Siz hiç çaresiz bir babanın feryadını duydunuz mu? İntihar etmek üzere köprüye çıkan, parasızlık yüzünden göremediği çocuklarını polislere anlatan, düzenli bir iş bulamadığı için tüm çarelerin tükendiğini düşünen bir baba gördünüz mü? Adana'da simit satıcılığı yapan 36 yaşındaki Şahin Yıldız'ı hatırlayın, mümkünse hiç unutmayın...
Polislere neden bu hale geldiğini yürek burkan bir soruyla anlatan Şahin Yıldız'ın bu sözlerini hiç unutmayın: “Size bir soru soracağım, senin iki çocuğun var, birinin adı Sena, diğeri Nisanur, onlarla beraber olduğunda, manavın yanından geçerken meyveleri görüp, canları çeker, isterler diye montunun önünü açıp gözlerini kapatarak götürüyor musun? Ben öyle yapıyorum. Başka çarem kalmadı.”
Şehit Eren'le terör sempatizanı Dilek Doğan'ı aynı listeye koymanızdaki alçaklık,ucuzluk.Bir daha böyle listelere şerefli ölenlerin adını koymayın.Terör sevici parazitlere methiyeler düşerken şehitlerimizin kemiklerini sızlatmayın.
Hepsinde ama hepsinde devletin parmağı var... Soma faciasında, insanların çocuklarının aç bırakılmasında, Dilek Doğan'da, Karadenizde 15 yaşındaki çocuğun arkasına sığınan asker bozuntularında (birde muhtar utanmadan söylüyor en fakir aile onlar, onlar size yardım eder diye 15 yaşındaki çocuğun arkasına nasıl sığındıklarını. Tüm kapitalist devletler insanları bu yüzden aç bırakır, kullanmak için) Kanser hastası kadının acısı ardında hepsinde kapitalist Türkiye devleti var. Siz hala nasıl bu devleti, bu sistemi savunabiliyorsunuz. Kansız mısınız, akılsız mısınız, çıkarlarınız bunu gerektiriyor desem hepiniz fakirsiniz. Birazcık bir şeylerin farkında olun. Oturup bu habere ağlamak, ah vah çekmek hiçbir halta yaramaz. Komünizmle ilgili size öğretilen saçma şeyleri unutun, yıllarca komünizmi kötü göstermeye çalıştılar işte bu yüzden, halk kendi değerini bilmesin diye. Oturun araştırın komünizmi, sonra gelip daha çok böyle içeriklerde ağıt yakarsınız. Tek yol modern komünal toplum!
Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda. Ah dilek hiç unutmuyorum hiç.