Açık ve buz gibi bir denizin ortasındasınız ve batıyorsunuz...Kaynak: Çeviri Konuşmalar4 Nisan 1912'de 3,15 Sterlin maaş ile Titanik'e katılan Prentice gemide yalnızca 11 gün çalışabilir. 1982 yılında, 93 yaşında vefat eden denizci 70 yıl boyunca bu büyük kazayı kendi deyimiyle 'her gece yeniden yaşar.'Açık bir pencereden dışarı bakan denizci gökyüzünün berraklığını, yıldızların da parladığını görür. Deniz çarşaf gibi dümdüzdür. Prentice ne olduğunu anlayamaz. Kamarasından çıkar ve sancak tarafındaki havuzluğa doğru ilerler.Halbuki buz dağı geminin ön sağ tarafındaki motor dairesinden dibine kadar gemiyi jilet gibi keser. O sırada filikaların çıkarılması için gelen emrin yanı sıra güvertede şu kadim emir duyulur: 'Önce kadınlar ve çocuklar!'Gemide 800 yolcu kapasiteli 16 filika olduğunu söyleyen Prentice, boş filikalar nedeniyle yalnızca 500 kişi kurtarabildiklerini söyler üzülerek. Bu arada filikalar ile ilgilenen denizcilere başka bir emir gelir: 'Ambardaki bisküvileri getirin!'Bu esnada gemi ise güçlü bir şekilde iskele tarafına doğru yatmaya başlar. Ve bu yüzden sancak tarafındaki filikalara ulaşmak zorlaşır. Can yeleğini giymeden hemen önce Prentice genç bir çift ile karşılaşır. Kadının ismi 'Bayan Clark'tır.Clark ise şöyle der denizciye: 'Hayır, kocamı bırakıp gitmek istemiyorum!' Soğukkanlı Prentice ise şöyle cevap verir kadına: 'Bu sadece gerekli bir tedbir. Siz binin, kocanız da yanınıza gelecek.' Böylece ikna olan kadın filikaya biner.O esnada Prentice şöyle der kendine: 'Tamam yapabileceğim her şeyi yaptım, yardım edebileceğim herkese yardım ettim. Şimdi bütün bu karmaşadan uzaklaşıp kıç güvertesine gideceğim.' Ancak gemi batarken hızlıca yükselir.O sırada gemi tekrar batıp yükselir ve Prentice, 'Tamam, artık gemiyi terk ediyorum.' der. Bordaya tutunmaya çalışan denizci daha fazla dayanamaz ve kendisini bırakarak sert bir şekilde suya çarpar. Etrafında ise cesetler vardır.Hemen ardından Titanic yavaşça suya gömülür. Bu arada ölmek istemediğini söyleyen Prentice yaşayabileceğine de pek şans vermez; çünkü donuyordur. Sonrasında ise kendi deyimiyle Tanrı yardım eder ve bir filikaya rastlar.'Ne derdi vardı bilmiyorum ama diğerleri onu bağlayarak filikada tuttular. Kalanlar ise kadın ve çocuklardı. Bir yere oturdum, hemen yanımda ise Bayan Clark vardı. Bana 'Kocamı gördün mü?' diye sordu. Hayır görmedim ama...''Sanırım birbirimizin hayatını kurtardık. Sonrasında gördüğümüz ilk ışık Carpathia gemisine aitti. Gemi 7 bin tonluk yükü ile Akdeniz'e gidiyordu. Ve hepimizi alıp New York'a götürdüler, bütün hikaye bu.'Röportaj yapıldığında 90 yaşında olan denizci şöyle der son olarak: 'Kabus görmek için çok yaşlı olduğumu düşünebilirsiniz fakat inanır mısınız bilmem gece yatağa yatınca her şeyi baştan yaşıyorum.'
Film tüm detayları çok iyi yansıtmıştı, Cameron a bir kez daha şapka çıkarılmalı
Okurken içim ürperdi adamın şansı varmış kurtuldu ya şansı olmayanlar? o soğukta sonsuza kadar kayboldular