Toplamda 81 Filmi Ağırlayacak Olan Documentarist 12. İstanbul Belgesel Günleri'nde Mutlaka Görmeniz Gereken 13 Film

Documentarist 12. İstanbul Belgesel Günleri, 15-20 Haziran’da İstanbul’da gerçekleşecek. Documentarist’te gösterimler Aynalı Geçit, Vault34/Yeşilçam Sineması ve Kadıköy Sineması’nda, yan etkinlikler ise Yapı Kredi Kültür Sanat’ta.

Detaylar içeriğimizde👇

Keyifli okumalar!

Documentarist 12. İstanbul Belgesel Günleri bu yıl programında Sudan'dan Danimarka'ya kadar 35 ülkeden toplamda 81 filmi ağırlıyor. Aynı zamanda festival kapsamında Yapı Kredi Kültür Sanat'ta atölyeler ve forumlar da gerçekleştirilecek. Festival programında mutlaka görmeniz gereken filmler ise şöyle;

1. Ağaçlardan Bahsetmek (Talking About Trees)

Suliman ve ‘Sudan Film Kulübü’nün sonraki üç üyesi eski bir sinemayı yeniden hayata döndürmeye karar verir. Bu üç kişi yalnızca sinema sevgisi, eski film stoğunu restore etmeye ve Sudan film tarihine bir kez daha dikkat çekmeye karşı duydukları aşırı istekleriyle değil aynı zamanda sürgündeyken bir film eğitiminden zevk almış oldukları gerçeğiyle de birleşiyorlar. Yorgunluk nedir bilmeden sinemanın sahiplerini kendi taraflarına çekmeye ve mekânı yeniden faaliyete geçirmeye çalışırlar ancak kendilerini sürekli büyük bir direnişle mücadele halinde bulurlar. Tüm bunlar olurken bir yandan da oturup, yaşanan zulümler ve hatta muhalif sanatçıların maruz kaldığı işkenceler de dahil olmak üzere geçmişten konuşurlar. Sürgünde yazılan, sanat ve entelektüel düşüncenin özgür olabildiği bir Sudan’ın hayalinin kurulduğu eski mektupları da okurlar. “Belki onlardan zekiyiz ama onlar kadar güçlü değiliz,” cümlesi oybirliğiyle içinde bulundukları durumu nasıl özetledikleridir. Bu gibi muhtasar anlarda seyirci, ortak idealler mücadelesinde var olan bağ ve ideolojik dayanışmanın yanı sıra dostluğu algılayabiliyor. Suhaib Gasmelbari Sudan Sineması’nın tarihini filminin merkezine koyuyor ve aynı anda devam eden krizlerle sarsılan bir ülkedeki mevcut duruma ışık tutuyor.

Aynı zamanda bu belgeselde bahsi geçen Sudan Film Grubu’nun 1970’lerde ve 80’lerde ürettiği filmlerin restore edilmiş kopyaları da festivalde kaçırmamanız gereken önemli yapımlar arasında.

2. Usta Sinemacı Sean McAllister Seçkisi

Documentarist’in bu yılki onur konuğu İngiliz belgeselci Sean McAllister. İşçi kökenli bir aileden gelen ve sinemayı kendi olanaklarıyla öğrenerek kamerasını dünyanın farklı noktalarında ezilen sınıflara yönelten McAllister’ın, son filmi A Northern Soul dâhil, Sundance gibi festivallerde ödül almış belgesellerinden bir seçki izleyiciyle buluşuyor.  

Festival kapsamında ayrıca, Altyazı Sinema Dergisi işbirliği ile Sean McAllister’la 'Sinema Dersi' gerçekleştirilecek.

