Trekking sevenler, doğa hasreti çekenler, bu içeriğe bayılacak. Dünyadaki en güzel yürüyüş yollarını sizler için derledik...
Trekking sevenler, doğa hasreti çekenler, bu içeriğe bayılacak. Dünyadaki en güzel yürüyüş yollarını sizler için derledik...
Dünyanın doğal yedi harikasından biri olan Grand Canyon'da yürüyüş yapmak istiyorsanız Nisan-Mayıs ya da Eylül-Ekim aylarını tercih edin. Arizona eyaletinin Coconino ve Mohove bölgelerinde yer alan yürüyüş parkuru 2 rotaya ayrılmış durumda. Kaibab parkuru 35 km, Havasupai parkuru ise 30 km'dir. Yürüyüş süresi iki parkur içinde ortalama üçer gün.
Borneo adasındaki Gunung Mulu Ulusal Parkı'nın yaklaşık %60'ı yağmur ormanlarından oluşmaktadır. Gunung Mulu'da yürüyüş 50 km sürmektedir. 8 gün süren bu maceraya katılmak istiyorsanız en uygun ayların Mart-Ağustos ve Ekim-Kasım olduğunu unutmayın.
Dünyanın en yüksek dağlarından olan Himalayalar'ın, Hindistan tarafında bulunan yürüyüş rotasında, trekking sevenler 24 gün boyunca yürüyorlar. Bu zorlu yürüyüş rotası daha çok profesyoneller tarafından kullanılsa da bilen biriyle gitmenizde bir sakınca yoktur. Burada rotalar Spiti ve Ladakh bölgeleri arasındaki zirvelerde oluyor.
UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan İnka Yolu, İnka Uygarlığı döneminde taş döşenmiş yollarda benzersiz bir yolculuk yapma olanağı sunuyor. Parkur, Kutsal Vadi'den başlıyor ve meşhur Machu Picchu'da sonlanıyor. Yapılacak yürüyüş boyunca dağların etrafında üç yüksek geçit aşılıyor.
46 kilometrelik bu yürüyüş 4 gün sürmektedir ve en uygun zaman Haziran-Ekim ayları arasıdır.
Unutmayın, bu yürüyüşte rehber tutmak zorunlu.
Yürüyüş, Yeni Zelanda'nın Güney Alplerindeki Fiordland ve Mt. Aspiring Ulusal Parklarında gerçekleşir. 32 kilometrelik parkur ortalama olarak 3 günde tamamlanıyor.
İsteyen tüm bölgeyi de etraflıca yürüyebilir. Ancak bunun oldukça zorlu bir tercih olacağını ve çok zaman istediğini hatırlatmakta fayda var. Ancak, tek bacaklı rotaları seçtiğinizde de en az 4-5 gününüz yollarda geçeceğinden yanlış bir seçim yapmış olmazsınız.
Seçeceğiniz rota ne olursa olsun, Fiordland’ın herkese sunacağı en önemli şey olan o mistik havayı mutlaka hissedeceksiniz. Özellikle fiyortlardan batan güneşi seyredip yürürken kendinizi Orta Dünya’da hissetmemeniz mümkün değil.
İskoçya’nın önde gelen yürüyüş parkurlarından olan West Highway Land 154 KM uzunluğunda olup, Glasgow havaalanına yalnızca 30 dakika uzaklıktadır. Hava alanından inip 30 dakikalık güzel bir taksi yolculuğu sonrası bu derin parkurun başlangıcına gelebilirsiniz. Parkur üzerinde ülkenin en büyük göllerini görme şansınız ve Harry Potter film serilerinden hatırlayacağınız Hogwarts Express’in geçtiği köprüyü görme şanısız var.
Avrupa’nın en çok tercih edilen parkurlarından bir tanesi olan Tour Du Mont Blanc, eşsiz bir doğa harikasına sahip. Mont Blanc dağlarının vadileri hem Fransa’da, hem İsviçre’de, hem de İtalya sınırlarının içerisinde bulunmakta. Mont Blanc dağ kitlesinin etrafından dolanan parkur 7 vadiye, 170 km uzunluğa ve 10 km’lik rampaya sahiptir. Çoğunlukla gezginler parkuru ters yönden yürümeyi tercih etmekteler. Tüm parkur 7-10 gün boyunca yürüyüş gerektirmekte. Çok sayıda duraklama, başlama noktasına sahip olan parkur boyunca konaklama imkanı da bulunmaktadır. Daha çok macera isteyenlere veya daha kolay yoldan yürüyüş gerçekleştirmek isteyenlere uygun farklı rotaları içermesi bölgenin popüler olmasında büyük önem taşır. Eğer bir şekilde Avrupa’da bulunma şansınız var ise doğa severlerin mutlaka görmesi gereken bir parkur olarak listede yerini almakta olan bu rotayı da ziyaret etmelisiniz.
