Genelde babasından mesajlaştığını diğer insanlardan da telefonun ışığını gizlemeye çalışır.Sonunda annesinden uyarı alır ve ''höff annee yaa'' derken duyabilirsiniz.Çoğu zaman oyundan da bir şey anlamaz,tek amaç tiyatroya gidip çocuğa entel olduğunu belli etmektir.
Oyunun başında burun çekmelerin arası uzakken,salonun spotlarla birlikte ısınmasıyla burun çekmelerin iyice sıklaşır.Çoğu zaman bu burun çekişler repliklerin arasında öyle güzel yerlere denk gelir ki sanki oyunun bir parçası sanırsınız. Oyunun sonlarına doğru dayanamayan bu genç, burnunu gömleğin koluna siler ve bu işe bir son verir.
Genellikle yol boyu karısının dırdırıyla uğraşmış ve trafikten dolayı gerilmiştir.Salona girer girmez dekorun neyden yapıldığına ne kadar para harcandığına kadar tahmin etmeye çalışır.Karısının her davranışından rahatsız olur ve ''yav hanım bi dur'' lafını sık sık tekrarlar.Oyunun başlamasıyla birlikte çocukların yanında gülmeye çekindiği için bıyık altından kendi kendine gizlice güler.Oyunu izlerken kafasındaki tek soru ''lan o kadar para verdik acaba değecek mi ?''dir.
Bu delikanlı olmazsa oyunda ne alkış olur ne kahkaha.Daha oyunun başında seyirci henüz ortama alışamamışken o ilk alkışı başlatır,ilk kahkahayı atar ve bu ulvi görevi üstlenmiş olur. Zamanla kendini çok önemli bir iş yapıyor sanacak ve havaya girecektir.Dikkat ediniz.
Oyunun müdavimidir.Amacı ya oyunculardan birini tavlamaktır ya da her hafta seyircilerin arasından kendine uygun eşi bulmaktır.Genellikle çok zengin olurlar ve tek başlarına çapkınlık yaparlar. Oyundaki hiç bir şeye tepki vermez aksine daha önce izlediğini belli etmeye çalışır.Buna da dikkat ediniz.
Salona girdiği andan itibaren öksürür.İlk başta normal insan öksürüğü gibi başlar ama zamanla tabiri caizse patır patır öksürür.Artık ciğerlerini kus da rahatla dersiniz içinizden.Perde arasında sigarasını içer gelir ve öksürük 2 kat daha şiddetlenir.Öksürüğünü tutmaya çalıştığında kıps kıps diye sesler çıkarır. Bu adamla oyun filan izlenmez.
Grubun lideri genellikle oyunculardan birinin annesidir. Bütün amacı yanında getirdiği arkadaşlarına hava atmaktır. Sık sık ''ayy şekerim bak bizim çocuk başrol oynayacak şimdi'' der.Gül suyu kokusu salonu sarmıştır bile.Oyunun sonunda o saçlar başlar dağılmıştır,teyzelerden çoğu uyumuştur.Ama finalde en coşkulu alkışı onlar yaparlar.
En arka sıraya oturur,bacak bacak üstüne atar ve telefonuyla oynar,elinde zippo ve kırmızı marlboro vardır.Sadece sevgilisinin sahnelerine göz ucuyla bakar,götü başı görünüyor mu diye kontrol eder.Ne tepki verir ne alkışlar,sanki orada değilmiş gibi davranır.Oyun biter bitmez kızı arabaya bindirir götürür.
Oyunu son derece ciddi ve tepkisiz izlerler,dünyanın en önemli işini yapıyor gibidirler.Oyun arasında ve sonunda dünyanın en ağır eleştirilerini yaparlar.Yerden yere vururlar.Kendileri bu işi çok iyi biliyormuş gibi davranırlar ve oldukça sert eleştirilerde bulunurlar.İşin kötü yanı ben de bunlardan biriyim :)
Önüne otursan arkadan dürter,arkasına otursan göremezsin,iki yanı zaten felakettir.Böyle birini görürseniz derhal oraya en uzak yere oturun,yoksa oyun zehir olacaktır.Bu abilerin bacakları sürekli uyuşur ve hareket ettirmek zorunda kalırlar,bir bacağın hareketi oyundan 5 dakikanın gitmesi demektir.2 bacak ve 10 hareket desek 100 dakika gitti.Geçmiş olsun.
Belli ki mesaisi bitmiştir ve 'dur ulen bi 10 dakka oyunu izleyim'' demiştir.Kapının tam yanında ayakta durur,oyuncuları güldürmeye çalışır,seyircilerin dikkatini dağıtır,sahnedekilere el kol yapar.Gittikçe eğlenemeye başlayan bu adam perde arasına kadar oyunda kalır.Perde arasında ise sahneye çıkar kulise gider ve iğrenç esprilerine orada devam eder.