3. Aşk Yegânedir (O Amor é Único)

Duyuları tetikleyen yeşillikte, el değmemiş bir doğa ile çevrili küçük bir Brezilya köyünde, çamurlu bir toprak yol kalp şeklindeki bir dağın tepesinde son bulur. Orada, sallanan palmiye ağaçları ve muzlar arasında sessizce ve yalnız başına beyaz bir ev durmaktadır. Bu ev Dona Alva’nındır, namıdiğer ‘A Mulher Macha’ (Bir Maço Kadın). Dört ay önce Alva’nın 14 yaşında evlendiği kocası öldü. Şimdi kendisi 80 yaşında ve yeniden bekâr. Alva, köyün ortasındaki, cachaça içkisi ve forro müziğinin hakim olduğu barın ve Hristiyan ibadetlerinin yapıldığı kilisenin hemen yanındaki yeni bir eve taşınarak hayatına yeniden şekil vermek zorundadır. Büyük tahta çitlerin arasından gözetleyerek yeni bir fırsat keşfeder: pembe gömlekli, kendisinden 40 yaş küçük bir adam. Ancak, Alva gibi bir kadın için yaş, sayıdan başka bir şey değildir. Özgür olmak ve bir kez daha sevilmek için çitleri kırıp geçmeyi başarabilecek mi acaba? 'Aşk Yegânedir', güçlü bir kadının yaşama ve sevme isteği ile mücadelesi hakkındaki hayat dolu bir film.

4. Josephine Baker, Bir Uyanış Hikâyesi (Josephine Baker, The Story of an Awakening)

Missourili fakir küçük siyah bir kız, Fransız Direnişine katılmadan önce ve dünyanın dört bir köşesinden on iki çocuğu evlat edinip sonunda hayalindeki ailesi “Gökkuşağı Kabilesini” kurarak nasıl Paris Kraliçesi oldu? İlk siyah süperstar Josephine Baker’in olağanüstü hikâyesi. Nadir ve emsalsiz arşivler, Josephine’in büyüleyici elli yıllık “manşetleri süsleyen kariyer” bilmecesini çözmektedir. Bu, bir süperstarın “muz dansçısından” hümanist bir mücadeleciye dönüşmesi yolculuğudur. Fakat şöhret dünyayı değiştirebilir mi?

5. İsviçreli Chris (Chris the Swiss)

90’ların başı, Yugoslav Savaşları henüz başlamış. Avrupa’dan birçok genç katılmış. 7 Ocak 1992’de İsviçreli bir gazeteci, Hırvatistan’da üzerinde uluslararası paralı asker birliğinin üniformasıyla ölü bulunmuş. Yirmi yıl sonra, kuzeni, yönetmen Anja Kofmel, Savaşın o gençleri nasıl içine çektiğini anlamak için araştırma yapıyor.

6. Buddy

Altı rehber köpeğin ve sahiplerinin dokunaklı ve dikkatlice oluşturulmuş bu portresinde, Heddy Honigmann hayvan ve insan arasındaki yakın bağı araştırıyor. Yönetmen Honigmann karakterlerine saygılı, empati ve karşılıklı güven duygusuna dayalı o kendine özgü üslubuyla, rehber hayvanların onlar için ne anlama geldiğini araştırıyor. Buddy, ana karakterlerin mücadeleci ruhlarına ve insan ile köpek arasındaki derin bağın sevgi dolu bir betimlemesine övgüdür.

7. Lantsky Baba’nın Çalınan Öküzü (Lantsky Papa’s Stolen Ox)

Dört haydut, çalınmış bir öküz, kanepenin altındaki bir balina, kıskanç bir erkek kardeş ve boğazı kesilmiş bir Sovyet denetleyicisi: Kafkasya’nın küçük bir köyünün yaşlıları, yarım asırdan fazla zaman önce meydana gelmiş bir dizi suçla ilgili olan hatıralarını yeniden su yüzeyine çıkarmaktadırlar. Onların fantastik tanıklıkları yerel bir anekdottan destansı bir efsaneye dönüşmektedir. Muhteşem ve gerçek bir hikâyeyi başka bir biçimde anlatan bir belgesel.

8. Uzak Diyarlardan Geldiniz (You Come From Far Away)

Düşünün ki kardeşleriniz var ama konuşamıyorsunuz, çünkü ortak bir diliniz yok. Anne babanız var, ama onlarsız büyüdünüz. Film, geçen yüzyılı sarsan muhtelif çalkantıların girdabına kapılıp dağılan Filistinli bir ailenin olağanüstü hikâyesini anlatıyor: Ailenin babası Najati Sidki'nin Franco faşizmine karşı savaşmak üzere katıldığı İspanya İç Savaşı'ndan İkinci Dünya Savaşı'na, Nakba'dan Lübnan İç Savaşı'na kadar uzanan bir hikâye...

