Tozlu Sayfalardan Karşımıza Çıkanlar: Kalp Atışlarımızın Dengesini Bozacak 21 Tarihsel Fotoğraf

Eski fotoğraflara baktığımızda Dünya Ticaret Merkezi'nin inşaatı, ilk taşınabilir telsiz telefon veya Temel Reis kılığına girmiş Pablo Picasso gibi ilginç detayları yakalayabiliriz. Sizi bir zaman makinesine binmiş gibi geçmişe götürecek ve tarihsel anları yeniden yaşatacak fotoğrafları sizler için derledik.

1. 19. yüzyılda Almanya'da ruhsal hastalıklara sahip insanlar bu şekilde tedavi edilirdi.

2. Batı modasına ayak uydurmuş Çinli gençler, 1980

3. Kafasız tavuk Mike'ın kafasının kesilmesinden 18 ay sonraki fotoğrafı, 1945

Boğazından şırıngayla beslenen Mike Kafasının kesilmiş olmasından değil, boğazını temizlemek için kullanılan şırınga yüzünden öldü.

4. Parkta örgü örerken bebeğini ters çevrilmiş bir çöp kutusunun içine koyan zeki anne, Amerika, 1969

5. Mussolini'nin Faşist Partisi'nin merkez binası, 1934

6. 'Creature from the Black Lagoon' filminin çekiminde oyuncu Ben Chapman, 1954

7. Berlin Duvarı'nın çöküşünden sonra Doğu Almanyalılar, Berlin'in batısına taşınırken Brandenburg Kapısı'nın oradaki trafik sıkışıklığı, 1989

8. Windmill Tiyatrosu'nda dansçılar, 1940

9. Polio aşısının icadından önce yapay solunum cihazındaki çocuklar, 1937

10. İngiltere, Dover'da falezlerdeki mağarada ev sıcaklığında uyumaya hazırlanan 5 yaşındaki David Day, 19 Nisan 1944

11. New York Dünya Ticaret Merkezi inşaatındaki demir fabrikası işçileri, 1979

12. Sakız makinesi sırasındaki Alman çocuklar, 1955

13. Üç çocuğun Cadılar Bayramı kostümleri, tahminen 1900

14. Motorola Başkan Yardımcısı John D. Mitchell, New York'ta DynaTAC taşınabilir telsiz telefonu gösterirken, 1973.

15. Dünyanın her yerinde sörf yapmakla ünlenen adam Duke Kahanamoku, Hawaii 1920

16. Alaska'da depremin verdiği zarar, 27 Mart 1967

17. Londra'da Adolf Hitler maskesi giyen bir çocuk, 1938

18. Temel Reis kılığına giren Pablo Picasso, 1957

19. Berlin Hayvanat Bahçesi'nde bakıcısının kar banyosu yaptırdığı fok balığı Roland, tahmini 1930

20. Madame Tussauds'nun mankenleri, 1930

21. Winston Churchill Fransız kasabası Lourmarin'de bir manzara resmi yaparken, 1948

Popüler İçerikler

Sonunda Bu da Oldu: Antalya'daki Bir Otelde Türk Müşteriden 120 Euro "Milliyet Farkı Ücreti" Alındı
İlk Buluşmada Alman Usulü Hesap Ödediği İçin Buluştuğu Kişinin Cimriliğinden Dem Vuran Kadın Tartışma Yarattı
MHP, TikTok'un Kapatılması İçin Kanun Teklifi Hazırlıyor: "Ahlak Yok Olursa Gelecek Yok Olur"
YORUMLAR
10.11.2020

Batı’da tedavi yolu basitti: Akıl hastası ateşte yakılır, işkenceye uğrar, sonunda ruhları şeytandan kurtarılmış şekilde ‘Öbür Dünya’ya, Tanrı’ya havale edilirdi.(İngilizce: psikiatrist) Dr.Kraft-Ebing şöyle yazıyor: “Hristiyanlık, akıl hastalarına ilgi göstermiyordu. Onları şeytan tarafından ele geçirilmiş yaratıklar şeklinde algılıyordu. Akıl hastalarını tedaviyi Avrupa, Türklerden öğrendi. Türkler, bizden çok önce, akıl hastalarına mahsus hastaneler kurdular“Deliliğin hastalık olduğu 16. asır Avrupası’nda bilinmiyordu”BEDAVA TEDAVİ EDİLİRDİ Daha Hekim Şuûrî, Mir’ât-ı Emzice (isme dikkat: Karakterlerin Aynası) adındaki psikiatri traité’sinde, Türk Musikisi makam ve usullerinin ayrı karakterleri bakımından farklı etkiler yapacağı için, hastanın durumuna göre dikkatli kullanılması gerektiğini yazar. Bu ise, doktorun derin musiki kültürü bulunmasını gerektirir.

10.11.2020

1488’de yapılan Edirne Sultan Bâyezid Dârüşşifâsı’nda akıl hastaları tedavi edilirdi. Dârüşşifâ, günümüzde müze olarak hizmet vermektedir. 19. asra kadar Avrupa’da akıl hastası, şeytan tarafından rûhu kabz edilmiş, ancak cismen insan olan bir varlıktı. Osmanlı’ya göre ise sadece meczûbidi. Yani Allah katına “cezb edilmiş” hasta... Meczûb’un yanında mecnûn, şeydâ, dîvâne denebilir, deli demekten kaçınılırdı. Hikmetinden suâl olunmaz bir sebeple bu illete düçar olmuş insana hakaret etmemeye özen gösterilirdi.

10.11.2020

Bir onedio yorumunda böylesi bilgi dolu, aklı başında bir yorumla karşılaşmak... Sanırım dünya tersine de dönecek

10.11.2020

RUMLAR İŞKENCE YAPARDI Ancak Türklerin akıl hastalarına şefkati, bizimle iç içe yaşayan Rumlara tesir bile edememişti. İstanbullu Rumlar, Türklerin delilere davranışları ile alay edercesine, kendi delilerine türlü işkenceler yaparak, vücutlarındaki şeytanı çıkarmaya çalışır, onları döver, aç ve susuz bırakırlardı ki, şeytan acıya, açlığa ve susuzluğa dayanamayıp def olsun

TÜM YORUMLARI OKU (7)