Toplumsal Olaylara Fazlasıyla Hassas İnsanlar İçin Travmatik Stresle Baş Etmenin 18 Adımı

Ülkede korkunç bir olay yaşanıyor; bizler bir - iki gün sonra hiçbir şey olmamış, yaşanmamış gibi işe gitmek durumunda kalıyoruz. Aslında muhtemelen psikolojilerimiz, bu mecburi bastırma hali yüzünden hayli olumsuz etkileniyor; ve böyle şeylerin de günlük hayatı fazlasıyla olumsuz etkilemesi kaçınılmaz. Bizleri direkt olarak etkileyen travmatik stres, iş yaşamlarımıza da dolaylı olarak performans, dikkat, konsantrasyon, verim ve üretkenlik kaybı olarak yansıyor. O yüzden, travmatik stresle kendi kendimize baş edebilmenin bazı yollarını bilmekte fayda var:

Normalde stresi azaltmanın en iyi yolu elbette stresin sebebini ortadan kaldırmaktır; ama ne yazık ki bu bizde çok da mümkün olamıyor.

Bilhassa toplumsal olaylara karşı hassas bir insansanız, çok hızlı değişen ve üst üste kötü haberler aldığımız gündemde travmatik stresi hayatın dışına itebilmek pek kolay değil.

Travmatik stres nedir?

Esasen elbette travmatik stresi bireysel / toplumsal travmalar gibi ayrı ayrı eksenlerde ele almak daha doğru. Biz şimdilik, toplumsal travma çerçevesinde inceleyelim.

Travmatik stres; toplumda ya da dünyada yaşanan doğal afetler, kaza ve felaketler, terör saldırıları, toplumsal infial yaratan olay ve haberlere, bireysel olarak verdiğimiz normal bir tepkidir. 

Buna maruz kalan kişide korku, panik, güvensizlik, kaygı, kafa karışıklığı, hınç, yıpratıcı kuvvette öfke ve üzüntü hallerinin farklı kombinasyonlarından doğan stres olarak açığa çıkar.

Bu stres yalnızca olayın mağdurları tarafından değil, ona tanıklık edenler tarafından da hissedilir.

Olayın haberlerine ve görüntülerine medya ve sosyal medya üzerinden defalarca maruz kalan tanıklarda, rutin hayatın normalinin çok üzerinde strese neden olur.

Hepimiz gece gündüz, terör, yangın, şiddet suçları, insan / hayvan / çocuklara yapılan işkenceler, felaket haberleri, daha birçok hayli üzücü habere maruz kalıyoruz.

Sosyal medya ve internet kullanımıyla, haberler ve olayların yalnızca kendilerinden değil, an be an gelişmelerinden, tepkilerinden, görüntülerinden haberdar oluyoruz; ülkenin hatta dünyanın öbür ucunda dahi olsa farketmeksizin.

Eğer siz de bu olaylara karşı fazlasıyla hassassanız, travmatik stres muhtemelen sizde de "kilitlenme" etkisi yaratıyordur.

Kilitlenmek; yani o olay / haber harici hiçbir işe konsantre olamamak, sosyal medyaya hapsolmak, her saniye olayı takip etme lüzumu hissetmek, kafanı ve dikkatini yapman gereken işlere odaklayamamak.

Bu durum iş yaşamındaki kişiler için önemli performans kayıplarını beraberinde getirdiğinden, olduğundan da fazla sıkıntılı hale geliyor.

Peki bununla baş edebilmemizin yolları neler?

Aslında sarsıcı toplumsal olaylarda günler ilerleyip hayat normale dönmeye başladıkça bu hisler kendiliğinden azalarak bitiyor tabii; fakat devamlı başka bir çok üzücü haberle sarsılıp durduğumuzdan, travmatik stres de sık sık başa sarıyor. 

Yine de bunun etkilerini en aza indirebilmek için neler yapabiliriz; bakalım:

Her şeyden önce, travmatik olaylara herkes farklı farklı tepkiler verir; ne kendinizi, ne de başkalarını hislerinden dolayı suçlamayın.

Kimse kimseye nasıl hissetmesi, ne tepki vermesi, ne düşünüp hangi açıdan hassasiyet göstermesi gibi şeyleri dayatamaz. Size aşırı tepki gösterdiğinizi söyleyenler olabilir; siz kendinizi çevrenize göre tepki vermeye mecburmuş gibi hissedebilirsiniz; ya da başkaları sizin gibi hissetmeye mecburmuş gibi. Bunun yanlışlığını akıldan çıkarmayın.

Bunu yaptığınız zaman aslında farkındalık geliştirmiş olursunuz.

Normalde, hissettiğimiz şeyin zaten farkında olduğumuzu düşünürüz ama kendi tepkilerimizi ve etrafımızdaki tepkileri gözlemlediğimizde, aslında gerçekten nasıl hissediyor; hangi duyguyu en yoğun hissediyor olduğumuzu daha iyi anlarız.

Travmatik stresin beraberinde getirdiği bütün duygular normal ve her duygunuzu kabul edin.

