İdam cezası tartışmalarıyla ilgili konuşan ve idamın geri getirilmesine karşı olduğunu söyleyen Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, 'Faydasından çok zararı olur' dedi. Türkeş, eski partisi ile yeni partisi arasındaki Anayasa taslağına ilişkin görüşmelerle ilgili ise, AK Parti'yi referanduma itmenin Bahçeli'nin erken seçime yönelik bir siyasi tuzağı olabileceğini söyledi.
Öncelikle asla Tuğrul Türkeş'i savunmuyorum. Başka bir partinin şakşakçılığı da değil yaptığım ancak; Bu ülkede bu yargı, adalet sistemiyle eğer idam olsaydı; suçsuz olduğu geç de olsa anlaşılan Soner Yalçın’lar, Mustafa Balbay’lar, Tuncay Özkan’lar ve Atatürkçü tüm komutanlar Ergenekon hikâyesi altında, vatanın bölünmez bütünlüğünü yıkmaya çalışma suçu adına idam edilmiş olacaktı. Ve suçsuz oldukları anlaşılınca geriye sadece koca bir özür kalacaktı. Adalet denen kavramın olmadığı yerde, kimse idamı savunmasın! Cezalandırma politikasının genel itibariyle iki önemli amacı vardır. Bunlardan birincisi caydırıcılık, ikincisi ise ıslah etmek. Halkın kin duygularını tatmin etmek ise bunlardan biri değildir, olmamalıdır. idam cezası ise bunların hiçbirini gerçekleştirebilecek niteliğe sahip değil. ayrıca idam cezası verilen ancak yıllar yıllar sonra gerçek failin ölüm döşeğinde suçunu itiraf ettiği vakalar da mevcuttur. Bu nedenle idam cezası bir ceza değil, devlet eliyle intikam alma aracıdır. O yüzden lütfen önce "adalaet"i sağlayın!
Doğru söylüyor bir açıdan. Ergenekon olsun, balyoz olsun yargılanan herkes vatan hainliğinden içeri alındı. Eğer ki idam olsaydı, idam edilecektiler. Sonra hepsinin suçsuz olduğu, işin içinde fetöcü hakimlerin olduğu gün yüzüne çıktı. Ya bu adamlar idam edilseydi ne olacaktı ? Kİ aralarında intihar eden, ya da kötü hapishane şartlarından dolayı çeşitli hastalıklara yakalanıp vefat edenler oldu. Ne biliyim ya. Adalet olmayan ülkede huzur olmazzz..
Bana da sorsanız insan bedenine yönelik her türlü saldırıya karşı kısas cezası olsun derim. Göze göz, dişe diş, cana can. Ama elbette dileyen bu hakkı kulanmaktan vazgeçebilir. Ceza hukukunda böyle bir hükmün olması memlekete şeriat geldiği anlamına gelmez. Azıcık adalet duygusu olan birisi bunun böyle olması gerektiğini bilir. İşte cezaevlerine bakın. Hapishaneler bugün suçun hem niteliğini artıyor hem de oranını. Ordaki yaşam koşulları ise insan onuruna ve özgürlüğüne vurulmuş darbedir. İnsan vicdanının kaldırabileceği koşullar değildir. Ancak Her türlü adaletsizliğin ve yolsuzluğun kol gezdiği bir yerde idam cezası birilerinin elinde tehlikeli bir silaha dönüşür. Memleketteki idam sevdasını anlayabilmiş değilim. Önce Adaleti tesis edin. Başta kendisini müslüman olarak tanımlayan iktidar partisi ve seçmenleri bu gerçeği bilmelerine rağmen hiç de samimi değiller çünkü adalet duyguları maalesef gelişmiş durumda değil. Bakın bir örnek vereyim: