Trainspotting'in 20 Yıl Sonra da İlk Günkü Gibi Sevilmesinin 13 Nedeni

'B*ku başkası yerken felsefe yapmak hep kolaydır zaten.'

Irvine Welsh'in artık bir kült haline gelmiş romanı Trainspotting 1996'te Danny Boyle tarafından sinemaya uyarlandı. Trainspotting'in sinema filmi de en az roman kadar ses getirdi ve sevildi. Danny Boyle, 20 yıl sonra bu maceraya devam ediyor: Trainspotting 2, Mart ayında vizyona girecek. Bu, hiçbir şeyi seçmeyip yalnızca hayatın gerçekleriyle aç kalmayı seçenlerin hikâyesi. Peki hâlâ bu kadar sevilmesinin sebebi ne?

İşte, Trainspotting'in 20 yıl sonra ilk günkü gibi sevilmesinin 13 nedeni!

1. Hayatın ekseriyetle seçimlerden ve en önemlisi, çoğunlukla insanın kendi elinde olduğunu üzerine basa basa hatırlatması!

Trainspotting seçimlerin olduğu, ekilenin biçildiği ve yolunuzu büyük oranda kendinizin seçtiği bir hikâye.

2. Artık hafızalardan silinmesi imkânsız hale gelmiş olan "Hayatı seçin..." monologu!

'Hayatı seçin. İş bulun. İşinizde ilerleyin. Aile kurun. Büyük ekran bir televizyon alın. Çamaşır makinesi, araba, cd player, elektrikli konserve açacağı alın. Sağlığınıza dikkat edin. Kolesterolünüzü düşük tutun ve kendinize diş sigortası yaptırın. İpotekle ev alın. İyi bir ev için çalışın. Arkadaşlarınızı seçin. Hobileriniz için ayrı giysiler ve uyumlu çanta kullanın. Doğru dürüst bir çatısı olan, üç odalı pahalı bir daire kiralayın. D.I.Y’e gidin ve Pazar sabahı orada ne işiniz olduğunu düşünün. Kanepenizde oturun, televizyonun beyninizi yıkamasına izin verin, ruhunuzu o salak yarışmalara satın ve bir şeyler tıkının. Tüm bunları yaptıktan sonra intihar edin. Sırf neslinizi devam ettirebilmek için… Ürettiğiniz o sersem bebelerin ortalığa işemesini izleyin. Geleceğinizi seçin. Hayatı seçin. Ama neden böyle bir şey yapayım ki? Ben hayatı seçmemeyi seçtim. Ben başka bir şey seçtim. Neden mi? Hiçbir nedeni yok.' 

3. 🎵 Trainspotting kitabı ve filmiyle kulağa da hitap etmeyi bildi! Filmin soundtrack albümü tüm zamanların en iyi soundtrack albümlerinden biri.

Şu an ikinci film kadar beklenen bir şey varsa o da ikinci filmin soundtrack albümü! Lakin ilk albüm gibi olmasının imkansız olduğu da bir gerçek...

Trainspotting soundtrack albümü

4. Koskoca sinema tarihi içinde ironiyi hakkıyla kullanan en iyi filmlerden biri.

Trainspotting bir ironiyle başlar ve ironiyle biter. Renton filmin başında ironi dolu bir başlangıç yaparken filmin kapısını da yine ironiyle kapatır; başta hayatı seçmemeyi seçerken sonda tam olarak aksi bir hayatı seçeceğini anlatır. Ki bu da tüm zamanların en iyi ironilerinden biri olmuştur.

5. Kitaplardan uyarlanan filmlerden ekseriyetle ekşimsi, tam olmamış gibi bir tat alınır. Trainspotting böylesine sevilmesinin bir sebebi de bu klişeyi yıkması!

Trainspotting söz konusuysa kitap okurken sonra film izlenir. İkisinin birbirini tamamlayan bambaşka bir tadı vardır ve bir döngüye sebebiyet verir bu tat. Filmi izleyen kitabı bir daha okumak ister; kitabı okuyan filmi tekrar tekrar izlemek ister. O meşhur klişeyi yerle bir etmiştir Trainspotting.

6. Trainspotting'in kitabı da, filmi de her çağa uygun, unutulmaz cümleler ve repliklerle örülmüş bir şölen! Hangi repliği hayatın çoğu alanında bütünüyle karşılık bulmadı ki...

Dibe Vurmaktan Çekinmeyenlerin Öyküsü Trainspotting'den Yaşamı Sorgulatacak 15 Alıntı

7. Trainspotting'de asıl meselenin uyuşturucu kadar dönemin sömürgeciliğinin muhafazakâr politikaları ve iktidarına atılan eleştirel bir tokat olması!

