Toplum Olarak Aşil Topuğumuz

Hep merak ederdim filmlerde, özellikle de mafyavari sahnelerde insanlar neden topuğundan vurulur ve “topuğuna sıkmak” diye bir deyim vardır diye. Yıllar sonra Hukuk İngilizcesi dersleri vermeye başladığımda sormuştum avukat öğrencilerime de öyle öğrenmiştim. Meğerse birisi birini topuğundan vurursa, yasalara göre daha az bir ceza alıyormuş, çünkü topuktan vurmak adam öldürmeye teşebbüsten sayılmıyormuş, üstüne üstlük topuktan vuran kişi de kısa sürede hapishaneden çıkacağı için, vurulan kişiler de genelde şikayetçi olmuyor demişti.

Aslında hikayenin kökeni mitolojide İlyada destanındaki Aşil’e (Akhilleus) dayanıyor.

Aşil’in annesi de aynı bizim Türk anneler gibi aman evladıma bir şey olmasın, hep iyi olsun, hep güçlü olsun diye peşinden koşturan bir anne olacak ki, yarı ölümlü olan Aşil’in ölmesinden korktuğu için onu kutsal nehirde yıkamış. Tabi yıkarken bebeği topuğundan tutup suya batırdığı için, çünkü kendisi suya dokunamıyormuş, bu nedenle de sadece topuk kısmı kutsal suya değmeden kuru kalmış. Aşil artık kutsal suda yıkandığından ötürü, kılıç işlemeyen, bir nevi ölümsüzleşmiş bir savaşçıya dönüşmüş. Ancak suya temas etmediği için kuru kalan tek nokta olan topuğu, en zayıf noktası olarak kalmış ve Brad Pitt’in Truva filminde de hatırlayacağınız üzere, topuğuna gelen bir ok ile ölmüş.

Bir dil bilimci olarak bu mitolojik hikayenin tıp boyutu olan aşil tendonuna değinmeden geçiyorum tabii ki ve ülkemizin en büyük kanayan yaralarından biri olan “yabancı dilde kendimizi bir türlü ifade edememe (anlıyorum ama konuşamıyorum)” sorunsalına geliyorum hemen. Yıllardır sorulan o meşhur soru “Türk insanı neden anlıyor ama konuşamıyor?” un cevabını veriyorum. Sebebi; AŞİL SENDROMUMUZ!!!

Psikolojik boyutuyla incelendiğinde, aşil sendromu insanların kendisini hatasız ve aşırı kudret sahibi olarak görmesiyle kendini gösteriyor.

Bu insanlar tıpkı yukarıdaki mitolojik hikayede anlattığım üzere, kendilerini Aşil gibi zannediyorlar, halbuki bu görüntülerinin altında öyle zayıflıklar var ki, kendilerinin dahi kendilerine itiraf edemedikleri zayıflıklar…İşte ülke olarak öğrenilmiş çaresizlikle nesillerden nesile geçen genetik kodlarımıza aktarılmış en büyük zayıf yönlerimizden biri yabancı dil edinememe durumu olduğu için en çok da bu eksikliğimizi itiraf edemeyip, kendimizi kötü hissediyoruz ve durumu aşil sendromu haline getirdiğimiz için konuşamıyoruz. Unutmayın hepimizin zayıf yönleri var! Ancak bu zayıf yönleri önce başkaları ne der, ne düşünür diye, başkalarına karşı yenmeye çalıştığımız için aşamıyoruz. Oysa başkalarına karşı kazandığımız zaferlerden ziyade önce insanın kendisine karşı kazandığı zafer bizi gerçekten kudretli kılar!

Madem en zayıf noktamız yabancı dil, o zaman insan ne yapmalı? En zayıf noktasını güçlendirmeli değil mi? En zayıf noktanızı güçlendirdiğiniz anda, kendisini “kusursuz” olarak görenlerin her daim önüne geçeceksiniz. Çünkü kusursuz insan yoktur, dolayısıyla da kusursuz olmayın! Kusursuz olmaya çaba gösterin! 

Ancak kusursuz olmaya çaba gösterenler, her daim yeni kusurlarını fark edebilirler; en üzücüsü de kusursuz olduğunu zannedenler en büyük kusuru işlemiş oluyorlar.

