Tıp Tarihinin Kara Lekesi! Bebeklerin Uzuvları Olmadan Doğmasına Sebep Olan Korkunç İlaç: Thalidomide

Göz göre göre bir neslin hayatı mahvolmuş, inanılır gibi değil...😔

Tıp ilminin varoluş amacı, insan denilen varlığın tüm bilinmezlerini keşfetmek ve hastalıklara şifa olmak öyle değil mi?

Lakin derde deva olacağı yerde bizzat derdin kendisi olduğu zamanlar da yok değildi. Tıp tarihine kara bir leke olarak geçen bir olay var ki, koskoca bir nesil bu kara lekenin yükünü omuzlarında taşımak zorunda kaldı. 

Neden mi bahsediyoruz? Anne ve bebeğe hiçbir zararlı etkisi yok denilerek hamilelerin kullanılmasına izin verilen ve kolu bacağı olmayan bebeklerin doğmasına sebep olmuş Thalidomide faciasından...

Binlerce insanın hayatını karartan Thalidomide faciasının kökeni, bundan yaklaşık 60 yıl öncesine dayanıyor...

O dönemlerin çılgın doktorlarından oluşan bir ekip, etkin maddesi Thalidomide olan 'Contergan' adlı ilacı üretiyor. Chemie Grünenthal adındaki bir Alman ilaç firmasının öncülüğünde üretilen bu ilaç, hamilelerin uyku problemlerini ve sabah bulantılarını engellemek için piyasaya sürülüyor.

İlacın hamileler için kesinlikle zararlı olmadığı ve gönül rahatlığıyla kullanılabileceği belirtiyor ve dört yıl kadar iç piyasada kalan ilaç, sonrasında uluslararası bir dağıtım ağına dahil oluyor.

Tabii, o zamanlar bir haberin yayılma hızı bugünküyle eş değer değil maalesef. İlacın yan etkilerinin duyulması çok zaman alıyor ve Thalidomide kullananlar için ağır bir bilanço ortaya çıkıyor: 90 binden fazla düşük ve 10 binin üzerinde kolsuz ve bacaksız doğan bebekler. Reçetesiz satılan Contergan'ın yol açtığı facia yüzünden pek çok anne, baba ve çocuk mağdur oluyor.

Peki, ilaç piyasaya sürülmeden önce yapılan testlerde böylesi bir tehlikeye yol açılabileceği fark edilmemiş miydi?

Aslında evet, fark ediliyor. Firma ilacı yeteri kadar test etmemiş olsa da yapılan bazı denemelerde yan etkiler gözlemleniyor. Ancak buna rağmen firma ilacı piyasaya sürmeyi tercih ediyor ve Contergan, kısa süre içerisinde en çok satılan ilaçlardan biri oluyor.

Thalidomide'ye maruz kalan bebeklerin genelinde 'fokomeli' görülüyor. Yani elleri ve ayakları gelişemiyor, kasıktan ya da omuzdan deforme halde uzuvlar çıkıyor.

Diğer doğumsal bozukluklar ise gelişimini tamamlayamamış parmaklar, sağırlık, körlük, yarık damak ve kalpte, sinirlerde, cinsel organlarda, böbreklerde, sindirim sisteminde malformasyonlar şeklinde oluyor. Zaman içerisinde ilacın yan etkileri duyulmaya başlanıyor ve 1962 yılında ilaç piyasalardan çekiliyor. Ama olaydan bihaber kişiler tarafından Contergan kullanımı sürüyor.

Normalde piyasadan çekilen ve böyle bir faciaya sebep olan ilacın kullanımının sona ermesini beklersiniz değil mi? Hatta bir daha kullanılmasın diye hepsini yakmaları falan lazım. Ama sonuç ne yazık ki öyle olmuyor...

