Tükürdüğünü Yalar mısın?

Kaçımız yolda yürürken aniden yumuşak ve yapışkan bir şeye bastığımızda yerimizden hopladık, küfür ettik? Kaçımız bir şeyler yerken karşıdan gelenin önce gırtlağını temizleyip okkalı bir balgamı fırlattığında aynı iştahla yemeye devam edebildik? Kaçımız arkadaşımızla sohbet ederken birden yerdeki balgamlı sıvıyı fark eden kahraman arkadaşınız tarafından çekiştirilerek basmaktan kurtarıldık? Kaçımız sürekli yere bakarak mayın tarlasındaymışız gibi atlaya atlaya yürüyoruz?

Evet sizi duyar gibiyim, meselemiz büyük! Sokağa rahatlıkla hiçbir utanç, çekinme duyulmadan fırlatılan balgamlı, köpüklü tükürükler. Canım yurdumda 7’den 70’e birçok insan – toplum içindeki konumları fark etmeksizin – rastgele “hak tuuu” tükürüyorlar. 

Bu nasıl bir ayıp? 

Bu nasıl bir eğitimsizlik, saygısızlık? 

Bu cehalet, bu rahatlık, bu ilkellik nereden yüz buluyor?

Sokakta ilkelleşiyoruz

Halınıza tükürüyor musunuz? Ya da uyumaya giderken yatak odanıza girmeden koridorda gırtlağınızı temizleyip balgam atıyor musunuz? Yemek yerken misafiriniz masanın yanına tükürüyor mu? “Mümkün değil!” diye tepki veriyorsunuz değil mi? Hatta öğürenleriniz bile olmuştur.

İnsan kendi evinin içine tükürmeyi aklından ve hayalinden bile geçirmezken, sokağa çok rahatlıkla nasıl tükürebilir? Evlerimizde adabımuaşerete, hijyene dikkat ediyoruz da neden sokağa çıktığımız da ilkelleşiyoruz? 

Kim size sokağa tükürebilirsiniz dedi ki?

Özgürce tükürme izni koparabilmiş canlılar da var dünyada, lamalar örneğin. Ancak lamaların savunma sistemidir tükürmek. Çok pis bir koku yayan tükürükleri, düşmanlarını uzaklaştırmayı sağlar. Lamalar, tehdit hissettikleri anda karşı tarafa tükürerek oradan hızla uzaklaşırlar. Lamanın tükürmesi onun doğal habitatında olan içgüdüsel bir davranıştır. Ama bizler lama değiliz. Bir daha tam sokağa tükürürken lamayı hatırlayın. Tabii atalarınız lama ise o başka.

Sokağa tükürme hangi eksikliğin işareti?

Kamusal alanlarda tükürme ve yerdeki tükürükler insanların tiksindirici bulduğu bir durumdur. Böyle bir hareket çoğu insan tarafından iğrenç kabul edilir. Tiksinti verme ve hastalık bulaştırma açısından sıçmak, işemek ve tükürmek arasında bir fark yok. Ancak insanlar her istedikleri yere herkesin gözü önünde sıçıp, işeyemedikleri halde önlerine gelen her yere tükürebiliyor. Ne yazık ki çoğu zaman bu davranış bozukluğunu farkında bile olmadan otomatik olarak yapıyorlar. Çünkü “tükürme” alışkanlığının kökleri toplumları kültür tarihlerinin derinliklerine kadar uzanıyor.

Sokağa tükürme çoğunlukla eğitim seviyesi düşük toplumlarda görülür. Medeni ülkelerde bu denli çirkin bir tutum asla kabul görmez. Bu insanlar hem kendilerine hem topluma duyduğu saygıdan, eğitimli ve medeni bir insan olmanın gereğinden dolayı kendilerini temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamaya layık görürler. 

Sokağa tükürmenin cezası var hem de tarihimizden beri

Sokağa tükürme yasağı tarihimizde var. Osmanlı’nın çevre ve sokak temizliğine, insan ve toplum sağlığını korumaya verdiği önemi ispatlayan yüzlerce belge göstermek mümkün. Bu anlamda, daha Fatih Dönemi’nden başlayarak mikroplar ve salgın hastalıkların yayılmasını engellemek amacıyla mikrop ve tükürükle mücadele edilmiş, sokaklara ve umumi yerlere tükürmek, balgam atmak yasaklanmış. Bunların insanlara ve çevreye zararını kontrol altına almak için çeşitli tedbirler alınmış. Osmanlı Tükürük Vakıfları kurulmuş, vazifeli kişilerce su, kül ve kireç tozu ile temizletme yoluna gidilmiş. Görevli şahıslar, sırtlarında bir kap içerisinde kül ya da kireçle cadde ve sokaklarda dolaşarak, gördükleri tükürük ve balgamların üzerine bir miktar kül ya da kireç serperlermiş. Böylece hem göze hoş görünmeyen manzaralar ortadan kaldırılmış hem de bunların etrafa mikrop saçmalarının önüne geçilirmiş. Fatih Sultan Mehmed’in tükürükle örnek mücadelesi, tarihe mâl olan meşhur vasiyetnamesinde, Osmanlı medeniyetinin sokak temizliğine ve toplum sağlığına verdiği önemin altını çizmiştir. 

