Tunç Akkoç Yazio: Normalleşen Kim? Virüs mü Biz mi?

İlköğretimden itibaren bağışıklık dersi verilmeli. Görülen o ki aldığımız hiçbir eğitim bizi pandemiye karşı korumuyor. Aklımız ve bu akılla geçtiğimiz eylemler arasında büyük uçurum var. Teorik akılda bildiklerimiz pratik akılda neden farklı eyleme dönüşüyor. Zihnin hiyerarşik düzeninde neden özgürlük sandıklarımız hep ön planda? 

İnsan sormadan edemiyor…

Bir yılı geçtik. Tüm dünyada hala öncelikli konu pandemi. Normalleşen sonra tekrar kapanan ve sonra tekrar normalleşen bir düzen içindeyiz. Dramatik olan bunun artık bunun normal sayılması.

Yeni normalleşme sürecinde renklere ayrılan coğrafi haritamız da artık dinamik. Her an renkler birbirinin yerini alabilir.

Elde edilen veriler son bir haftada kırmızı tonlarına bir geçiş olduğunu gösteriyor. Pandemi riskinin bu şeklide şehirler bazında gösterilmesi bence gayet yerinde. Her şehir kendi mikroçevresinde olup biteni rahatlıkla görebiliyor ve kendine göre eylem planı hazırlıyor.

Çok basit. Eğer bir ilimiz kırmızı renk ile tasvir ediliyorsa dikkatli ve temkinli olmamız, eğer mavi ise virüsün tamamen bitmediği ama çok daha temkinli davranıp son askeri de denize dökmek için daha büyük savaş vermemiz gerekiyor. Burada akıl-eylem ve algı çok önemli. 

Dünya ekonomisi pandemiye bağlı ciddi darbeler aldı. Belirli sektörler tabir yerinde ise kan ağlıyor. Tükenme noktasına geldi. Bunu düzeltecek olan serbest dolaşımda olan bizleriz. 

Bilim insanları ellerinden geleni yaptı ve yapmaya devam ediyor. Dünya pandemiler coğrafyası. İrlanda patates mantarından hıyarcık vebasına, Frengiden sıtmaya, veremden safran renkli belaya kadar birçok salgın ile savaştı bu dünya. Tüm bu süreçlerde imparatorluklar, düzenler, ekonomiler ve sağlık politikaları değişti. Ama hepsinin sonunda gerçek akıl kazandı ve düzen tekrar kuruldu. Biz de aynı süre içindeyiz. Er ya da geç düzen kurulacak. İyimserim…

COVID19 pandemisinde Mart başı itibari ile tüm dünyada 117,081,763 vaka görüldü ve 2,600,048 insan öldü. Kapanan vakalarda ölüm oranı %3.  Dünya genelinde vaka sıralamasında ülkemiz 2,769,230 ile 7. sırada, ölüm sayısı olarak da 28,965 ile 18. sırada. Rakamları görmek ne yazık ki yetmiyor onları doğru okumak da gerekiyor.

Son birkaç ay içinde aşı ve aşılama ile ilgili güzel gelişmeler oldu. Maddeleyelim:

• Moderna (Amerika)- mRNA -%94 etkinlik

• BioNtech/Pfizer (Almanya) – mRNA- %95 etkinlik  

• Oxford /Astrazeneka (İngiltere)- dsDNA- %82 etkinlik

• Johnson&Johnson (Amerika) )- dsDNA- %72 etkinlik

• Spuntik V (Rusya) )- dsDNA- %91 etkinlik

• Novavax ( Amerika)- Sentetik virüs partikülü- %89 etkinlik

• Sinopharm (Çin)- )- inaktive virüs - %79 etkinlik

• Bharat Biotech Covaxin ( Hindistan) - inaktive virüs- ?

• SinoVac-CoronaVac (Çin)- inaktive virüs- %50 etkinlik

Aşıların etkinlik düzeyleri faz III çalışmalarındaki verilerle sunuluyor. Yeni varyantlara olan etkinlikleri genel olarak çok etkilenmiyor. Oluşabilecek yeni-yeni varyantlara karşı etkinlikleri bilinmiyor. Biz her zaman antikor oluşumu ile etkinlik düzeylerini araştırmaya/belirlemeye çalışıyoruz. Ancak uzun dönemde hücresel immün yanıtın etkinliği ve hafıza oluşturması etkinlik düzeyini önemli ölçüde arttırıyor. 

Aşılama gerekli. 

Ama herkesin korkusu, aşı ile oluşabilecek yan etkilerin başa çıkılamayacak düzeyde olması. Toplumda aşının tutması tutmaması şeklinde tabirler kullanılıyor. Öncelikle şunun altını çizmek lazım. İmmüm sistem vücuda giren önceden tanımadığı her antijene karşı bir yanıt oluşturur. Ülkemizde olduğumuz SinoVac aşısı içinde bu aynı. Aşıyı takiben ilk iki gün içinde vücudumuz alışık olmadığımız yabancı ajana karşı bir bağışık yanıt oluşturuyor. Bunun en güzel göstergesi hafif geçen yan etkiler. Bundan korkmamak gerekiyor. Hatta bağışıklık sistemimizi tebrik etmeliyiz. Hafif ateş, yorgunluk, uyku ihtiyacı, baş ağrısı ve aşının yapıldığı yerde kızarıklık gibi hafif yan etkiler (bağışıklık sistemimiz için doğru ve yerinde etkiler) bağışıklık sistemimizin yabancı ajanı tanıdığını ve ona karşı etkin yanıt geliştirdiğinin gösteriyor. İkili aşılama (21 gün ara ile ikinci doz) ile hatırlatıcı doz uygulaması yapılıyor ve antikor yanıtının artması, hücresel yanıtın/hafızanın oluşması sağlanıyor.  

Tüm bu aşamalarda atladığımız birkaç nokta var. Aşı olduğumuz ilk gün bağışıklığımız sadece bir eğitimin içinde. Dışardan gelen virüse karşı hala duyarlıyız. İlk aşılamadan yaklaşık 45 gün sonra dışardan gelen virüse karşı koruyucu antikor seviyemiz yükseliyor. Bu süre içinde dışardaki virüse karşı aşı olmamış olanlarla aynı riski taşıyoruz. Yani henüz normalleşmemiz için çok erken. Virüs kendi normalini yaşarken biz hala tedbirli olmalıyız. Ne yazık ki 45 günlük süre içinde çok erken dönemlerde cahil cesareti ile aşının güvenini damarlarımıza kadar hissediyor ve tedbirleri bırakıyoruz. Ayrıca unutmamak gerekiyor ki henüz tüm vatandaşlarımız aşılanmış değil. Bu ciddi ve uzun bir süre. Toplumlarda %60 bağışıklık oluştuktan sonra güvenli alanda kalınabilir. 

Bir diğer önemli konu da vaka sayıları artmasını dert etmeyerek sadece ölüm oranlarındaki düşüşleri gören insanlar için. Evet ölüm oranları düştüğü sürece vaka sayısının önemi de azalıyor ancak hastane yatışları ve yoğun bakım ihtiyaçlarındaki artış bunun böyle olmadığını gösteriyor. Ayrıca virüsün en çok istediği normalleşme ile mutasyon riski çok üst düzeye çıkıyor. 

İşte böyle sevgili dostlar…

Tüm dünya açık bir laboratuvar. Kim denek olmak istiyorsa hodri meydan…

Instagram

Linkedln

Twitter

Popüler İçerikler

Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
YORUMLAR
10.03.2021

İstesek te, parayla bile aşı olamadıktan sonra, bu iş bitmez...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