Yabancı dile dair toplumun çok büyük yüzdesinde bulunan bu aşil topuğu sendromumuzu iyileştirmediğimiz sürece, gizli bir şekilde, içten içe toplumumuz yabancı dili konuşurken hata yapacağına dair oldukça büyük bir endişe haline bürünmeye devam edecek maalesef. Bu kimi insanımızda öyle bir hale gelebiliyor ki, aslında yabancı dilde gayet güzel iletişim kurabilse de bir türlü istediği sonucu elde edemeyip yine bir türlü tatmin olamamasına sebep olacak. Hatta öyle yetişkin öğrenciler tanıdım ki; yıllarca yabancı dil dersleri almış olmalarına rağmen, elde ettikleri sonuçlardan tatmin olamadıklarından ve gerçek bir doyum hissi elde edemediklerinden ötürü bir türlü bu endişeden kurtulamayıp en nihayetinde ruhsal dengelerini bozmuşlar sırf yabancı dile bu kadar vakit ve nakit harcamalarına karşın konuşamadıkları için.

Psikolog Petruska Clarkson tarafından adlandırılan bu sendrom “sözde yetkinlik sendromu” olarak da anıldığı için, toplum olarak kendimizi yabancı dil alanında düşük değerlendirdiğimizden dolayı çevremizdekilerin de hakkımızda edindiği yüksek, olumlu fikirler arasında büyük fark ve tezatlık yaratır.

Dolayısıyla da çok iyi bir kurumun başında olup, hatta uluslararası bir havalimanını yönetirken dahi İngilizce konuşamıyor olmak gibi tezatlık ve çelişkiler hâlihazırda insana ve topluma rahatsızlık veren durumlardır. İnsanın dış dünyası ile iç dünyası arasında kendini şiddetle gösteren bu zıtlık toplumumuza ciddi bir yük oluyor. Doğal olarak böyle bir toplumun bireyleri olarak bu yükün altında eziliyoruz ve bu sefer de etraf ne der sendromuna kapılıyoruz. İçimize gittikçe kusurlu olma hali, yetersizlik hissi ve başarısız olma korkusu işleniyor ve koskocaman bir aşil topuğu haline geliyor. Şimdi etrafınızda, özellikle de iş dünyasında gördüğünüz bazı insanları bir düşünün; kendisine ve çevresine dil konuşamadığını itiraf edemediği, kısaca bu aşil topuğunu gizlemeye çalıştığı için bu insanlar kendilerini adeta psikolojik bir zırh yaratmaya adıyorlar. Çok fazla enerji harcıyorlar, yoruluyorlar hatta tükeniyorlar. Her hangi bir konuda ve yabancı dilde başarı sağlasalar bile tatmin olmuyorlar, doyum sağlayamıyorlar.

Hayatta işinizde en üst seviyeye gelmiş ama içinizdeki tek ukde yabancı dili etkin ve akıcı konuşamıyor olmak kalmış olabilir. O zaman hem çok güçlü olduğunuzu hem de çok hassas bir noktaya da sahip olduğunuzu ve onu güçlendirmeniz gerektiğini unutmayın. Yaşamınızı anlamlandırıp, dünyayı dünyanın konuştuğu dil ile takip etmek istiyorsanız, aşil topuğunuzu güçlendirin.

Ölümsüz, güçlü ve namağlup görülen ancak ölümcül bir hassas noktaya sahip Aşil karakterinin, sözde yetkinlik sendromunu nitelediğini belirtmekte; yaşamımızdakileri anlamlandırma ve keşfetme serüvenimizde mitolojinin kaynaklığına bir kez daha tanık olmaktayız.

Instagram

Twitter

Linkedln

Web

Popüler İçerikler

Kasımpaşa’nın 18 Yaşındaki Futbolcusu Yasin Özcan 8 Milyon Euro’ya Aston Villa’ya Transfer Oluyor
Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
06.09.2022

Yabancı bir metindeki sayıları Türkçe okuyorsanız geçmiş olsun :)

06.09.2022

asil topugu?

06.09.2022

bana göre tam olarak eğitim eksikliğinden kaynaklanmıyor öyle olsa, örneğin Afrika'daki çocuklar anadili gibi Fransızca, İngilizce konuşuyor olmazdı. Bizim öğrenmeme sebebimiz; tarihimiz boyunca tam anlamıyla sömürge edilmememizden, bağımsızlığımıza düşkün olmamızdan ve günümüzde de ekonomi iyi olmadığı için yurtdışına çıkıp dilimizi aktif kullanamamızdan kaynaklanıyor bana göre. Avrupalı gençler şehir değiştirir gibi ülke değiştiriyor tabiki dilleri gelişir. Eğitim sistemimizle çok bir alakası olduğunu düşünmüyorum

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