Elbette müzik eğlenceli olmalı; bizi dans ettiren, neşelendiren, enerjimizi yükselten şarkılar her zaman hayatımızda yer alacak. Ancak bunun ötesinde, müzik aynı zamanda bir anlatıdır ve bir duygu yoğunluğudur. Yüzeysel tüketimin ötesine geçip, müziği sanat olarak görmek ve anlamak, onu kaybetmememiz için kritik bir adım. Tabi ki güncel trendler ve ihtiyaçlar bazı tüketim alışkanlıklarımızı değiştirdiği gibi müzik tüketimimizi de etkileyecektir fakat tamamen sahip olduğumuz bazı bağları ve alışkanlıkları kaybetmek, dış dünyamız ve müzik dünyamızı zedelemenin ötesinde bizim içsel dünyalarımızı da olumsuz olarak etkileyecektir.
Hızla değişen bu dünyada müziğin tanımını hem bir eğlence hem de bir direnç aracı olarak anlamlandırabiliriz fakat onu derinden ve gerçekten anlamadan, hissetmeden ve yalnızca tüketim odaklı bir şekilde dinlersek, müziğin ruhunu kaybetme riskiyle de karşı karşıya kalabiliriz. O yüzden durup bir an düşünelim: Son dinlediğimiz şarkı bize gerçekten bir şey hissettirdi mi, yoksa sadece kulağımıza hoş mu geldi? Müziğin ruhunu korumak, dinleyicinin bilinçli tercihlerinden geçiyor.
Unutmayalım, iyi bir şarkı yalnızca 'trend' olduğu için değil, ruhumuza dokunduğu için güzeldir.
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio