Kimse şanını bir başkasına bırakmayı istemezmiş. Bizim virüs de adını sanını unutturacağa benzemiyor…
Kimse şanını bir başkasına bırakmayı istemezmiş. Bizim virüs de adını sanını unutturacağa benzemiyor…
Günlerdir yeni koronavirüsünün yeni-yeni mutant formlarını konuşuyoruz hatta bizzat karşılaşıyoruz. Bilimsel açıdan bakıldığında radyasyon, kimyasal etkiler, belirli besin maddeleri, sigara, hatta iklim ve sıcaklık bile gen dizilimizde yeni formlar oluşturabiliyor. Ama bizim virüsün mutant hale gelmesindeki motivasyon başka. Yaşamda kalabilmek için, çoğalabilmek için ve neslini devam ettirebilmek için bu yola başvuruyor. Doğal olarak onun ilk haline karşı geliştirilen korunma mekanizmalarını bir kalemde geçiyor.
Daha ileri gidersek mutant kelimesi akla güncel bilimkurgu filmlerini getiriyor. Son zamanlarda film ve dizi platformlarında geldiğimiz bu belirsiz dönemi konu alan ve izlenme oranları yüksek olan senaryolar canlandırılıyor. Yıllar öncesinde bile bu günlere işaret eden kehanetler ve görüşler vardı. Artık kıyamet alametlerini görüyor gibiyiz. Durum tabi ki bu kadar kötü değil ama insanların geldikleri psikolojik sınır maalesef bu noktaya geldi. Son bir yıldır hem bir şey yokmuş gibi davranmaya çalışıyoruz hem de işin sonundan korkuyoruz.
“Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk”
Sanki bugünleri anlatıyor gibi.
Dışardan bakıldığında korkulacak bir şey yokmuş gibi gözüküyor. Hatta bizler yok sayarak yaşıyoruz tüm salgını. Ancak insanların teker teker evren değiştirdiğini görünce gerçek gün ışığı gibi karşımıza tekrar çıkıyor.
Aşı konusu hala gündemde. Yeni okuduğum bir makalede farklı iki aşı karışımının etki düzeyini arttırdığı iler sürülüyor. Virüs mutasyon geçirdikçe hedef noktaları kaçırıyoruz. Mutasyon olmasa bile şu anki hali ile aşıların koruyuculuğunun 1 yıldan az sürdüğü biliniyor. Şimdi de aşı karşıtları ile hem yan etkiler hem de etki süresi tartışılıyor. Bu dönemi bir şekilde uyum ve sağlık içinde geçirmemiz gerekiyor. Aşıların ölüm oranlarını düşürdüğü, hastalığı daha hafif geçirmemizi sağladığı ve kısa süreli de olsa bağışıklığımızı uyardığı yadsınamaz. Ancak bilinmeyenlerin bir an önce
bilimsel platformda yayınlanması ve insanların bilgilendirilmesi gerekiyor.
Normalleşmede acele etmemiz hem ekonomik hem de psikolojik açıdan kabul edilebilir. Ancak sonrasının bize nasıl sürprizler hazırlayacağını bilemeyiz. Dünya tekrar yeni kapanma planları yaparken kader bizimle flört ediyor. Coğrafyamız için Mart 2019 ile Şubat 2020 arasında çok şeyler değişti. Temkinli dönemlerin kısa sürede bitmeyeceğini görmezden gelemeyiz.
Korona dünya sahnesinde birkaç sezon daha oynayacak gibi…
Hayatımız değişti, bunu kabullenmemiz lazım. Eskiye dönüş olmayacak. Aşılansakta, karantinalarda kalsakta,