Transfobi, toplumsal cinsiyetlere uymayan, doğduğu bedendeki cinsiyete ait hissetmeyen insanlara(transeksüel) karşı beslenen önyargı, korku ve nefrettir.
Bu nefret, devlet-din-aile üçlüsü tarafından körüklendiğinde insanlar daha çok trans kadınlar olmak üzere transeksüel bireyleri öldürmekteler. Kadın cinayetlerindeki tahrik indirimleri, trans kadınlar söz konusu olduğunda çok daha net uygulanmaktadır.
Ve transfobi, illa heteroseksüellerde görülen bir hastalık değil, aynı zamanda eşcinsellerde de görülen bir durumdur. Yani trans bireylerin işi bir tık daha zor.
Avrupa ülkeleri içinde en çok trans cinayeti(büyük çoğunlukla seks işçisi trans kadınlar) işlenen ülkesi Türkiye.
Ne tesadüftür ki seks işçisi trans bireylerin peşinde geceleri koşan da aynı katillerdir. Büyük çoğunlukla da erkek tarafı, bir trans kadınla cinsel ilişkiye girmeyi çok istese bile daha sonra bunu kendine yediremiyor(ve olmayan insanlığından da çıkıp nefretini kusuyor)
(Bu arada Türkiye'deki rakamlar, kayıtlara geçen cinayetlerin sayısı)
Trans kadınlar illa ki seks işçisi demek değildir. Evet, birçoğumuz başarılı akademik kariyerine rağmen hiç bir kurumda iş bulamayıp yaşayabilmek adına seks işçiliğine razı olmak durumunda kalıyoruz. Hem seks işçisi olmamız için toplumun dışlama mekanizmaları büyük bir harmoni içinde çalışıyor, daha sonrasında da seks işçiliğimize de laf eder hale geliyorlar.
Tabi ki, kendi isteğiyle seks işçiliği yapan trans kadınlar var. Fakat en büyük eksiklik, sendikal haklar(en azından cinsel sağlık eğitimi ve güvenli cinsellik için materyallerin ücretsiz sağlanması, genelevlerin denetlenmesi vesaire için)
Penis ile doğuyoruz, bazılarımız vajina yaptırıyoruz. Evet, doğala özdeş vajina yaptırılıyor penis dokularından. Şunu da belirtmeliyim ki 'kestirmek' son derece yanlış ve kaba bir kelime. Yapılan ameliyat ile penisimizi kesmiyorlar.
Fakat şu andaki teknoloji ile rahim yapılamadığından ötürü sadece cinsel birleşme mümkün olmaktadır. Adet döngüsü ve doğurabilmemiz mümkün değil.
İlla ki her trans kadın penisinden vajina yaptırmak zorunda değil. Fakat trans kadınların kadınlıkları anayasalarca tanınmadığından ötürü sürekli olarak kısır olmamız veya kısırlaştırılmış olmamız, bekar olmamız, 18 yaşımıza kadar doğduğumuz bedenin cinsiyeti içerisinde işkence çekmeye, hormon terapisi görmeye ve vajina yaptırmaya mecburuz. Bu şekilde Türkiye Cumhuriyetinde hukuken bir kadın olarak tanınabiliyoruz.
Fakat, birçok sebepten ötürü 'cinsiyet değiştiremeyen insanların' mağduriyeti, kimsenin umurunda değil.
Şanslı azınlığımız var elbette ki, dışlanmayan. Fakat birçoğumuzun cinsiyet kimliğini açıklamadan önceki yaşadığı yalan hayatı bir anda yıkılıyor. Bir de çevremizle çok sıkı bağlar ile bağlandıysak psikolojik olarak çöküyoruz. Ucube ya da delirmiş muamelesi görmemiz de cabası.
Eğer herhangi bir katil tarafından öldürülmediysek, yaşadığımız bir çok olay sonucunda biriken bunalımla birlikte diğer insanlara göre çok daha yüksek ihtimal intihar edebiliyoruz.
