Tunç Akkoç Yazio: Sezon Sonu Finali Sanmıştık Biz ama…

Yazılı ve görsel basında maymun çiçeği hastalığını daha sık görür olduk. Ülkemizde de vakaların görülmesi ile biraz daha yakından incelememiz gerektiğini düşünüyorum.

Maymun çiçeği İnsanlarda ağır grip tipi belirtiler veriyor. Ateş, soğuk ter, boğaz ağrısı, öksürük, lenf nodlarında şişme ve terleme şikayetleri ile ilerliyor. Zaman içinde grip tipi belirtilerde azalma oluyor ancak lezyonlar daha ağrılı seyrediyor. 

Hastalık bildiğimiz “çiçek”ten daha hafif seyrediyor. Çiçek 1980’de ortadan kalkarken Maymun Çiçeği Orta ve Batı Afrika’da belirmeye başladı bile. 

Gene bir zoonotik (hayvanlardan insanlara geçen hastalık) ile karşı karşıyayız.

Maymun Çiçeği…

Genellikle yağmur ormanlarının bulunduğu tropikal bölgelerde bulunan hayvanlardan insanlara geçişi görülüyor.  

Bitlerden, keseli sıçanlardan, yedi uyurlardan ve farklı maymun türlerinde bulunuyor.

İnsandan insana geçişi kısıtlı. 

İşte her şey bu temel bilgilerin verilmesi ile başlıyor.

Koronavirüs hastalığında da aynısını yaptık. Henüz görsel medyada, öğlen haber bağlantılarına veya akşam oturumlarına girmedi ama Dünya Sağlık Örgütü’nün sayfasında detaylı bilgilere ulaşmak mümkün. Zaman bulursanız kahve yanında okumanızı öneririm.

Sağlığımız her şeyin ötesinde. O kadar ki olası sağlık sorunlarımızı öncelikle Google tıp bilgisi ile çözmeye ve tedavi etmeye çalışırken, profesyonel sağlık desteğine ihtiyaç duyulmadığını fark ediyoruz. O kadar ki sağlık sorunlarımız çözümü bile toplumda sağlıkta şiddet yaklaşımı ile çözüyoruz. 

Maymun Çiçeği, Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19, Google tıp ve sağlıkta şiddet derken konunun nereye gideceğini muhtemelen merak ediyorsunuzdur.

Başlayalım…

Dünya var olduğundan beri enfeksiyon hastalıkları, otoimmün hastalıklar, kanser ve immün yetmezlikler gibi birçok hastalık modeli ile iç içe yaşıyoruz. Özellikle enfeksiyon hastalıkları bulaş ve yayılım yeteneği ile geniş çaplı coğrafyalarda kendini gösterebiliyor. Bu yayılma durumuna “pandemi” diyoruz. 

Bir hastalıkta “pandemi” tanımı konduktan sonra, o hastalık öncelikle etkene (mikroorganizma) karşı bulunan aşılar, ilaçlar ve en basitinden yeniden hijyen ile (kolera vs.) kontrol altına alınabiliyor. Dünya tarihinde medeniyetleri, kraliyetleri ve halkı kasıp kavuran ciddi pandemiler ile savaşılmıştı. Bir kez hastalık tanımlandığında ve tedavi protokolleri geliştirildiğinde pandeminin kökünü kurutmak hiç de zor değil. Sıkıcı ve üzücü olan bu süre içinde kaybettiklerimiz. 

Bu süre içinde de sağlık çalışanları ve bilim insanlarının çabaları her zaman takdir edilmiştir. Yani takdir edenler vardır desek daha doğru aslında. 

Yazının bu bölümüne de “her şeyin bir sonu vardır” gibi ulvi bir cümle ile girelim. Hem yukarıyı hem de aşağıyı kapsasın. 

Geçen sene Koronavirüs’te sezon sonu finali görmüşken yazar 3. sezon hazırlıklarını bitirmiş çekimine başlamış bile. Yazar derken virüs demek istedim…

Alınabilecek tüm önlemleri almışken, bir çoğumuz aşılarımızı olmuşken ne oldu da tekrar hastanelerde Kovid servisleri tekrar açılmaya başladı.

Biz nerde hata yaptık veya biz neyi ön göremedik? Biz derken sade vatandaş demek istedim…

Yeni önlemler gelir mi bilmem ama ne biz ne de ekonomi bunu daha fazla kaldırır. Yasaklar kalktı, maskeler çıktı ve mesafeler azaldı. Hepimiz mutlu olduk. Özlemiştik…

Ancak şimdilerde tekrar kısıtlamaları beklemeden toplu taşımada ve kalabalık ortamlarda maskelerimizi takalım. Ağustos ortasında farklı tablolarla karşılaşabiliriz.

Aşı ve maske karşıtlarına bir sözüm yok. Onlar ben aşı yaptırmadım ve hasta bile olmadım diye gururla gezsinler bakalım. Onları dinleyip hastalıktan mağdur olanları hiç düşünmeden mağrur duruşlarını hiç bozmasınlar. Sadece bu dönem çok konuşmasınlar o kadar. 

Google’da sağlık arayanlara gelince onlar da sistemin diğer sağlık mağdurları. Çevrelerinden duydukları ve okudukları ile fayda bulmaya çalışıyorlar. Üst paragrafta bahsettiğim çığırtkan aşı ve ilaç karşıtlarının ekonomik beklentisi karşılanıyor ama Google’cılar sadece şifa beklentisinde. 

Sağlıkta şiddete gelince artık ne desek boş. Sağlığı bu kadar sömüren bir hava akımında ne bekleriz. 

Şiddet toplumun her yerine sızmış halde, kadına, çocuğa, ast ve üste, sağlık çalışanına. 

Bilgi eksikliği desek değil, ekonomik sıkıntı desek değil; beklentilerin karşılanmaması desek değil. Peki kardeşim nedir bunun kaynağı? Kültür mü diyelim, provokasyon mu diyelim ne diyelim?

At’a mı bakalım kamçıya mı?

At’ı mı düzeltelim kamçıyı mı?

Instagram

Linkedln

Popüler İçerikler

Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman