Gerek toplumsal dayatmalar olsun, gerek çocukluğumuzdan gelen travmalar olsun, biz kadınlar ilişkilerimizde farkında olmadan da olsa hatalar yapıyoruz ve sonuçları ne yazık ki pek iyi olmuyor. Bu nedenle, kendimizi karşımıza alıp bazen bu hataları yapıp yapmadığımızı görmemiz, yapıyorsak bunları düzeltmek adına uğraşmamız, sağlıklı ilişkiler kurabilmek adına 'kendi adımıza' düşen kısmını çözebilmemize yarayacaktır.
Bir erkeğin her an romantik olmasını beklemek tamamen putlaştırılmış bir durumdur. Erkek, ilk zamanlarda kadını etkilemek için romantik jestler yapar fakat zamanla bu azalır belki de kaybolur. Toplumun dayattığı romantizm algıları kadınların hayatını da etkiler. 'Ofisime neden çiçek göndermedin?' gibi tartışmalar başlar. Çünkü, ofiste bir kadına çiçek gelmiştir ve kadın o kişiye kendini kanıtlamak ister. Aslında ilişkiyi kullanır bir nebze. Bu durum da dayatmalara gider.
Erkek, her an duygusal ve romantik davranamaz. Hiçbir insan davranamaz, sadece erkek değil. Herkesin belli dönemler kafa karışıklıkları, belli sorunları vardır. Bu nedenle de bu dayatmaların, dayatma olduğunu fark eden her insan bu durumda kendini biraz daha geriye çekecektir.
İlişkideki en önemli faktör bu sahte romantizmler, dayatılmış, toplumun onayındaki romantizmler değildir. İlişkinin en önemli unsurları; anlaşabilmek, konuşabilmek ve arkadaş olabilmektir.
Genellikle kadınlar ilişkilerinde kıskanç değilmiş gibi davranır ve sonrasında da belli başlı sorunlar ortaya çıkar. En başta 'hesapların şifreleri' alınır ve bir bakarsınız potansiyel tehlike görülen tüm kadınlar takipten çıkarılmıştır. 'O kız kim, onu neden beğendin' gibi sorular kendini belli etmeye başlar.
Belli bir süre sonrasında da bu kıskançlık artık kontrol mekanizmasına dönüşür ve iki taraf için de güvensizliği beraberinde getirir.
Çocukluğumuzdan beri, erkekler her zaman ne düşünürse söyleme cesaretiyle yetiştirilirken, kadınlar her zaman içine atarak, fikirlerini gizleyerek yetiştirilmiştir. Bu nedenle de erkek bir sorun olduğu zaman çekinmeden direkt konuşabilirken, kadın her zaman anlaşılmayı bekler. Bunun nedeni de yetiştirilme tarzından kaynaklanır. Bir nebze çocukluktan gelen bir alışkanlıktır artık.
Bu durumla beraber, kadın anlaşılmayı bekler. Bir sorun olduğu zaman bunu konuşmak yerine her zaman karşısındakinin anlamasını bekler. Ben söylersem bir anlamı olmaz gibi bir düşünce ile ilerler. Bu düşünce oldukça yanlıştır ve ilişkiyi kaosa, sorunlara sürükler. Trip atmalara neden olur ve bu durumda konuşmamanın en büyük darbesini yer ilişki.
İlişkinin ilk zamanlarında iki tarafta birbirlerine tam odak olarak ilişkiye devam ederler. Erkek, bu zamana kadar olan tüm davranışlarını bir kenara bırakır ve tamamen kadın ile ilgilenir. Belki, birkaç hafta, her hafta yapılan halı saha maçlarını eker. Maç izlemeye arkadaşlarıyla gitmek yerine vaktini sevgilisi ile geçirmeye başlar. Fakat, belli bir zaman sonra artık ilişkiden önceki planlarını da tekrar yapmak ister. Bu durumda da kadın, ilginin kendisinden kaydığını fark ederek bu durumu yanlış algılayarak 'artık beni sevmiyor.' fikrine kapılır. Oysa bu durum aslında böyle ilerlememiştir.