Örneğin, 1964'te İsrailli bir doktor olan Jacob Sheskin lepra tedavisi için bu ilacı kullanıyor. Yine aynı hastalığın tedavisinde birkaç kez Contergan'a başvurulduğu kayıtlara geçiyor. Kullanımı yavaş yavaş azalsa da, bazı ülkelerde hala Thalidomide mağdurlarına rastlanıyor. 1998'de Contergan'ın lepra tedavisinde, 2008'de ise multipl myelom tedavisinde kullanılması için onay veriliyor.

On yıl öncesine kadar da bazı ülkelerde hala Thalidomide'ye bağlı embriyopati ve fokomeli vakaları görülmeye devam ediyor.

Günümüzde, Almanya'da yaşları 45 ila 55 arasında değişen yaklaşık 2500'ün üzerinde Contergan mağduru bulunuyor. İlacı piyasaya süren Grünenthal firmasının bu ailelere olan yaklaşımı ise oldukça iç karartıcı.

Firmanın özrü kabahatinden büyük. İlacın yan etkisini ilk gören hastalar, aslında mağduriyetin en büyüğünü yaşıyor. Çünkü başlangıçta hastalıklarının ne olduğu bilinmediğinden henüz 5-6 yaşlarından olan çocuklardan bazıları zihinsel engelli oldukları gerekçesiyle akıl hastanelerine yatırılıyor ve ağır tedavilere maruz kalıyorlar.

Herhangi bir zihinsel rahatsızlığı olmayan bu çocuklar, ne yazık ki zihinsel engelli olanlarla birlikte aynı yerlerde kalıyor ve onlarla aynı tedavileri görüyorlar.

Bütün bunlara sebebiyet veren firma ise faaliyetlerine tüm hızıyla devam ediyor. Thalidomide mağdurları, firmanın merkezinin bulunduğu Stolberg'i sıklıkla ziyaret ediyorlar. Firma çalışanlarının bu kişilerle iletişim kurması ise yasaklanıyor. İlerleyen dönemlerde olayın seyrini değiştiren bir gelişme yaşanıyor ve Thalidomide'nin etkisini anlatan Contergan adlı bir televizyon filmi çekiliyor. E gündeme geliş o geliş...

Peki, Thalidomide faciasının etkileri hemen hemen her ülkeye yayılmışken bizim ülkemizde durumlar nasıldı?

İlginçtir ki, Türkiye'de hiçbir Thalidomide mağduru yok. 

Thalidomide'den etkilenmeyişimizin sebebi olarak bazı kaynaklarda Prof. Dr. Şükrü Kaymakçalan'ın bazılarında ise Ord. Prof. Süreyya Tahsin Aygün’ün adı geçiyor. İlaç hakkında yeterli çalışmaların yapılmadığı söylenerek, bu ilacın ruhsat almasına müsaade edilmiyor ve Sağlık Bakanlığı da ilacın ülkeye girişini yasaklıyor.

Türkiye dışında Amerika Birleşik Devletleri'nin de Thalidomide'den etkilenmediği söylense de fokomeli vakalarına rastlanmış.

Yani klinik çalışma adı altında ülkeye sokulan numuneler yüzünden Amerika da ilacın etkisinden tam anlamıyla kurtulabilmiş değil. Diğer ülkelerde ise mağduriyet yaşayan aileler, haklarını savunmak için firmayla mahkemelik oluyorlar. 1960'lardan beri bu ailelere milyonlarca mark tazminat ödenmiş durumda. Bazılarının mahkeme süreçleri halen devam ediyor. 

Thalidomide ile ilgili bahsi geçen iki büyük doktorun sayesinde belki ülkemizde de yaşanabilecek büyük bir facianın önüne geçiliyor. Bu vesileyle kendilerine tekrar saygılarımızı sunalım.

Popüler İçerikler

Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
YORUMLAR
22.10.2019

Eski Turkiyemizin liyakatla calisan guzide doktorlari bakanlari nasil bir faciayi onlemis goruyorsunuz isi ehline vereceksin adami olana degil.

22.10.2019

valla hocalarımızdan Allah razı olsun yani...keşke şimdi de böyle yürüse işler...

22.10.2019

İyiki o dönemde malum şahıs yokmuş...

TÜM YORUMLARI OKU (20)