17 Ağustos 1999 sabahı, saat 03.02’de merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan 7.4 büyüklüğünde bir deprem gerçekleşti. Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir alanda etkili olan ve resmi raporlara göre 18 bin 373 kişinin yaşamını yitirdiği Marmara Depremi en büyük felaketlerden biri olarak tarihe geçti. Depreme uykusunda yakalanan 23 bin 781 kişi yaralandı, 505 kişi ise sakat kaldı. Resmi olmayan bilgiler ise kan dondurucuydu: 50 bine yakın insanın yaşamını yitirdiği, 100 bine yakın insanın da yaralandığı iddia edildi. Kamu denetiminin yetersiz kaldığı, çarpık kentleşmenin bilimin yerini aldığı, inşaat sırasında eksik malzemelerin kullanıldığı ve aşırı kâr hırsı ile hareket edildiği her zaman söylendi; kader demenin yanlışlığı üzerine her daim konuşuldu. İhmalin yanı sıra zaman aşımı, ertelenen cezalar ve mahkum edilmeyen onlarca suçlu herkesi kahretti.
Arama kurtarma çalışmaları esnasında mutlak sessizlik içinde yankılanan bu cümle hâlâ kulaklarımızda...
Ülkemiz mükemmel de yönetenler de sorun var. bir salsalar bizi güzel insanlar yönetse şu memleketimi ATATÜRK gibi halkını düşünen düşüncelerle. o zaman hiç bir sorunumuz kalmaz biz belki göremeyiz ama evlatlarımız doğru düzgün bir ülkede yaşar
yillardir kimin tarafindan yönetildigi belli olan, kontrol görevindeki kurum ne hikmetse, tepki odaginda degil, yok bakanin talihsiz aciklamasi yok bilmem ne, yapilan iyi niyetli calismalari kötüleme ve siyasi puan almanin pesindesiniz.. bir kisim hirsiz bizim mahalleden'i oynuyorlar..
Biri çürük binalar yaptık diyor aynı şekilde devletten milyarlarca dolar teşvik alıyor, diğeri simit satarak geçinmeye çalışıyor ve çocuklarım meyve istemesin diye gözlerini kapatıyorum diyor. Birileri de çıkıp ''evine ekmek götüremeyen mi vaaarrr yeaaa'' diye ahkam kesiyor.