyor. Ancak bağışıklık düzeyi herkeste aynı olmuyor. Aktif olarak hasta olunmadığı ve PCR testi negatif olduğu sürece aşı olunmasında bir sakınca olmadığı bilim camiası tarafından söyleniyor. 

Kısacası daha aşı yolunun başındayız. Bu da dinamik süreç. Belki üç gün sonra başka şeyler yazmaya başlayacağız.  

Her şeyi çok iyi biliyor olmak sorgulamayı arttırıyor. Aşı bir iş ise; eyleme geçmek aşı olmaktır.  

Shakespeare ile bitirelim bu hafta… 

Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi: 

Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor 

Yürekten gelenin doğal rengini. 

Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar 

Yollarını değiştirip bu yüzden. 

Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.

Instagram

Linkedln

Twitter

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nde Firaz'ın Diziden Ayrıldığı İddialarına Yanıt
Donald Trump: "Rehineler Serbest Bırakılmazsa Orta Doğu Cehennemi Yaşar"
Kızılcık Şerbeti'nden Türkiye'de Kadın Olmanın Zorluklarına Tepki Veren Sahne