The New York Times ve Amargi kaynak olarak kullanılmıştır.
Yedi çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğuydu ve babası subay olduğu için katı bir düzen içinde baskıyla büyüdü. Kız sanat okulunda resim, el sanatları ve dikiş-nakış okudu. Erkek çocuklarının önde tutulduğu ailesinde bir kız çocuğu olarak hep ikinci planda tutuluyordu, bu onun için çok zorlu bir yolcuğunu başlangıcıydı.
Ailesinin katı düzeninden kaçmak için midir bilinmez ama daha ol altısındayken aşık olduğu uzak akrabası Perviz Şapur'la evlendi. Eşi modern ve sanat çevresi olan bir adamdı. Kamyar adında bir erkek çocukları oldu. İki yıl süren evliliği, eşinin toplumsal kalıplara takılması nedeniyle bitti. Şeriat kuralları nedeniyle çocuğun velayeti babaya verildi.
Eşi entelektüel bir adam olsa da ataerkil düzenin beklentilerine sahipti. Bu durumda aşkları çok da kalıcı olmadı. Oğlu babaya verilince bir daha çocuğunu göremeyen Füruğ için acıların en büyüğü bu oldu. Bu acılarla dolu hayatı onun sanatçı yönünü besledi. Sanatıyla ilgilenerek kendini ayakta tutmayı başardı.
Kendine kurduğu yeni hayatta, oğlu Kamyar'ın özlemini taşıyarak şiirler yazdı. Yüzü aileden yana gülmeyen Füruğ, bu sefer de aşkıyla ve evladıyla sınanıyordu. 1955'te ilk kitabı 'Tutsak' yayımlandı. İran'da bir kadın olarak görünür olmak çok zordu. Ama Füruğ, bir şekilde bu görünmezlik duvarını yıkmakta kararlı olduğunu tüm dünyaya gösterecekti.
1956'da onu hiç anlamayan eski eşine ithaf ettiği ikinci kitabı 'Duvar'ı yazdı. 1958'de ünlü bir yazar ve yönetmen olan İbrahim Gülistan'la tanışması ona aşk acısını unutturacak bir dönüm noktası oldu ve işine daha da sıkı sarıldı. Evli olan İbrahim Gülistan'la yakın iki dost olmalarına rağmen ilişkileri her daim dedikodulara malzeme oldu.
Dönem dönem başkalarına da gönlünü kaptırmıştı. Boşanmış ve özgür olmak isteyen bir kadın olarak yeni aşklar onun içn hep gelip geçici oldu. Kendi ayakları üstünde duran bir kadın olsa da düşük ahlaklı, yuva yıkıcı olarak hedef gösterildi. Başarılarını yıkmaya çalışanlar, şiirlerini sansürleterek değersizleştirilmeye çalıştılar.
Füruğ zoru başarmak için evine, çocuklarına, kocasına harcaması beklenen enerjisini, engellere karşı gelerek tüm yaratıcılığıyla sanatına verdi. Toplumdaki hakim zihniyetlerce her ne kadar yerilse de ne yapıp edip şiirinin gücünü topluma kabul ettirmeyi başardı. Babası, ilk aşkı ve mollarlar tarafından hiçbir zaman onaylanmadı, onaylanmayacaktı da...
Hüseyin'i evlat edinmek, oğlu Kamyar için çektiği acıları dindirmese de yarasına merhem olacak bir adım oldu.1962'de yaratıcısı olduğu belgesel filmiyle İtalya'da, 1963'te cüzzamlılarla ilgili filmi 'Kara Ev' filmiyle Almanya'da ödül aldı. Yine 1963'te UNESCO ve Bernardo Bertolucci, Füruğ'u anlatan belgesel ve film yayınladılar.
Ataerkil bir toplumun beklentilerini karşılayamayacak kadar farkındalık sahibiydi. Kendini ispatlamak istemesiyle babası tarafından reddedildi ve hiçbir zaman destek görmedi. Buna karşın kısacık ömründe babasının soyadına bile ihtiyaç duymadan sadece ismiyle kendini var etmeyi başaran güçlü bir kadın figürü haline geldi.
Füruğ'dan sonra doğan erkek kardeşi Feridun Ferruhzad, gay bir aktivistti. İran'da bu da oldukça ters karşılanan bir durumdu ve eziyetlere maruz kaldı.Bir süre ülkeyi terk etti. Geri dönünce Tv şovlarında sunuculuk yaparken Humeyni'nin cinsel takıntıları hakkında bir espri yapması ölümünün sebebi oldu.
Ölene kadar elinden geldiğince çabaladı. Kariyerine birçok kitap, film ve başarı sığdırdı.1967'de 13 Şubat günü öleceğinden habersiz kütüphaneye gidip kendini eksik hissettiği çeviri alanına çalıştı. Ardından annesini ziyaret etmeye gitti. Stüdyoya geçmek için arabasına bindi ama farkında olmadan son yolcuğuna çıkıyordu.
Arabayı kullanırken başka bir araçla çarpışmamak için direksiyonu kırınca duvara çarptı ve aracın içinden fırlayarak başını kaldırıma vurdu. Henüz 32 yaşında olan Füruğ hastaneye kaldırılsa da hayata döndürülemedi. Mollalar cenaze namazını kıldırmak istemediler. Naaşı 2 gün bekletilince cenaze namazını yazar arkadaşlarından birisi kıldırdı.
Bastırılmaya çalışan, zulüm gören, küçük düşürülen tüm kadınlar için umut timsali bir kadının kaybı bu denli zamansız olmamalıydı...
Acı çeken bütün kadınların Füruğ kadar güçlü kalabilmesi ümidiyle bitirelim yazımızı...
Bazı kadınlar bu dünyaya çok fazla. Çok..
Kuş ölür, sen uçuşu hatırla...
Gunah isledim lezzet dolu bir gunah diye yaziyor ilk siir kitabinda iran gibi bir toplumda ne yuksek bir cesaret