Kişinin, ekstrem bir travmatik olaya maruz kalmasının ardından oluşan uzun dönemli bir problemdir.
-Başka bir türde şiddet içeren suça maruz kalmak,
-Terorist elinde rehin tutulmak,
-Doğal veya insan eliyle gerçekleşmiş felaketler(trafik kazası, deprem, sel, yangın, vb.).
-Savaşta uzun süre siperde ya da bombardıman altında kalmak.
Çoğu kez travmatik olaydan birkaç saat, birkaç gün, daha seyrek olarak da birkaç hafta, birkaç ay sonra ortaya çıkar.
Kişinin stres yaratan bu durumlara tepkisi; aşırı telaş ve kaygı, korku, aciz kalma duygusu veya dehşettir. Normalde aldırış edilmeyecek uyaranlara karşı aşırı derecede duyarlıdır ve en küçük uyaranlarla irkilme tepkisi gösterir.
Yoğun korku ve travmayla ilişkilendirilen uyarandan kaçınmanın ötesinde tipik semptom, travmatik olayı ısrarcı şekilde tekrar tekrar yaşamak örneğin; travmaya dair anıların sürekli akla gelmesi ve rahatsızlık veren rüyalar, tepkisizlik, yavaş tepki verme veya duygusuzluktur.
Bu kişilerde sıklıkla kişilerarası ilşkilerde ilgi azalması ve duygusal uyuşukluk olur. Dikkatin belli bir konuda tutulması güç olabilir.
Yönelimde bozukluk yoktur, çok ağır durumlarda şaşkınlık, zihin karışıklığı ve yönelim bozukluğu olabilir.
Korku ve bunaltıya yönelik bütün fizik ve fizyolojik belirtiler vardır.
Ayrıca, travmatik olay düşlerde sık sık yinelendiğinden uyku çok bozulur. Hatta bu düşleri görmemek için kişi bilinçli olarak uykusunu önlemeye çalışır.
Travma sonrası stres bozukluğunda travmatik olayın ortak özellikleri şunlardır:
1. Acı veren darbenin çok ağır oluşu,
2. Stresin daha önceden kestirilemeyen, beklenmedik nitelikte oluşu,
3. Bireyin olay karşısında denetim gücünün olmayışı ya da kalmayışı(çaresizlik),
4. Çevre desteklerinin yetersizliği.
Bu tür ağır stres olaylarında rahatsızlığın neden ve nasıl bir düzenekle ortaya çıktığı, neden bütün insanlarda görülmediği henüz açıklanmamıştır. Araştırmalar nörobiyolojik alana yoğunlaşmış görünmektedir. Son zamanlarda çocuklukta yaşanmış olan travmatik olayların(cinsel ya da başka yönlerden) travma sonrası stres bozukluğuna bir yatkınlık hazırlayabileceğini bildiren yayınlar da görülmektedir.
Travma-sonrası-stres bozukluğu (Post-travmatik stres bozukluğu) uyum bozukluğundan ayrılmalıdır. Uyum bozukluğu tanısı, radikal bir strese verilen tepki eğer travma-sonrası-stres bozukluğu tanı kriterlerinin tümüne uymuyorsa örneğin bir tecavüzden sonra yaşanan yoğun korku ve çaresizlik hissetme ancak travma ile ilişkilendirilen uyarandan kaçınmaya dair semptomun olmaması ya da travma sonrası stres bozukluğu semptom paterninin oluşması sözkonusu olmasına rağmen stres yaratan durumun radikal olmadığı durumlarda konulur örneğin; işten kovulmak, bir sınavda başarısız olmak.
TEDAVİ
1. Önce danışanın ağır kaygısını yatıştırmak ve uykusunu düzene sokmak gerekir. Kısa süreli olmak koşulu ile kaygı giderici ilaçlar kullanılmaktadır.
2. Danışanı rahatlatacak, gevşetecek, korku ve endişelerini azaltacak psikoterapotik yaklaşım zorunludur.
3.Danışanda organik bir engel yoksa en kısa zamanda işine, görevine dönmesinin veya başka uğraşlara yönelmesinin yararları büyüktür. Bu yönde sürekli olarak desteklenmelidir.
4. Kronikleşme görülen danışanlarda uzun süre psikoterapi gerekli olabilir.
Kaynaklar:
Öztürk, M.O.(1997): Ruh sağlığı ve hastalıkları. Hekimler yayın birliği, 7. basım, Ankara.
Roth, W.T., Yalom, İ.D.(Ed.) : Anksiyete terapisi. çev. Bengü Büyükdere, Prestij Yayınları, 2. Basım, İstanbul, 2012.