Tıp Bayramınız Kutlu Olsun! İnsanlık İçin Canını Dişine Takan Sağlık Personellerimizin Her Gün Karşılaştığı Zorluklar

Bir insanın canının size emanet olduğunu bilmek ve böylesine büyük bir sorumluluğu üstlenmek zaten yeterince zor... Bütün bunlara bir de uzun bir akademik hazırlanma süreci, yoğun çalışma saatleri, hasta yakınlarından duygusal veya fiziksel şiddet görme riski ve ağır çalışma koşulları eklenince omuzlarında ne denli büyük bir yük taşıdıklarını görebiliyoruz. İşte bugün, doktorlarımızın ve kendini insanlığa adayan tüm sağlık çalışanlarının bayramı!

Sağlık çalışanları ile ilgili istatistikler gerçekten iç karartıcı. Yaşadıkları yoğun stres bir yana, son 5 yılda 50 bine yakın personel sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldı.

Gördüğünüz gibi, bizlere yardım etmek isterlerken bir yandan da kendi hayatlarını riske atıyorlar. Bizden tek bekledikleri şey ise basit bir teşekkürden ibaret...

Sürekli çalışmak, öğrenmeye devam etmek ve yenilikleri takip etmek zorundalar... Çünkü bilim yerinde saymıyor, onunla birlikte gelişmeleri gerek!

Eğitimleri zaten çok zor geçiyor, ama iş okuldan mezun olmakla da bitmiyor. Sürekli sınavlara çalışmaları, tıptaki yeni gelişmeleri takip etmeleri ve çağa ayak uydurmaları gerekiyor. Bitmek bilmeyen bir öğrenme sürecinden bahsediyoruz. Durup dinlenme şansları bile yok...

Çalışma saatleri ve yoğun iş tempoları yüzünden gece gündüz kavramları yok, ne yazık ki. Düşünsenize, 36 saat süren mesai ve sürekli bir yerlere koşuşturma zorunluluğu... Buna can mı dayanır?

Nöbet tutuyorlar, uyumuyorlar, sabahlara kadar başınızda bekliyorlar... Her biri aslında bir süper kahraman. Zaman zaman bu yorucu temponun baskısına dayanamayan kişiler olmuyor mu, peki? Maalesef, oluyor. Öyle ki, 2017 yılında 122 sağlık personeli bu ağır koşullara dayanamayıp intihar etti. Keşke onların da insan olduğunu ve çalışırken ne denli zorlandıklarını bu acı olaylar yaşanmadan anımsayabilsek...

Teknik olarak mesaileri günün her anı devam ediyor. Akraba ziyaretleri, arkadaş buluşmaları ve sosyalleşme amacıyla yapılan her aktivitenin sonunda çevrelerindeki insanların sorularına maruz kalıyorlar.

Kabul edelim, etrafımızda bir doktor varsa ilk işimiz o kişiye kendi sağlık sorunlarımız hakkında danışmak oluyor. Bu insan şu an çalışmıyor, belki de gün içerisinde hep aynı muameleyi görmekten sıkılmış olabilir diye düşünmüyoruz bile...

İnsanı şu görüntüler kadar etkileyen çok az şey var bu dünyada...

Kalbi Duran Hastayı Sedyenin Üzerinde Kalp Masajı Yaparak Hayatta Tutan Kahraman Doktor!

Bunların dışında sağlık sisteminde yaşanan bütün aksaklıkların sorumlusu sağlık çalışanları gibi görülüyor. Halbuki onlar ellerindeki eksik imkanlara rağmen ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar.

Randevu sıkıntısı, muayene süreleri ya da ilaç eksikliğinin sorumlusu sağlık çalışanları değil. İnanın, onlar da sizin kadar bu durumdan şikayetçiler! Sonuçta, o kısıtlı imkanlarla size yardım etmeye çalışıyorlar. Her şeyin eksiksiz olmasını kim istemez ki...

Yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, güzel gelişmeler de olmuyor değil...

Prof. Dr. Berna Haliloğlu Peker, dünyada ilk kez gerçekleştirilen laparoskopik sakroservikopeksi (rahim sarkması) ameliyatı ile tıp dünyasında adını duyurdu.

Peker'in 3 aylık hamile hastasına yaptığı bu ameliyat, Amerikan Jinekolojik Laparoskopistler Birliği (AAGL) 'nin resmi dergisi Minimal Invaziv Cerrahi Dergisi (JM1G) dergisinde yayımlanmak üzere de kabul edildi.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Volkan Tuğcu tarafından geliştirilen ve dünyada ilk kez makat bölgesinden uygulanan "Tuğcu Bakırköy Tekniği" ile ileri evre prostat kanseri olan hastaların lenf düğümleri çıkarıldı.

Yale Üniversitesi'nde görev yapan ve Kadın doğum, tüp bebek ve kısırlık çalışmalarında 40 yıldır uygulanmakta olan tedavi yöntemleri ile ortaya çıkan tedavi sonuçlarını araştıran Türk doktor Bahar Uslu, yepyeni bir yöntem geliştirdi.

Uygulanan yöntemin eksik ve sakıncalı yönlerini bularak, daha pratik ve doğru sonuçlar alınmasını sağlayan Bahar Uslu'nun geliştirdiği yöntem dışarıdan destekli hamilelik, tüp bebek edinme gibi bilimsel araştırmalar kapsamında 'Uslu Yöntemi' olarak tarihe geçti.

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
YORUMLAR
14.03.2018

Hekimlik 3-5 köpeğin lafıyla itibarsızlaştıralamaz.Temel sorun sağlık sistemindeki bozukluklar ve hekim başına düşen hasta yükü ,Yani sorun ne hasta'da ne de sağlıkçı'da.Bu topraklarda yıllardır hekimlik baş tacı olmuştur.Tıp fakültesine puanı yetmemiş doktor düşmanı gerizekalıları tenzih ederek söylüyorum,bu ülkede hasta da doktorunu sevdi doktor da hastasını baş tacı yaptı yıllardır.3-5 köpeğin lafıyla bu ilişki bozulamaz sadece sağlık sistemine daha çok özen gösterilmesi gerekiyor.

işini adam gibi yapana sözüm yok lakin aralarında ***** gibi yapanlarıda var ve maalesef bu bir kronik sorun her meslek dalında olur.

14.03.2018

kadın bir hekim adayı olarak söylüyorum ki gelecekte mesleğimi madam gibi yapmayı planlıyorum.

Doktorluk çok zor meslek.Hastanelerin koşulları yeterli değil.İnsanımız seviyesiz bunların hepsine hak veriyorum ama şunu anlamıyorum.Kadınları sırf para kazanmak ve gece gelmemek için sezaryana yönlendiriyorlar.İnanmıyorum bunun annenin ve bebeğin iyiliğine olduğuna.Çevremde kim olsa doktorlar aileyi korkutup sezeryana yönlendiriyor.Sektörün içindekiler söylüyor bunu doktorlar gerekmediği halde sezeryan yapıyorlar.Bu kişiler gözümde doktor değil.Sezeryan anne için çok zor bir süreç.Ameliyat sonrası aylarca kendine gelemiyor.Ne için sırf doktor daha çok para kazansın ve gece doğuma gelmesin diye.Ben bu tarz kişilere de doktor demeye utanıyorum.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