9. Irak’ın Tatları (Flavours of Iraq)

Festivalin 'Canlandırma Belgeseller' isimli bölümünde yer alan on iki filmden biri olan Irak'ın Tatları, Iraklı-Fransız gazeteci Feurat Alani'nin kişisel hikâyeleri üzerinden anavatanı Irak'ı ele alışı üzerine bir seri belgesel. Alani, Irak’ı ilk ziyaret ettiğinde dokuz yaşındaydı. O zamanlar, 1989’da, yerlisi olduğu Paris’ten modern bir ülkeye geldi ve orada ikinci evini buldu. 12 yaşındayken Fransız ayakkabısı karşılığında kendisine bir araba teklif edildi. Bu tür kişisel anılardan Léonard Cohen bir kitap derledi ve sonrasında ise bu seriyi. O yalnızca Irak’taki çatışmayı değil aynı zamanda oldukça sıradan şeyleri de neşeyle ele alıyor. Film, sayıları ve tarihleri sunmaktan ziyade yerini izlenimlere ve duygulara bırakıyor. Bu özgün anlatı, kayısı dondurması ve barut kokusu gibi izler taşırken, izleyici de yavaş yavaş bunun bir animasyon film olduğunu unutuyor.

10. Koşulsuz Sevgi (Unconditional Love)

80 yaşında son derece dindar biri ile eşcinsel torunu arasında bir anlayış mümkün mü? Sevgi namına inançlarının üstesinden gelebilirler mi? Bu, yönetmen Rafal’ın oldukça kişisel bir hikâyesi. Büyükannesi Teresa onu yetiştirdi ve tüm hayatı boyunca ona ikinci annesiymiş gibi davrandı. Rafal eşcinsel olduğunu söyleyene dek Teresa tüm sevgisini ve umudunu ona bağlamıştı. Malum haberler ise Teresa’nın kalbini kırdı.

11. Aslanın İçinde (In a Lion)

Çocuğunuzla kışın bir Pazar öğleden sonrasını Danimarka’daki bir hayvanat bahçesinde geçirebilirsiniz. Fakat bu özel günde, sizi eşsiz bir atraksiyon bekliyor. Hayvanat bahçesindeki personel, genç bir aslanın vücudunu ilgilendiren dikkate değer, gizemli bir etkinlik başlattı. Hayvanların içi de güzeldir. Ancak tüm izleyiciler bu gösterinin büyüsünü kapılmıyorlar…

12. Emel Anne

Ali İsmail Korkmaz Gezi direnişi esnasında 2 Haziran 2013 tarihinde aralarında sivil polislerin de olduğu bir grup tarafından dövülerek katledildi. 38 gün komada yaşam mücadelesi veren 19 yaşındaki Ali İsmail, 10 Temmuz 2013 tarihinde hayatını kaybetti. Oğlunun kaybından sonra bir yandan adalet mücadelesine başlayan Emel Korkmaz, bir yandan da oğlunun ismini yaşatmak için onun hayattayken yapmak istediklerini hayata geçirmeye karar verdi. Bu belgesel Emel Korkmaz’ın; binlerce insanın ona hitap ettiği şekliyle Emel Anne’nin Ali’yi kaybedişinden sonra yaşadıklarının umut ve ilham verici hikayesini anlatmaktadır.

13. Vatana Giderken Heimei-Maru

1. Dünya Savaşı'nda Ruslara esir düşen ve 6 yıl esir kamplarında kalan Osmanlı askerleri 23 Şubat 1921 yılında Heimei-Maru gemisiyle İstanbul’a doğru yola çıkarlar. Geminin komutanı Japon Yarbay Yukichi Tsumura'dır. Heimei-Maru, Midilli açıklarına geldiğinde bir Yunan savaş gemisi tarafından durdurulur. Ve askerlerin İstanbul'a varışları 16 ay sonra gerçekleşir. Gemideki askerlerden birinin oğlu olan Mustafa Dokur babasına dair belgeler aramaktadır. Silik bir fotoğraf ve bir not defterinden başka elinde hiçbir şey yoktur.

Daha detaylı bilgi için sitelerini ziyaret edebilirsiniz: www.documentarist.org

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı