Transfer dönemleri taraftarların belki de en sevdiği, en çok heyecanlandığı dönemler. Ancak uzun süredir spor medyası, bu heyecanı tiraja çevirmek için taraftarın duygularını sömürme konusuna yoğunlaşmış durumda. Bu içerikte sizler için, Türk spor medyasının sıkça kullandığı transfer klişesini derledim.
Her transfer döneminde Türkiye'de bir kaç takıma transfer olan Ronaldinho'yla ilgili çıkan ilk haberlerden birinin başlığıydı bu. Aziz Yıldırım'a sms atan Ronaldinho, 'Başkanım beni al' diyordu. Daha sonra bu klişe sık sık kullanıldı.
Evli futbolcular için sık kullanılan klişelerden biridir. X ikna oldu sıra eşinde. Eşi de ikna oldu baldız soğuk bakıyor. Baldız da ikna oldu dişçisi sıkıntı çıkardı böyle uzar gider.
Haberi okunur yapmak için taraftara umut verme kalleşliğinin en bariz örneklerinden biridir. Okuyunca sanırsın tesislerin yolunu tutmuş metrobüs bekliyor.
Sanki bir transferin en önemli kalemi bonservis değilmiş gibi habere yazılan 'tek sorun bonservis' başlığı da taraftarı kederlendiren klişelerden biridir.
Pek sık kullanılan bir tabir olmakla birlikte insan gibi 'ilgileniyor' yerine neden kanca atmak falan kullanıldığı konusunda anlaşılmaz bir başlıktır.
Taraftara 'tüm meseleler halledildi transfer gerçekleşti hayırlı olsun artık çocuğa da 3 ortalı bi defter alırsınız artık' mesajı veren türden bir klişedir.
Yönetim oyuncuyla görüşmüştür. Ancak anlaşamamışlardır. Bu sırada taraftar transferin gerçekleşeceğine çok inanmıştır. Yönetim ise kendini beceriksiz göstermemek için, işte bunun gibi klişe haberleri servis ettirirler. X'in çılgın istekleri: Noel'de memleketine gitmek için gidiş dönüş bilet, 1 spor araba, 1 özel koruma, 1 villa ve 8 at istedi evet tam 8 istedi' şeklinde devam eden bu haberlerin tek amacı taraftarın kafasında 'O iş yattı Faruk' fikrini oluşturmaktır.
Eski takımına bir kaç yıl sonra geri dönen futbolcuların ağzından yazılan klişelerden biridir. Yani 'ben başka yerde beceremedim. Bi transfer olalım dedik elimize yüzümüze bulaştı. Burada hala kredim varken dur burada da sçıp batırayım' denmek istenir bu haberlerde.
Teknik Direktörlerin ağzından yazılan bu klişede ise; futbolcunun takım için ne kadar uygun olduğu, tam da aranan kan olduğu vurgulanır. Ha futbolcu 3 maç sonra ıslıklanmaya başladığında bu cümleler asla hatırlanmaz tabi.
Kendini taraftara sevdirmek için taraftara yalakalık yapma yöntemini seçen futbolcu klişesidir. Bu tipler asla başarılı olamaz, oradan oraya savrulur ve her gittikleri takımın aslında küçükken tuttukları takım olduğunu iddia ederler.
İnsanın aklında, hocanın istemediği adamla yönetimin neden anlaştığı konusunda sorular yaratan bir klişedir.
Oda arkadaşlığı vurgusuyla 'bak nasıl samimiler abisi can ciğer bunlar' fikri vermeye çalışılan klişedir. Genelde bu iki oyuncu kısa süre sonra kavga eder.
'Kulüp ilgileniyor ama o da boş değil ha hadi yine iyisiniz olur bu iş' mesajı verilmek istenen klişedir.
Muhtemelen sakatlık değil, maliyet yüzünden transferden vazgeçen yönetimlerin servis ettirdiği bir başka haber klişesidir.
Sanki sağlık kontrollerinden sonra yoğun bakıma alınması ihtimali varmış gibi atılan klişe başlıklardan bir diğeridir.