II. Abdülhamid Han’ın sokağa tükürme yasağı ilk defa Sultan II. Abdülhamid zamanında uygulamaya konmuş. Sebebi ise, tüberküloz/verem hastalığına yol açması ve o dönemde bu hastalığın salgın dereceğinde yaygın olmasıdır. Yasakla, verem mikrobunun yayılmasına karşı tedbir alınmak istenmiş. 

Günümüzde ise yasal açıdan tükürme 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 41. maddesinin 1. fıkrasına göre suçtur. Ne yazık ki ülkemizde çoğu insan böyle bir kanunun varlığından bile habersiz olduğu için bu suçu çekinmeden işleyebiliyor. Uygulamada da aksaklık olunca bu suçun önüne geçilememekte. Bundan sonra yere tükürmeden önce iyice düşünelim. Bakarsınız bir yetkili bu kanunu uygulamaya kalkar.

Tükürük edebiyatı

Tarihi kültürümüzden gelen bazı batıl inançlar, ritüeller ve sözler tükürmeyi bir iletişim dili olarak kullandırtmış. Toplumuzda bir “tükürük edebiyatı” yaratmış. 

Bazı kültürlerde tükürmek, belaya, yıkıma karşı koruyucu bir eylem olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin; yaraya tükürmek, çakal uluyunca yere tükürmek gibi. Ya da tam tersi, kötülük ve uğursuzluk getirmek için gece aya doğru tükürmek, suya tükürmek, yola giderken kişinin arkasından tükürmek gibi.

Anadolu’da birçok yörede üç kez arka arkaya tükürmenin nazarı kovduğuna hâlâ inanılır. 

“Tu, tu, tu! Maşallah”. Bıçak, makas gibi kesici nesneler elden ele geçerken bir kaza olmasın diye üzerine tükürülürmüş. 

Bazen küfür, öfke bildiren deyimlerde tükürmeyi kullanıyoruz hâlâ. Sinirlendiğimizde “tükürürüm ben bu işin içine”, “içine tükürdüğümün dünyası” tanıdık gelmiyor mu?

Birine çok kızdığımızda, onu aşağılamak için “tu sana!” deriz ve eylemi de yaparız.

Bazen içinden çıkılamayan bir durumu ifade etmek için “Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal.” deriz. Bunun bir de iki uçlu versiyonu var ama konumuz tükürük. 

Bir de şu vardı; verdiğiniz sözü tuttuğunuzu vurgulamak için “tükürdüğümü yalamam” deriz.

Bilin istedim

Sokağa fırlattığımız her tükürükte 600 farklı mikrop çeşidi olduğunu, bu ilkel davranışı gerçekleştirirken 1 cm3 tükürükte 250 milyon adet mikrobun çevreye saçıldığını, eğer yere tüküren insan hastaysa, hastalık yapan mikropların sayısının daha da arttığını, hele o tükürükler bir de balgamlıysa hem çevre hem de insan sağlığı açısından karşı karşıya kalacağımız tehlikenin büyüklüğünü, yere tükürme yoluyla verem, kronik bronşit, zatürree, grip gibi bazen ölüme bile yol açabilen bulaşıcı hastalıkların yayıldığını BİLİN İSTEDİM.

Sokağa tükürmeden de yaşayabilirsin

Tükürüğümüzün içinde enzimler, elektrolitler ve antibakteriyel bileşikler bulunur. Sindirim sistemimiz, ağız sağlığımız ve dişlerimiz için hayati önem taşır. En değerlisi de DNA’mızı barındırır. 

Bu kadar kıymetli bir sıvıyı neden sokaklara fırlatarak ziyan edelim? Ben tükürmeyin demiyorum, sokağa tükürmeyin diyorum. Sokağa tükürmeden de yaşayabilirsiniz. Çok kolay! İşte size birkaç zarif öneri;

- Sabah evden çıkmadan mutlaka dişlerinizi fırçalayın, gargara ile boğazınızı ve ağızınızı temizleyin.

- Cebinizde, çantanızda mendil bulundurun.

- Tükürme hissi geldiğinde en yakın lavaboyu bulmaya çalışın. Ya da bir poşet edinin, içine tükürün.

- Yukarıdakilerden hiçbirini yapamadıysanız tükürüğünüzü YUTUN!

Yazıyı okuduktan sonra lütfen 1 dakika kadar düşünün ve öz eleştirinizi yapın. Eğer siz de sokağa tükürenlerdenseniz, buna son vermek üzere şimdi kendinize bir söz verin ve tükürdüğünüzü yalamayın.

Farah Nasser

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu
"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!