Laugavegur İzlanda’nın doğu kıyılarından başlayıp, güney bölgelerine kadar inen tehlikeli ve İzlanda’nın en popüler trekking parkurudur. 55 km uzunluğundaki bu parkurda hala faal haldeki yanardağlar, lav ovaları ve sıcak su püskürten kaynaklar bulunmaktadır. Ne kadar tehlikeli olursa olsun tundra iklimine sahip bu yerde yer yer uzun yeşil vadilerde rahat bir şekilde çadırınızı kurup konaklayabilirsiniz.
İspanya’nın en ünlü ve uzun yürüyüş parkuru olan El Camino Del Rey, tarihte Antik bir Roma Ticaret yolu olarak kullanılırmış. Daha sonrasında bir Hacı yürüyüş yolu olmuş. Efsanevi yolu ile El Camino Del Rey, 759 KM uzunluğunda müthiş bir yolculuk. Bir kaç başlangıç noktası vardır. Yol üzerinde bir çok restoranlar, köyler bulunmakta.
Daha yolun başında karşılaşılan eşsiz doğa manzarası, denizi, sahilleri ve vahşi hayatı ile Kalalau yolu diğer yürüyüş yollarından biraz daha farklı bir havaya sahip. Çünkü kendisi Kauai Na Pali bölgesinde yani Hawaii’de bulunuyor. Yol yaklaşık 20 kilometre uzunluğunda ancak zeminin ağır olmasından kaynaklı 2 günde tamamlanıyor.
Yol boyunca Carretta Carretta’lara, yunuslara ve köpekbalıklarına ev sahipliği yapan birçok sahili görebilir ve ziyaret edebilirsiniz.
Uzak diyarlarda, bambaşka bir doğada kendinizi yolda kaybetmek ve her şeyden uzaklaşmak isterseniz, bunu Avustralya’dan başka hiçbir yerde yapamazsınız.
Tazmanya‘nın dünya mirasları listesinde yer alan vahşi yaşamın kalbinde bir yürüyüş. Cradle Dağı’ndan St Clair Gölü’ne uzanan 65 km‘lik harika bir trekking rotası.Bu zorlu rota 6 gün sürüyor.Yürüyüş için Kasım ile Nisan ayları arası en iyi zaman olarak belirtiliyor. 62 kilometre uzunluğa sahip olan yürüyüş yoluna toplu ulaşımla ulaşmak da mümkün.
Beernese Oberland, İsviçre’nin sonsuz gibi görülen trekking yollarından. Avrupa’nın en çok övülen trekking yollarına sahip bu parkurda eşsiz manzaralar, muhteşem doğal güzellikler var. Oldukça popüler olmasından kaynaklı bir çok ziyaretçiyi barındırdığı için yollarda bir çok arkadaş edinebilir, geceleri şarap partilerine katılabilirsiniz.
Avrupalı dağcıların uğrak yeri olan bu parkur’un içerisinde 7 farklı zorlu parkur vardır. 499 km uzunluğunda ki bu uzun yolculuk yer yer büyük sık ormanların içinde geçse bile geneli dik ve zorlu dağ tırmanışları ile devam eder. En zorlu parkuru ise Kamnik-Savinja’dır.
Yunanistan'a bir seyahat planlıyor ve birkaç şehri görecek kadar vakte sahipseniz görmeniz gereken yerler arasına Meteora'yı da eklemelisiniz. Gökteki Manastır Meteora’ya ulaşımda yer alan trekking rotaları bulunuyor. Manastıra kadar olan yürüyüş rotası dik ve dar.
Soğuktan hoşlananlar için, kesinlikle mükemmel bir parkur. Lukla, Nepal’den başlayacak olan yolculuğunuz, yaklaşık 2 hafta sürecektir. Everest’e uzanan birçok yorucu parkur olmasına rağmen bu bölgeyi ziyaret eden gezginler çoğunlukla yol boyunca yiyecek ve konaklama imkanı olan daha kolay rotaları tercih etmektedirler. Yolculuk boyunca alçak bölgelerdeki vahşi bitkiler ve dağınık halde bulunan evleri izlerken, bulutların içinde kaybolan zirveyi de gözlemleme şansınız olacaktır. Arzu ederseniz yol boyunca size yardımcı olacak Sherpa adı verilen rehberlerden kiralayabilir veya tam bir macera için yalnız yürüyecekseniz yol boyunca her zaman rota hakkında bilgi alabilirsiniz. Bu sıra dışı macerayı gözünüze kestirdiyseniz yüksek irtifa ve soğuk iklime hazırlıklı olmalısınız.
