Titanik'te Yaşanan Korkunç Anları Bir de Kazadan Sağ Kurtulan Frank Prentice'ten Okumak İster misiniz?

1889'da İngiltere'de doğan Frank Winnold Prentice, Titanik'te depo sorumlusu olarak çalışmaya başladığında 23 yaşındadır.

4 Nisan 1912'de 3,15 Sterlin maaş ile Titanik'e katılan Prentice gemide yalnızca 11 gün çalışabilir. 1982 yılında, 93 yaşında vefat eden denizci 70 yıl boyunca bu büyük kazayı kendi deyimiyle 'her gece yeniden yaşar.'

Karadan ayrılalı 5 gün olan Titanik 15 Nisan 1912 günü şiddetli bir etki ile bir anda durur. Prentice bu duruşu hızla giden bir arabanın ani frenine benzetir.

Açık bir pencereden dışarı bakan denizci gökyüzünün berraklığını, yıldızların da parladığını görür. Deniz çarşaf gibi dümdüzdür. Prentice ne olduğunu anlayamaz. Kamarasından çıkar ve sancak tarafındaki havuzluğa doğru ilerler.

Güvertede buz parçaları gören denizci, o sırada buz dağına dair bir şey göremez çünkü gemi ilerlemiştir. Suyun üzerindeki kısımda da bir hasar görünmez.

Halbuki buz dağı geminin ön sağ tarafındaki motor dairesinden dibine kadar gemiyi jilet gibi keser. O sırada filikaların çıkarılması için gelen emrin yanı sıra güvertede şu kadim emir duyulur: 'Önce kadınlar ve çocuklar!'

İskele tarafındaki ilk giden filikalara fazla yolcu binmez; çünkü insanlar 20 metre yüksekten denize inmeye korkarlar. Ayrıca geminin batacağını da düşünmezler.

Gemide 800 yolcu kapasiteli 16 filika olduğunu söyleyen Prentice, boş filikalar nedeniyle yalnızca 500 kişi kurtarabildiklerini söyler üzülerek. Bu arada filikalar ile ilgilenen denizcilere başka bir emir gelir: 'Ambardaki bisküvileri getirin!'

Bu emri yerine getiren denizciler güverteye döndüklerinde az öncekine göre bambaşka bir manzara ile karşılaşırlar: İnsanlar filikalara binmek için birbirlerini eziyorlardır.

Bu esnada gemi ise güçlü bir şekilde iskele tarafına doğru yatmaya başlar. Ve bu yüzden sancak tarafındaki filikalara ulaşmak zorlaşır. Can yeleğini giymeden hemen önce Prentice genç bir çift ile karşılaşır. Kadının ismi 'Bayan Clark'tır.

Prentice, tam adı Virginia Estelle Clark olan bu yolcunun yeleğini giyemediğini görür. Ve bu konuda kendisine yardımcı olarak bir filikaya binmesi gerektiğini söyler.

Clark ise şöyle der denizciye: 'Hayır, kocamı bırakıp gitmek istemiyorum!' Soğukkanlı Prentice ise şöyle cevap verir kadına: 'Bu sadece gerekli bir tedbir. Siz binin, kocanız da yanınıza gelecek.' Böylece ikna olan kadın filikaya biner.

Sonrasında kendi yeleğini giyen denizci üçüncü mevkideki yolcuların geldiğini görür. Yaklaşık 700 kişilerdir ve güverte tıklım tıklım olur.

O esnada Prentice şöyle der kendine: 'Tamam yapabileceğim her şeyi yaptım, yardım edebileceğim herkese yardım ettim. Şimdi bütün bu karmaşadan uzaklaşıp kıç güvertesine gideceğim.' Ancak gemi batarken hızlıca yükselir.

Geminin içindeki her şeyin paramparça oluşunu duyduğunu söyleyen denizciye göre hareket edebilen her şey geminin içinde savrulup paramparça oluyordur.

O sırada gemi tekrar batıp yükselir ve Prentice, 'Tamam, artık gemiyi terk ediyorum.' der. Bordaya tutunmaya çalışan denizci daha fazla dayanamaz ve kendisini bırakarak sert bir şekilde suya çarpar. Etrafında ise cesetler vardır.

Denizdeyken dibini görebildiği gemiye bakan denizci geminin pervanelerinin ve dümeninin çoktan suyun üstüne çıktığını görür.

Hemen ardından Titanic yavaşça suya gömülür. Bu arada ölmek istemediğini söyleyen Prentice yaşayabileceğine de pek şans vermez; çünkü donuyordur. Sonrasında ise kendi deyimiyle Tanrı yardım eder ve bir filikaya rastlar.

"Beni filikaya çıkardılar. Arka tarafta ölü bir itfaiyeci vardı. Filikanın içi 30 santim suyla doluydu. Başka bir adam ise filikadan atlamaya çalışıyordu."

'Ne derdi vardı bilmiyorum ama diğerleri onu bağlayarak filikada tuttular. Kalanlar ise kadın ve çocuklardı. Bir yere oturdum, hemen yanımda ise Bayan Clark vardı. Bana 'Kocamı gördün mü?' diye sordu. Hayır görmedim ama...'

"Muhtemelen iyidir, dedim. Tahmin edebileceğiniz gibi çok kötü bir hâldeydim. Ve Bayan Clark beni battaniyesiyle sarıp sarmaladı.

'Sanırım birbirimizin hayatını kurtardık. Sonrasında gördüğümüz ilk ışık Carpathia gemisine aitti. Gemi 7 bin tonluk yükü ile Akdeniz'e gidiyordu. Ve hepimizi alıp New York'a götürdüler, bütün hikaye bu.'

Kaza günü taktığı saati hala saklayan Prentice suya yaklaşık olarak saat 2'de atladığını söyler. Ona göre saat 20 dakika daha çalışır ve sonrasında kendisi gibi donar.

Röportaj yapıldığında 90 yaşında olan denizci şöyle der son olarak: 'Kabus görmek için çok yaşlı olduğumu düşünebilirsiniz fakat inanır mısınız bilmem gece yatağa yatınca her şeyi baştan yaşıyorum.'

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Aslanı ile Gezen Amerika'yı Vergiye Bağlayan Kaptan-ı Derya: Cezayirli Gazi Hasan Paşa
90 Yıl Önce Denize İnen Devlet Yatımız Savarona'nın İlginç Hikayesi
Hem Uzayda Hem de Denizde İlklere İmza Atıp Tarihe Adını Altın Harflerle Kazıyan Kadın: Kathy Sullivan

Popüler İçerikler

İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
09.05.2021

Film tüm detayları çok iyi yansıtmıştı, Cameron a bir kez daha şapka çıkarılmalı

09.05.2021

Okurken içim ürperdi adamın şansı varmış kurtuldu ya şansı olmayanlar? o soğukta sonsuza kadar kayboldular

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