Tüm İnsanlığın Çalışmadan Sabit Ücret Aldığı Bir Gelecek Mümkün, Nasıl mı?

Günümüzde sosyal devletin ne kadar etkin ve eşit olabildiğinin sorgusu gittikçe artıyor. Adaletin olmadığı fakat daha iyi bir işleyişin de halihazırda bulunmadığı düşünülüyor. En azından düşünülüyordu. Universal Basic Income (Evrensel Temel Gelir) sosyal devlet yaklaşımına yepyeni bir açılım getirdi ve bu açılım bir ütopya seviyesinden IMF programında yer bulmaya dek geldi. Kimi ülkeler bunu uygulamaya yavaştan başladı, basitçe her ay sırf var olduğumuz için hesabımıza yatan bir paradan söz ediyoruz, önümüzdeki yıllarda daha da sık duyacağımız bu kavramı tanımak şart.

Mevcut sosyal yardımlar çoğu ülkede gelire orantılı şekilde gerçekleşiyor.

Tesla ve SpaceX'ten akıllara kazınan Elon Musk'a göre Evrensel Temel Gelir (ETG) işsizlik ve türevi sorunlar için en etkili çözüm. Hala çoğunluğun ütopya olarak yaklaştığı ETG'ye göre çalışan ya da işsiz, fabrikası olan ya da asgari ücretle çalışan herkesin temel ihtiyaçları ve belki de biraz fazlası devlet tarafından karşılanmalı.

Sosyal yardımın bir gelir kriteri olmadan herkese sağlanması fikrinin çıkış noktası teknolojinin iş gücü üzerinde yakın gelecekte yaratacağı etki.

Otonom otomobillerin ilk olarak taksi şoförlerini ve belki de şoför kültürünü ortadan kaldıracağı öne sürülüyor. Makinelerin yaratacağı işsizliğin önüne geçmek mümkün değil. Dünya popülasyonundaki artışın da.

ETG ile ortaya çıkan bu mecburi işsizliğe bir nebze çözüm getirmek ve çalışmayan nüfusun da yeniliklere yönelmesi hedefleniyor.

İlk hedef anlaşılabilir bir ütopya sunsa da ETG'nin çalışmayan kişileri inovasyona güdüleyecek olması bu sistemin eleştirilen noktalarından biri. Çalışmayan bireye temel ihtiyaçlarını ve biraz fazlasını karşılayacak bir yardım yapıldığında inovasyona yönelmektense mevcut durumunu sürdüreceği ve bu yardımın onu daha da rahatlatacağı düşünülüyor.

ETG, Musk tarafından bu denli savunulsa da fikir ne ona ne de çağdaşlarımıza ait, fikrin temelleri 16. yüzyılda atıldı.

Hümanizmin öncülerinden Thomas More, Ütopya eserinde yönetimler tarafından halkın tümünü kapsayacak bir temel gelir sağlanması gerektiğini söylediğinde bu hayli radikal bir yaklaşım olarak değerlendirilmişti. Fikir o günden günümüze evrilse de temel yaklaşım aynı kaldı.

500 küsur yıl sonra güncellenen ETG'nin önemli bir özelliği periyodik olması.

Yani yılda 1 ya da 6 ayda bir olmak yerine daha sık sağlanması. Ayrıca vergi indirimi, yakıt/gıda yardımı şeklinde değil tamamen nakit şekilde gerçekleşmesi de bilinen sosyal devlet yaklaşımından farklılaşıyor.

ETG'yi destekleyen ekonomistler mevcut düzende yetersiz gelire sahip kişilerin ekonomiye, adalet sistemine ve en önemlisi sağlık sistemine zaten büyük bir yük oluşturduğunu savunuyorlar.

Onlara göre ETG ile bu yüke bir tüy eklenmiş olacak, ağırlık fark edilmeyecek. Bu geliri alan yurttaşlar daha fazla alışveriş yapıp daha fazla değer yaratarak üretimi de teşvik edecekler. Temel varsayım aslında bu.

Sistemsel yapısına bakıldığında argümanlar sadece sosyal yardımdan ibaret olmadığı ve kişiyi özgürleştirmeyi, değiştirmeyi de amaçladığı için kimi liberal ekonomistler tarafından da destekleniyor.