25 gün süren yürüyüş dünyanın en yüksek yürüyüş noktalarından biri olan Baltoro Buzulu rotasında 8.611m yüksekliğe kadar çıkılıyor. Hızlı akarsular ve nehirler ile dünyanın en uzun buzullarından birinde muhteşem manzara eşliğinde harika bir trekking sizleri bekliyor.
Yaklaşık yüzde 70’i dağlardan ve volkanlardan oluşan yürüyüş yolu, baharın yeniden renklendirmesiyle o sezonda oldukça tercih ediliyor. 4.585 km’den oluşan Hokkaido Doğa Yolu, adından da anlaşılacağı üzere bolca ormandan ve gölden oluşuyor.
Japonya, mistik yapısıyla ve kendine has kültürüyle her zaman bizi içine çekmeyi başaran bölgelerden biri, hiç şüphesiz. Bu büyüleyici adanın içinde uzun bir yürüyüşe çıkmak da, içimizde istemsiz bir heyecan yaratıyor.
Tanzanya’da bulunan bu sönmüş yanardağ özellikle karla kaplı zirvesiyle tanınmaktadır. Birçok efsanede yer bulan Kilimanjaro Dağı’nda yürüyüş yapmak için 6 farklı seçeneğe sahipsiniz: Machame, Marangu, Rongai, Lernosho, Umbwe ve Shira. Hangi rotayı seçerseniz seçin Kilimanjaro Dağı kesinlikle muhteşem bir deneyim yaşamanıza izin verecektir.
Kanada’nın en bilinen yürüyüş yollarından biri olan West Coast Trail 2010 kış olimpiyatlarından hatırlarda kalmasının yanında, Dünya’nın en iyi yürüyüş rotasını da barındırmaktadır. Bamfiled’tan başlayarak Port Renfrew’a kadar uzanan, Pasifik Rim Ulusal Parkı’nın bir parçası olan Batı Yakası Parkuru, 121 km uzunluğundadır. Tüm parkur boyunca ormanlardan plajlara, şelalelerden bataklık alanlara kadar birbirinden farklı birçok ekosistemle karşılaşmak mümkün. İçerisinde birçok hazır kamp alanı bulunduran yol, aynı zamanda kendi çadırınızla kamp yapabileceğiniz alanlara da sahip.
Özellikle aileler tarafından da sıklıkla tercih edilen West Coast Trail, Mayıs ve Eylül ayları arasında rezervasyona izin veriyor. Eğer bu tarz bir planınız varsa, Ocak’tan rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Şimdiden iyi yürüyüşler!
ABD’nin doğu kıyısında bulunan, 3505 km uzunluğunda, Georgia eyaletinden Maine’e uzanan Appalachian parkuru ülke genelinde oldukça ünlüdür. Yolculuk boyunca birçok duraklama noktası mevcuttur. Böylece çok uzak mesafeler yerine kısa yürüyüşler için de oldukça uygundur. ABD’nin ilk milli doğal manzaraya sahip parkuru olmasının yanında en uzun 3 parkurundan da birisidir. Tüm parkur boyunca 5 milyondan fazla adım atacak, 14 eyaletten geçecek ve 8 milli orman ile 6 milli parkı ziyaret etme şansına sahip olacaksınız. Bir çok gezgin bu parkurun ABD’nin doğu kıyısını görmek için en iyi yol olduğunu söylemekte. Pek haksız da sayılmazlar sanki.
İtalya’nın kuzeybatısındaki, özellikle son yılların en turistik bölgelerinden Cinque Terre’yi duymayanımız azdır. İtalyanca’da beş köy anlamına gelen “Cinque Terre”, gerçekten de beş köyün birleşiminden oluşuyor; Monteresso, Vernezza, Corniglia, Manarola ve Riomaggiore. Özellikle ilkbahar aylarında oldukça talep gören yürüyüş yolu, yerel İtalyan lezzetleriyle de buluşmanızı sağlıyor. Ev yapımı şaraplar, gününüze muhteşem bir mola katıyor.