İntihar Eden Trans Kadının Vedası: 'Yapamadım, İzin Vermediler'
Güzellik yarışmalarından derece elde edecek kadar güzel olabiliyoruz. Fakat güzel olsak da, olmasak da. Hatta makyaj yapıp peruk takan erkeklere benzesek bile, KADINIZ
Devlet daireleri, hastaneler, özel kurumlar, okul, dershane, büfeler, restoranlar. Aklınıza gelen birçok yerde cinsiyet kimliğimizden dolayı ayrımcılığa uğramamız, işlerimizin reddedilmesi, alay edilmemiz ya da aşağılanmamız... Çok sık başetmek durumunda kalabiliyoruz
LGBTİ lerin 6 renkli gökkuşağı bayrağı haricinde, bir de fotoğrafta gördüğünüz mavi-pembe-beyaz bir bayrak var. Mavi erilliği, pembe dişilliği ve beyaz da cinsiyetsizliği/cinsiyetlerin birleşimini temsil eder.
Türkiye'de bilinen/duyulan ilk trans kadın olan Bülent Ersoy, sanatçı kişiliği ile de çok göz önünde olması, yaşantısıyla da zamanında büyük aktivizmler yaparak 'cinsiyet değiştirme' ve 'kimlik hakkı' gibi kavramları ülkemize getirmiş olan kadındır. Tek başına verdiği mücadelesine rağmen her nedense pek sevilmez. Trans kadınlar arasında da bir fikir birliği yok.
Transeksüellik denince bir zamanlar akıla sadece Bülent Ersoy geliyordu.
Kayıp şehir, ulan istanbul gibi dizilerle hayatımıza girmiş olan Ayta Sözeri, trans kimliğine rağmen seks işçiliğinin kader olmadığının bir başka ispatı. Ayrıca zaman zaman mekanlarda sahne de alan sesi güzel sanatçımız, şimdiden gönüllerimizde taht kurdu.
Genellikle doğduğumuz ismimizi çok sevmeyiz, bize ve toplumun diğer bireylerine erkekliği çağrıştırdığından ötürü isim değiştiririz. Fakat bu isim sahte değildir. Hangi ismi seçmişsek o bizim ismimizdir. Doğduğumuz anda bize verilen isme gerçek isim muamelesi yapılması, 'gerçek ismin ne' denilmesi VE isim dışında her mevzuda 'erkek muamelesi' görmemiz, 'erkek yerine konmamız' sinirlerimizi en çok bozan şeyler arasındadır. Emin olun o anki halimizi görmek istemezsiniz.
Bu maddeyi yazarken bile oldukça sinirlendim, siz düşünün :)
Kabahatler Kanunu na göre(ki çok muğlak açıklamalar barındırmakta) insanları rahatsız etmenin cezası 69 TL. Polisler ise, trans kadınların her nedense insanlar rahatsız ettiği kanısına varıp, sırf trans kadın olmasına bile 'irrite olup' kanun bahanesiyle 69TL ceza kesebiliyor. Hem de günde 2-3 kere bile olsa, farklı polisler farklı yerlerde bir kere daha görseler trans kadınları, bu cezayı yeniden yazabiliyorlar.
Mavi kimliğimiz(mavi-pembe ayırımı sadece Türkiye'de var olan bir uygulama) varsa devlete göre kadın kılığına giren erkek sayılıyoruz, trans kadın değil...
Buradaki gibi yüzlerce-binlerce örnek, yine trans kadın olmamızdan ötürü başımıza sıkça gelen şeylerden
Trans Kadınlar illa ki erkeklerden hoşlanacak diye bir kural yok. Trans kadınlar, eşcinsel de olabilir. Transeksüellik ve eşcinsellik bir arada olabilir. Kısacası, trans lezbiyenler vardır!
Bunu bilmek önemlidir, çünkü feminen gey erkeklerin sevgili bulabilmesi veya istediği erkekle mutlu bir hayat ve evlilik yapabilmesi adına cinsiyet değiştirdiğini sanan SON DERECE YANLIŞ bir algı hala sürüyor!
Trans kadınlar için, trans kadınlar adına yazılan bir blog var. Konular genel olarak transeksüellik üzerinden gidiyor. Aktif yayın hayatına devam eden tek 'trans kadın' blogu, Temmuz 2013 den beri yazın hayatını sürdürüyor.
Ben de Varım: Trans Kadın! Trans kadınların sesi olmaya da aday... Transeksüellik ve trans kadın konularında birçok detayı, trans kadınların ruh dünyasına dokunuşları görebileceğiniz, önyargı yıkıcı, terapist blog.