575 bin imza toplandı
İngiliz Parlamentosu'nun internet sayfasındaki online dilekçe sisteminde ABD'de Cumhuriyetçi Parti'den başkanlık yarışına giren iş adamı Donald Trump'ın, Birleşik Krallık'a girişinin yasaklanması talebiyle 8 Aralık 2015'te başlatılan imza kampanyasına 575 bin 563 kişi destek verdi.
Sistemde, 10 bin imza toplayan dilekçelere hükümet teamülen yanıt verirken, imza sayısı 100 bini bulduğunda da dilekçenin parlamentoda tartışılması olanağı doğuyor.
İngiltere'de ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin milletvekili Paul Flynn başkanlığında, İngiliz Parlamentosu'nun Westminster Hall bölümünde düzenlenen tartışmada söz alan vekiller, Trump'ın Müslüman topluma yönelik ifadelerini kınadı.
Trump'ın bazı vekiller tarafından 'nefret figürü' olarak tanımlandığı ve 3 saat süren tartışmada birçok İngiliz siyasi, Trump'ın ülkeye girişine yasak getirilmemesi gerektiğini belirterek, hatta Trump'ın ülkeye davet edilerek, Birleşik Krallık'taki çok kültürlü, çok uluslu ve çok inançlı yaşamın kendisine gösterilmesi gerektiğini belirtti.
Flynn, böylesine bir tartışma oturumunun düzenlenmesiyle bile Birleşik Krallık'ın Donald Trump'a halihazırda 'çok fazla ilgi gösterdiğini' belirterek ancak dilekçenin yoğun ilgi görmesinden ötürü, tartışmanın gözardı edilmesinin zor olduğunu dile getirdi.
Flynn, Trump'ın ifadelerini 'çok tehlikeli' olarak nitelendirirken, ABD'li iş adamının ülkeye girişinin engellenmemesi çağrısında bulundu. Flynn, Birleşik Krallık'taki çok kültürlü ve çok inançlı yaşamın nasıl olduğunun, Birleşik Krallık'ın nasıl farklı etnik köken ile inançlara ait kişileri bir arada barındırdığının Trump'a gösterilmesi için, Trump'ı ülkede gezdirmek istediğini ifade etti. Flynn, ülkeyi gezdirirken Trump'a, '(İngiltere'de) Polisin giremediği sözde bölgeler neredeymiş, bize göster' demek istediğini söyledi.
Kuzey İrlanda Demokratik Birlik Partisi (DUP) Gavin Robinson da, Trump'ın ülkeye girişine herhangi bir engel getirilmemesi gerektiğini bildirerek, Trump'ın, 'yabancı nefreti taşıyan ifadelerinin ülkede oluşturduğu kızgınlık ve hayal kırıklığını kavraması' çerçevesinde Birleşik Krallık'taki kamuoyu, medya ve milletvekilleriyle bir araya gelmesi için ülkeye davet edilmesi gerektiğini ifade etti. Robinson, 'Buraya gelmesine izin verin. Ülkesine de kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırarak dönmesi için izin verin' dedi.
Bir diğer İşçi Partili milletvekili Tulip Siddiq ise Trump'ın Birleşik Krallık'a girişinin yasaklanması çağrısında bulunarak, Trump'ın ifadelerinin 'zehirli' olduğunu savundu. Siddiq, Trump'ı, 'sözleriyle savunmasız toplumlar arasında gerginliği tırmandırma riski' taşımakla suçladı.
İskoç Ulusal Partisi'nin (SNP) ilk Müslüman kadın milletvekili Tasmina Ahmed Sheikh de Trump'ın sadece Müslümanlara yönelik değil, kadınlara, Meksikalılara ve engellilere de saldırdığının altını çizerek, İçişleri Bakanı Theresa May'in, Trump'ı ülkeye almamak için tüm gücünü kullanması çağrısında bulundu. Sheikh, 'Trump'ın sözleri tehlikeli ve ciddiyetle ele alınmalı' ifadesini kullandı.
Oturumda söz alan iktidardaki Muhafazakar Partili milletvekili Paul Scully de, 'Bu oturum, toplumun üyelerine ses olacağımız için en uygun yer. Bugünkü tartışmamız bir oylamayla neticelenmeyecek. Bu, bizim vermemiz gereken bir karar değil. İçişleri Bakanının sorunu. Oturum sadece ne düşündüğümüzü ifade etmemize izin veriyor' diye konuştu.
Öte yandan, bazı vekiller Trump'ın ülkeye girişine yasak getirilmesinin ABD başkanlık koltuğu için yarışan Trump'ın bu kapsamda çıkarına olacağını savunurken, diğerleri ise İngiltere'nin Trump'a koyacağı yasakla, Amerika'daki seçmene uyarıcı nitelikte bir mesaj verilmiş olacağını kaydetti.
Oturumda, herhangi bir oylama yapılmadı. Tartışmaya katılan siyasiler arasında Trump'ın ülkeye girişinin engellenmesini isteyen vekiller olsa bile, İngiliz vekillerin bugünkü oturumla bu yönde bir karara varacak yetkisi bulunmuyor.
Trump'ın ülkeye girişine ilişkin herhangi bir değişiklikten sorumlu olacak İngiltere İçişleri Bakanı Theresa May, şimdiye kadar konu hakkında herhangi bir yorumda bulunmadı. İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın geçmişte Trump'ın ifadelerine benzer olarak, ulusal güvenlik çerçevesinde nefret içerikli söylemlerde bulunan kişilerin ülkeye girişine yasak koyduğu biliniyor.
İmza kampanyasının açıklama bölümünde, nefret söylemi yayanlara yönelik yasalar kapsamında, Trump'ın Birleşik Krallık'a girişinin yasaklanması için İngiliz hükümetine çağrı yapılıyor. Trump geçen ay başında başkanlık seçimi için yürüttüğü kampanya sırasında konuşmasında, göçmen ya da turist olarak ABD'ye gelmek isteyen Müslümanların ülkeye alınmaması için çağrıda bulunmuş, Londra ile ilgili olarak da, 'Bazı radikalleşmiş bölgelere polis de girmeye korkuyor' ifadelerini kullanmıştı.
Trump'ın sözleri Birleşik Krallık genelinde tepki çekerken, İngiltere Başbakanı David Cameron, Trump'ın sözlerini 'bölücü, sorunların çözümüne yardımcı olmaktan uzak ve düpedüz yanlış' diye nitelendirmişti.
AA
adam abd için IQ tesi aq=)) bakalım seçimlerde IQları kaç çıkıcak=)) Parisi Almanyanın başkenti zanneden bi adamdan doğal itamlar=))
ingiltere... dünyanın akıl hocası. ilber ortaylı'nın da sürekli belirttiği gibi amerika'nın da akıl hocası ingilteredir. dolayısıyla bu ahmağın birleşik krallık'a girişinin yasaklanması onun elini güçlendirmez, aksine zayıflatır.
İngiltere'ye giriş yasağı bir yaptırım olur mu bu moron için bilemem..Fakat en etkili yaptırım ABD dışındaki yatırımlarına yapılacak yaptırımdır..Tabi onun içinde çalışanların belini incitmeden hukukunda etrafından dolaşılıp yapılacak olmasıdır.