Dünyanın en uzun yürüyüş yollarından biri kabul edilen Kungsleden, 110 kilometre gibi bir uzunluktan oluşuyor. Kuzeyde bulunması sebebiyle özellikle yaz aylarında tercih etmenin doğru olacağı yürüyüş yolu, geçirdiğiniz zaman süresince kendinizi Heidi gibi hissetmenize sebep olacak. Doğal yapısını oldukça iyi korumayı başaran yürüyüş yolunda, geyik gibi birçok hayvanla da karşılaşmanız mümkün. Doğa özleminizi uzunca bir süre tatmin edecek olan Kungsleden, bünyesinde kamp yapmak için de bolca alan bulunduruyor.
Çin’in ilahi beş dağından biri olan Hua Shan (Hua Dağı), yürüyüşçülere farklı bir tecrübe sunuyor. Zira bu rota, dağın etrafında uçurum gibi konumlandırılmış tahtalardan bir patika şeklinde ve ayaklarınız ile uçurum arasındaki mesafe oldukça kısa. Kısacası yükseklik korkusu olanların ne olursa olsun buraya gelmemeleri rica olunuyormuş…
Bu rota her sene birkaç can almasına rağmen yürüyüş tutkunları tarafından sıklıkla ziyaret ediliyor. Kungsleden’den farklı olarak, buraya gelenlerin en öncelikli beklentisi kuşkusuz adrenalin. Zira Hua Shan yolu doğa yürüyüşleri parkurlarının en tehlikelilerinden biri.
Los Glaciares Ulusal Parkı içinde bulunan Fitz Roy Dağı ve devasa bir vadiyi kapsayan bu rota, Arjantin ile Şili’yi ayıran And Dağları’nın eteklerinde bulunuyor. Fitz Roy Dağı, UNESCO koruması altında olan Los Glaciares Ulusal Parkı’nı taçlandıran And Dağları’nın en özel zirvesi.
Zirve, dünyanın diğer zirvelerine göre daha alçak olsa da granit yapısı onu tırmanış için en zor zirveler listesinin başlarına taşıyor. Ancak bizim rota zirvede değil, o zirvenin etrafından geçiyor; dolayısıyla panik yapmaya gerek yok.
Rota boyunca göller, dağlar, buzullar ve tabii ki muhteşem Monte Fitzroy bulunmakta. Gün boyunca kasvetli, gri görüntüye sahip olsa da gün batımında ortaya çıkan kırmızı ve turuncunun harika birlikteliği görenleri büyülemektedir. Kesinlikle kaçırılmaması gereken fotoğraf olanağı sunmaktadır.
Ürdün’ün tarihi ve en turistik noktası Petra Antik Şehri boyunca uzanan bu rota yaklaşık 7 günde tamamlanıyor. Ancak bu rota diğerlerine kıyasla çok daha kuru ve çok daha kırmızı manzaralarla kaplı. Zira yolun bir bölümü Wadi Rum Çölü’nün tam da içinden geçiyor. Wadi Rum’a gelindiğinde develerle yolculuğa devam etme şansınız da var. Bu yolculuk bir doğa yürüyüşünden biraz daha fazlası. Çünkü yol boyunca doğanın yanı sıra tarihe de tanıklık ediyorsunuz. Yol, Petra’nın antik oyma manastırı, hazinesi gibi birçok değerli alanı da ziyaret ediyor.
Fethiye’den başlayarak Antalya’ya kadar uzanan ve tarihte Likya olarak adlandırılan Teke yarımadasındaki patikalardan bir kısmının işaretlenip haritalanması ile oluşturulmuş, 500 km uzunluğunda ve yaklaşık 30 günlük yürüyüş gerektiren muhteşem rota. 1992 yılında çalışmalarına başlanılan Likya yolu 1999 yılında Kate Clow tarafından işaretlenerek hizmete açılmıştır. Parkur üzerinde yer alan Gelidonya Feneri manzarası, 2007 yılında Türkiye’nin en güzel manzarası seçilmiştir. Ayrıca dünya üzerinde bir geminin tamamının çıkarılabildiği ilk su altı kazısı bu bölgeden görülebilen Amerikan Koyu’nda yapılmıştır. Parkur üzerindeki yerleşim birimlerinde konaklama olanağı mevcuttur. Parkurun tamamı işaretlenmiş olup sponsor kuruluşlar ve gönüllüler tarafından bakımı yapılmaktadır.
Parkur için en uygun zaman sıcak ve su sıkıntısının olmadığı Ocak ayı olarak kabul edilmektedir.
Rotasında Kabak Koyu, Kelebekler Vadisi ve Kaş gibi merkezleri bulunduran Likya Yolu, 535 kilometrelik bir yolu kapsıyor. Kamp yapabileceğiniz alanlara da sahip olan Likya Yolu, doğada kaybolmak isteyenler için hesaplı ve huzur dolu bir seçim olacaktır.