Trainspotting buhranlı bir dönemin getirisini anlatır. Halihazırda durumu kötü olan İskoçya'nın bir de karşılaştığı buhranla yaşadıkları ve bunun gençliğe yansıması... Yok sayılanın, gözardı edilenin sesi! 😉 ❤️

8. Ve elbette Trainspotting'in Renton'ı Ewan McGregor! 💜

Trainspotting filmini Trainspotting yapan unsurlardan biri şüphesiz Renton'ı oynayan Ewan McGregor! Filmin hayranları, 20 yıl boyunca filmi tekrar tekrar izlemelerinin sebeplerinden biri olarak Ewan McGregor'u da belirtmişler. Biz de katılmıyor değiliz hani! 💜

9. Aksan, aksan, aksan!

Trainspotting yazılırken de fonetik olarak İskoç aksanıyla yazılmış, keza filmde de İskoç aksanı baskındır. Sırf o aksanı duymanın-okumanın verdiği tat bile nice Trainspotting sevdalısı yaratmıştır. Sevenleri için gerçek bir şölen olduğunu söylemek oldukça yerinde olsa da sevmeyenlerinin de eziyete maruz kaldığı bir gerçek. Ama nasıl sevilmez ki yahu?

10. O sevilen karakterlerin tüm dibe vurmuşluğuna rağmen hiçbir zaman "kurban" olmayışları ve kavram olarak "kurbanlığı" reddetmeleri!

Kurbanlığı reddediş filme enerji katan en önemli etmenlerden biri ve kitabın yazarı Irvine Welsh da bu noktada filmle ilgili şunları belirtmiş: 'Trainspotting'in sinema uyarlamasında Danny Boyle ile çalışmak gerçekten hoşuma gitti. Bu tür bir uyuşturucu filminin çok depresif olmaması gerekiyordu. Kahramanların kendilerine özgü enerjileri vardı - kurban değildi hiçbiri. Yoldan çıkmış, bir nebze de deli tipler olmaları gerekliydi, bir de kendilerine ait bir dünyada yaşamaları. Boyle, Shallow Grave'de bu gibi kahramanlar yaratmıştı ve Trainspotting ile aynısını yine başardı.'

11. Seyirciyi tek bir duyguyla sınırlı tutmayıp birbirinden farklı, değişik duygular içine sokabilmesi!

Trainspotting 93 dakika boyunca aynı duyguyu vermez seyirciye. Kimi zaman huzursuz olur kimi zaman tuhaf bir coşku yaşar kimi zaman iğrenirsiniz; kimi zamansa içinizde çok da anlamlandıramadığınız tuhaf bir hüzün olur. Ya da kısaca malum tabiri kullanarak 'insanı manyak eden filmlerden' diyebiliriz. 😉

12. Her şeyin yanında upuzun bir yol hikâyesidir Trainspotting! Başlangıçla sonun birbirinden farklı olacağını, bir şeylerin hep değişebileceğini gösterir. Kısaca hayatın hep yolda olmak olduğunu hatırlatması!

13. Başta Beatles olmak üzere birçok eşsiz gönderme ve detaylarla bezeli olması!

Şarkılarla başlayıp Renton'ın dedektiflerden kaçtığı sahne ve daha fazlasıyla birçok Beatles göndermesi barındırır Trainspotting. Elbette dikkatle izlendiğinde de görüleceği üzere tek gönderme Beatles'a değildir.

Kaçıranlar ve yeniden izlemek isteyenler için: Sabırsızlıkla beklenen ikinci filmin fragmanı!

Popüler İçerikler

151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
YORUMLAR
17.01.2017

Avrupa sinemasına bakış açımı değiştiren film. Uyuşturucu hakkında olup da "eroin kötüdür" diye salak salak bağırmadan anlatan tek film.. Bana göre tam bir başyapıt diyebiliriz rahatlıkla. Trainspotting, dibe vurmaktan çekinmeyenlerin öyküsü. Kısa ve hayal kırıklıklarıyla dolu hayatların baştan kabulü… Trainspotting, şimdi ve her zaman, bir iş-bir eş-bir yuva masallarıyla doymaktansa hayatın gerçekleriyle aç kalmayı seçenlerin gün sonu özeti. Yaşamlarını kariyerleri ya da ilişkileriyle anlamlandırmaya çalışanlara inat, bambaşka bir şeylerin üzerine şeytanarabalarıyla tam gaz gidenlerin çarpıcı, unutulmaz, kafası güzel ve hazmı zor hikâyesi “Trainspotting”

17.01.2017

Film uyuşturucu bağımlılığın nelere gebe olduğunu gösteren mizansen bir filmdi. İkincisini de merakla bekliyorum. Ewan'ın tekrar oynaması da güzel haber..

Ay hadi gelsin bir an önce de keyifli bir iki saat geçirelim.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