Böyle durumlarda kendimizi birbirine taban tabana zıt duyguları aynı anda hissederken bulabiliriz. 

'Hissetmemeniz gereken' bir şey hissettiğinizi fark ettiğinizde kendinizi suçlayıp, yargılayıp, o duyguyu görmezden gelmek iyileşme sürecini yavaşlatır. Kendinize bu duyguları atlatabilmek için zaman verin. En yoğun duygular bile, bunları yaşamak için kendinize izin verdiğinizde geçiyor.

Olayın zihninizde ve gözünüzün önünde tekrar tekrar canlanmasından kaçının.

Aynı üzücü şeyi devamlı şekilde düşünmekten, korkunç fotoğraf ve videolara tekrar tekrar bakmaktan mutlaka kaçının. Asabınızı iyice bozmaktan ve sakinleşmenizi engellemekten başka bir işe yaramayacak.

Kendinizi sosyal medyadan uzak durmak için zorlayın.

'İşim gereği uzak duramam' diyorsanız görüntülere spoiler habercisi eklemek; takip ettiğiniz belirli kişileri bir süreliğine sessize almak da belki bir çözüm olabilir.

Ama onun dışında, mümkünse hiç takip etmeyin ve özellikle de gece yatmadan önce aynı olayın en son gelişmesine bakmayın. Aksi halde sinir perişanlığından bir de uyuyamadığınızla kalırsınız.

Tepkisiz kalmak imkansız oluyor evet; ama siz yine de tepki dolu çok fazla paylaşım yapmamaya çalışın.

Bunun sebebi şu: Biz bir paylaşımda bulunup içimizdekileri dökerek rahatlamak istiyoruz evet. Fakat sonra o paylaşıma gelen yorumlar (hele de size karşı olan fikirler), o yorumlara cevap verme gereği hissetmek; iç döküp rahatlayıp konuyu kapamaktan ziyade, bizim açımızdan uzamasına yol açıyor.

Her şeyin en güzel ilacı: Egzersiz yapmaya çalışın.

Ülke batıyorken spor aklınızdan geçecek en son şey olabilir; fakat egzersiz yapmanın endorfin salgılamaya, vücudu gevşetmeye ve sinirleri yatıştırmaya yaradığını hatırlayın. Ayrıca zihin bulanıklığını giderir, daha sağlıklı düşünmenizi sağlar; sizi sakinleştirerek konsantre olabilmenize yarar.

Bebek sevmek, hayvan sevmek, müzik dinlemek; yani size iyi gelen şey neyse onu daha sık yapın.

Normal koşullarda ruhunuzu doyuran ve sizi mutlu eden rutinlere özellikle bu dönemlerde daha çok yüzünüzü dönün. Bu dışarı çıkıp sosyalleşmek, arkadaşlarınızla ya da ailenizle vakit geçirmek de olabilir. 

Kısacası, kendinizi iyi ve güvenli hissettiğiniz konfor alanınızdan bir süre hiç çıkmamak iyi gelebilir.

Yedikleriniz ruh halinize etki eder. Ne yediğinize daha çok dikkat etmeye çalışın.

İnsanda yemek yiyecek hal bile kalmıyor bu tarz durumlarda gerçi ama; taze ve hafif şeyler yemek, vücut direncini artıran, endorfin salınımına yardım eden , sakinleştirici özelliği bulunan yiyecek ve içecekler tüketmek ruh halinize çok iyi gelir.

Zihin ve beden birlikte hareket eder. Nefes durumunuzu kontrol edin ve bilinçli nefeslerle kendinizi sakinleştirin.

Çok kaygılı ve stresli olduğumuz zamanlarda bedenimiz buna sık, kısa ve sert nefes alıp verme şeklinde cevap verir. Kontrollü ve bilinçli bir şekilde nefes alırsanız bedeniniz de rahatlayacaktır.

Stres ve kaygıyı en güzel azaltan şeylerden birinin de yeterli uyku olduğunu unutmayın.

Böyle dönemlerde uyku rutininize ekstra dikkat gösterin ve az önce de bahsettiğimiz gibi, sarsıcı toplumsal olayları sosyal medya vasıtasıyla gece yatağınıza taşımayın.

Son olarak düzenli profesyonel yardım alma seçeneğiniz var.

Travmatik stresi uzman bir psikoterapist ile görüşmek ilerleyen zamanlarda karşınıza çıkacak olaylar için çok daha sağlam bir başa çıkma kalkanı inşa etmenize yardım eder.

Popüler İçerikler

Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
YORUMLAR
11.08.2021

Bu ülkede mümkün değil tatlım.

11.08.2021

1 yıldır meditasyon yapıyorum faydalarını anlat anlat bitmez ama son zamanlarda özellikle ülke gündemi yüzünden bir türlü kendime gelemiyorum sadece yardımcı oluyor.Müzik dinlerken bile aklım hep bir ülke gündeminde gelecek kaygisinda oluyor dinlediğim müziklerden de artık zevk almıyorum.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