Erkek ya da kadın, ilişkiden öncesine kadar belirli düzeylerde kendi dünyalarında yaşar ve ilişkideyken de bu dünyaya dahil olmak iki tarafın da özel alanı için önemlidir. Bu durum, iki tarafın da birbirini artık sevmediği anlamına gelmez. Her an, her gün ve her dakika erkeğin tüm ilgisinin kadında olmasını beklemek belki de kadınların ilişkilerde yaptığı en büyük hatalardan biridir.
İlişkinin en başından itibaren, kadın erkeğin tüm sorunlarına koşup, sabah bile onu uyandırmaya başlar, her sorununda ona yol göstermeye çalışır, yediği yemeğe kadar onla ilgilenirse ilişki bir noktadan sonra anne çocuk ilişkisine evrilir ve aradaki tutku da doğal olarak biter.
Eğer ki, karşınızdakine sorumluluk hakkı tanımaz ve her şeyi ile siz ilgilenirseniz tam bir anne gibi, karşınızdaki insan da zamanla bir ergene evrilecektir. Her durumda sorumluluklarından kaçan, her durumda arkadan bir annenin iteklemesine ihtiyaç duyan birine evrilir... Bu nedenle, her şeyin dozu olduğu gibi bu durumun da dozunun ayarlanması gerekir. Yoksa, anne ve ergen ilişkisine evrilen bir ilişki ile karşı karşıya kalınır. Herkesin kendi sorumlulukları ve bu sorumlulukları yerine getirmediği zaman ödeyeceği bedeller vardır...
Bir tartışma esnasında o sorunu o an çözmek zorunda gibi hissetmek kadınların en büyük sorunlarından biridir. O an o sorun, durumun hararetiyle daha da alevlenecektir. Belki biraz zaman verilse ve iki taraf sakin kafayla düşünse bu ufak tartışma bu kadar büyümeyecektir.
Bu nedenle, tartışmaya başladığınız anda sabahlara kadar konuşarak bu sorunu çözmeye çalışmak yerine biraz daha zamana bırakmalı ve farklı bir zaman diliminde sakin kafa ile konuşmak oldukça önemlidir.
Kadın bir sorun yaşandığı zaman o insanı test etmeye çalışır. Gelecek tepki ile durumu kafasında bir kalıba oturtur. Oysaki bu durum tamamen yanlıştır. Bir insanı test etmek ve bu durumu onunla konuşmamak kafamızdaki şeytanları ortaya çıkartır. İçimizden geçen ne ise o durumda söylememiz gerekir.
Masada otururken 'Başka bir kadına mı baktın?' şeklinde gelen bir soruya tedirgin şekilde cevap verilmesi kadının kafasında olumsuz işaretlere neden olurken, kendinden emin ve tiye alarak verilen cevap kadını daha fazla tatmin eder. Oysaki bu, karşımızdaki insanı onun haberi olmadan test etmektir ve her defasında da doğru sonuca ulaştırmaz.
Kadın, sevgilisi ya da eşinin tüm arkadaşlarını sevmesini, film zevklerinin aynı olmasını, müzik zevkinin aynı olmasını bekler. Her konsere, her etkinliğe beraber gitmek ister fakat bu mümkün değildir. Birlikte bir ilişki yaşamak ile aynı insanlar olmak arasında aslında büyük bir fark vardır. Bu nedenle de, sorunlar büyümeye başlar. Ortak zevklerden keyif almak varken, her zevkin aynı olmasını beklemek büyük sorunlar doğurur.
O kadar odunum ki yazılanlarla aşırı ters. Genellemeye gerek yok, saçma.
gercekten boylemi turk kizlari ?
Bizde ilişkiler çok yoğun başlıyor sonradan yoğunluk azalınca bu sefer sıkıntılar başlıyor, kıskançlıkla gelen kontrolde fena aman aman.