ETG'nin en ilginç özelliklerinden biri bu aslında, hem sosyalist hem liberal kanattan destekçilerinin olması. Hatta piyasa ekonomisini savunan ekonomist Milton Friedman dahi gelir eşitsizliğinin önüne geçerek işçileri daha da özgürleştireceği düşüncesiyle Nixon yönetimine ETG'yi önermiştir.

ETG'ye ütopya olarak yaklaşılmasının sebebi bu fikrin gerçekleşme ihtimalinin olmaması değil, ülkeler bu konuda adımlar atmaya başladı bile.

Fikrin ütopya oluşu bu yaklaşımın karşısında olan birçok ülke ve kurum varken ETG'nin aslında dünya üzerindeki herkesi hedeflemesi. ABD ve IMF ETG konusunda atılımlar yapmayı planlarken İsviçre bu deneysel uygulamayı referanduma bile götürdü fakat reddedildi.

Dauphin, Kanada ETG'nin yarattığı etkiye en büyük örnek. Şimdilerde unutulsa da yeniden hatırlamaya değer.

70'li yıllarda Dauphin'in bağlı olduğu Manitoba bir karar alır. Hayli deneysel olan bu karara göre bir deney yapılacaktır: Her ay seçilen yüzlerce kişiye herhangi bir şartı yerine getirmeden banka çeki yollanır. Mincome Projesi adıyla anılan çalışma bu fikrin işe yarayıp yaramayacağını ölçmeyi amaçlar.

1979'da hükümet bu "ütopyaya" bir son vererek projeyi iptal etmiş fakat kişi listeleri elde tutulmuş. Manitoba Üniversitesi'nden ekonomist Evelyn Forget bu deneyin etkilerini araştırmış.

Yaptığı karşılaştırmalara göre program tam da beklendiği gibi başarıyla işlemiş! O dönemde gelir artışıyla şartlar iyileşmiş, hastane başvuruları azalmış, öğrencilerin eğitimlerini sürdürme oranları artmış. Kanada örneğine benzer örnekler az da olsa büyük etkileriyle ses getiriyor. Ne dersiniz, bir gün bizim de Evrensel Temel Gelir uygulamamız olur mu?

Popüler İçerikler

Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
Çanakkale'de AK Partili Belediyenin Tepki Çeken Atatürk Afişi Kaldırıldı!
Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
YORUMLAR
31.10.2017

Bunu Finlandiya ve bi nebze de Norveç denemeye başladılar bile önceden zaten ve bu ülkeler serbest piyasa ekonomisine(diğer adı kapitalizm) göre kalkınır, çalışanlarının ezildiği filan yoktur hatta dünyanın her yerinden insanlar ordan bi iş bulup oranın çalışanı olmak için çırpınır, ülkemizde kapitalizmi yanlış tanınır burda kapitalizme laf edilir ama aynı zamanda Finlandiya tarzı ülkelere gitmek ya da ülkelerinin Finlandiya gibi olması hayal edilir... https://www.forbes.com/lists/2011/6/best-countries-11_Finland_CHI002.html https://fee.org/articles/the-myth-of-scandinavian-socialism/ https://eksisozluk.com/entry/71790741 https://eksisozluk.com/entry/71781480

07.11.2017

üretimle desteklenmeyen bir gelir artışı enflasyondan başka bir sonuç doğurmaz.Bu tarz projelerin Türkiye gibi sanayileşmemiş,kronikleşmiş cari açıklar veren ülkelerde uygulanması imkansız.Zaten projenin Abd,İsviçre gibi ülkelerde gündem olması çok doğal.

24.11.2017

Zaten projenin amacı da tüketim kaynakları sınırlı olan yoksul kesime destek olup daha fazla tüketmelerini sağlayarak üretimdeki değer fazlasını eriterek ekonomiyi hareketlendirmek; daha fazla müşteri, daha fazla döngü yaratmak. Üretim yok ki üretim fazlası olsun bizde?

31.10.2017

3.Dünya savaşından sonra azalan kaynaklar nedeniyle ETG denilen sistem zaten kurmak zorunda kalınacak.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