Tıbbın sembolü olan bir asa ve üzerine dolanmış iki yılan figürünün bir Türk hekim tarafından önerildiğini ve iki yılanlı amblemin tüm dünyada kabul görmeden önce ilk kez Türkler tarafından kullanıldığını biliyor muydunuz?
Tıbbın sembolü olan bir asa ve üzerine dolanmış iki yılan figürünün bir Türk hekim tarafından önerildiğini ve iki yılanlı amblemin tüm dünyada kabul görmeden önce ilk kez Türkler tarafından kullanıldığını biliyor muydunuz?
Tıp, veterinerlik, diş hekimliği ve eczacılık fakültelerinin amblemlerinde yer alan yılan ve ağaç figürlerinin nereden geldiği ve neden bu kadar sık tercih edildiği soruları aklınızı kurcaladıysa şu an doğru yerdesiniz. Bunun oldukça ilginç bir hikâyesi var, üstelik zaman içerisinde yolu Türk Tıp tarihi ile de kesişiyor.
Kökleri sayesinde toprağın hem altı hem de üstüyle bir bağı olan ağaç, deri değiştirip yenilenebilen ve tıpkı ağaç gibi toprağın hem altında hem de üstünde yaşayabildiği için iki alemle de bağlantısı olduğuna inanılan yılan insanın ölümsüzlük arzusuna yapılmış olan bir gönderme de aynı zamanda...
Tıptaki iki sembolden biri olan tek yılanlı asanın Asklepios’a ait olduğu ve hekim tanrının yanında her zaman yılanlı asası, gümüş tası, horozu ve köpeğiyle dolaştığı söylenir. Asa yolculuklarında Asklepios’a eşlik edip yorulduğunda ona destek veren bir denge aracıdır. Gümüş tas ilaçlarını hazırladığı kabı, horoz doğan güneşi haber veren yardımcısı, köpek şifa dağıtıcı kutsal hayvanıdır. Asklepios'un asasına sarılı yılan ise hem hastalığın hem de sağlık ve gücün simgesidir.
Tabii, sembolün hikâyesinin bir başka versiyonu da mevcut. Söylenenlere göre başlangıçta şifa dağıtması için Asklepios'tan değil, yılandan medet umuluyormuş. Yunanca karşılığı askalabos olan yılanın adı, sağlık tanrısının vücut bulması ile Asklepios'a verilmiş ve sonrasında yılan iyileşmenin gücünü temsilen Asklepios'un asasına sarılı halde sembolize edilmeye devam etmiş.
Asasının gücünü denemek isteyen Hermes, asayı birbirlerine tıslamakta olan iki yılanın arasına sokar. Yılanlar kavgalarını unutup asanın etrafına dolanırlar ve o günden sonra hep o şekilde kalırlar. Bu çift yılanlı asanın üzerinde bir de kanat bulunur. Kanatlı sembol bazı ülkelerdeki sağlık kurumlarında ve Türk Tabipler Birliği'nce tıp sembolüne ek olarak kullanılsa da Dünya Tıp Birliği tarafından kabul edilen resmi sembol değildir.
Eğer bilmiyorduysanız sorun değil, an itibariyle öğrenmiş oldunuz. Ancak söylediğimiz gibi kanatlar sadece bir ek, Dünya Tıp Birliği tarafından kabul edilen sembolde kanat yok. Peki bu iki yılanlı asanın bizimle ne ilgisi var? Bunun cevabını verebilmek için öncelikle 1937 yılına dönmemiz gerek.
Ünver'in önerisi 1937 yılında kabul edilir ve iki yılanlı bu asa figürünün kullanılması ilk kez Türk hekimlerine nasip olur. 1956 yılında ise Dünya Tıp Cemiyeti bu figürü Dünya Tıp Birliği'nin sembolü olarak benimser. Gerçi onların bu sembolü benimsemesi biraz da yanlış anlaşılma sonucu olmuştur ama neyse...
Amerikalı bir yayımcının muhtemelen asaları karıştırarak US Army Medical Corps'un sembolü olarak kullandığı Hermes'in asası zehir ve panzehiri, hastalık ve sağlığı, iyilik ve kötülüğü bir arada göstermesi ve bunların arasında kurulan denge açısından tıbba güzel bir vurgu yapıyor. Bazı yanlışların güzel sonuçlar doğurduğunu görmek güzel...
Türk tıp tarihi nereden nereye gelmiş.Şimdi borc batağına batmış bir tıp var,parasızlıktan ameliyat erteleyin diyen hastaneler,suriyelilere beleş verilen ilaçları kurtarmak için yerel halka geçirilen fiyatlar,doktorları döven,öldüren ruh hastaları.Bizim gibi dibi gören başka ülke oldumu acaba tarih sayfalarında.
Doğuda Şahmeranın da sağlık ve bu sembolle ilintisi var diye biliyorum.
Vikinglerde Türkmüş Zaten.