Şehrin tümüne hakim görkemli gökdelenleri, tam ortasındaki parkı, büyüleyici şovları, müzeleri, kalabalığı ve geceleri ile New York tam bir metropol şehri. New York’a gitmeyi planlıyorsanız mutlaka planlı bir şekilde gitmeniz gerekir. Uyumayan bu şehirde eminim hiç zaman kaybetmek istemeyeceksiniz kısa süre içinde her anınızı dolu dolu geçirmeniz için öncelik vermeniz gereken yerleri sizler için listeledim.
Empire State Binası New York'ta Fifth Avenue'de 33. ve 34. caddelerin arasında yer alan bir gökdelen. 1 Mayıs 1931 tarihinde, o güne kadar dünyanın en yüksek binası olan Chrysler Binası'nı geçerek dünyanın en yüksek binası olmuş. Yapımı 1932 yılında bitmiştir.
Şehre daha yüksekten bakmak isterseniz Central Park‘ın tam manzarasını görebileceğiniz 102. kattaki kapalı gözlem salonuna gidebilirsiniz.
Bunun yanı sıra gökdelen inşasının orijinal fotoğraflarını, mimari çizimlerini ve yapım notlarını içeren, aynı zamanda emeği geçen tam 3.400 kişiyi onurlandıran, 80. kattaki 'Rüyaya Düşme' sergiyi ziyaret etmenizi de tavsiye ederim.
Central Park, 4 km uzunluğunda, 800 m genişlikte; içerisinde 120 farklı bitki, 26 binden fazla ağaç ve 130 hayvan türü; 21 oyun alanı, 51 heykel ve 36 adet köprü ve kemere ev sahipliği yapmaktadır.
1850 yılında Manhattan konutları için bir dinlenme noktası amacıyla tasarlanmaya başlanmış olan parkın açılışı 1853 yılında gerçekleşmiştir.
Sadece bir park ve yeşil alandan çok daha fazlası. Strawberry Fields, Sheep Meadow, Cherry Hill, Bow Bridge, Bethesda Çeşmesi, Naumburg Bandshell, Loeb Kayıkhanesi, Hans Christian Andersen anıtı, Konservatuvar model tekneleri, Alice Harikalar Diyarı heykeli ve New York Saati’ni içinde barındıran bu alana gitmek için birçok sebebiniz var.
Parkta çekilen sahneler içeren birçok film, televizyon şovları ve ünlü müzisyenlerin ve grupların parkta verdikleri iz bırakan konserler bu parkı dünyanın en ünlü parklarından ve New York'un sembollerinden biri haline getirmiştir. Parkta ayrıca kışın buz pateni pisti, yazın yüzme havuzu olarak kullanılan tesisler vardır.
1971 yılında Isaac Tigrett ve Peter Morton tarafından Hyde Park Corner'da, eski bir Rolls-Royce araba galerisinde açılmıştır. Fakat sonrasında Dünya'nın birçok yerinde şubelerini açmaya başlamıştır. New York'ta göreceğiniz Hard Rock ise en büyük olanıdır.
Oldukça güzel dekore edilmiş hem giysi satın alabileceğiniz hem de alt katta sohbet eşliğinde bir şeyler yiyip içebileceğiniz nezih bir mekana sahip.
Bu alanda birçok eski müzik grubunun müzik aletleri ve duvarda asılı görselleri sergilenir. Örneğin The Beatles grubuna ait gitarlar bu alanda bulunmaktadır.
Eski adı Longacre olan meydan, New York Times genel merkezinin buraya taşınmasıyla birlikte Times adını almıştır. Günümüzde dünyanın en meşhur meydanı olan Times Meydanı, 42. caddenin, Broadway ve 7. cadde ile kesiştiği kavşakta bulunuyor.
Ayrıca meydanın en dikkat çekici özelliklerinden biri de her yerin ışıl ışıl, rengarenk olması. Reklam panoları, ışıklandırmalar ve çok büyük boyutlu ekranlar Times Square’in ayrılmaz birer parçası. Burada birçok şirket panolarda isminin gözükmesi için tonlarca paraya reklam veriyorlar.
Birçok ünlü film şirketinin stüdyoları, restoranlar, barlar, lüks oteller, çeşitli müze ve sanat galerileri de hayatın 24 saat boyunca akıp gittiği Times Meydanı'nda bulunuyor.
5. Cadde, sadece New York'un değil tüm Dünya'nın bildiği en popüler caddelerden biridir. Washington Square Park’tan başlayan cadde Harlem Nehri’ne kadar uzanıyor. Bu bitmek bilmeyen caddeye günün her saati çılgın bir kalabalık hakimdir.
Ayrıca burası dünyanın dört bir yanından gelenler için tam bir alışveriş merkezi; lüks ve pahalı markaların yanı sıra çok sayıda hediyelik eşya dükkanı da bulunuyor.
19. yüzyılın sonlarında inşa edilen Metropolitan Sanat Müzesi, dünyanın en büyük müzelerinden biridir. 13 dönümlük bir arazi üzerinde kurulu olan müze Central Park'ın doğu ucunda bulunur.
En az 5 bin yıllık eserlerin toplanıp sergilendiği müzede, klasik antik ve eski Mısır’dan gelen eserler, hemen hemen tüm Avrupa ressamlarından gelen tablolar, heykeller ve kapsamlı bir Amerikan ve modern sanat koleksiyonundan oluşur.
Dünya Ticaret Merkezi olan İkiz Kuleler’in 11 Eylül saldırısıyla yıkılmasının ardından yine aynı bölgeye yapılan anıt ve müzeden oluşan bir yerdir.
Bunun dışında saldırı esnasında sevdiklerini kaybedenler için anıt üzerinde hayatını kaybeden kişilerin her birinin adı yazmaktadır.
ABD’de Hudson Nehri’nin üstünde bulunan Ellis Adası uzun zaman New York’a gelen yeni göçmenler için bir transit merkezi olarak kullanıldı.
ABD’ye göçmen olarak gelen insanlar Ellis Adası’nda sağlık kontrolünden geçtikten sonra uygun görülmeleri halinde ülkeye kabul ediliyordu.
Adadaki göçmenlik hizmetleri, 1954’ten sonra Manhattan’a taşınmasıyla birlikte sona ermiş. Uzun yıllar göçmenlere Ellis Adası’nda hizmet veren Göçmenli Bürosu 1990’da müze haline getirilerek ziyarete açıldı.
Brooklyn Köprüsü, New York'ta East River üzerinde Brooklyn ile Manhattan'ı birbirine bağlayan bir köprüdür. Köprünün yapımına 3 Ocak 1870'te başlandı. 13 yıl sonra yapımı bitti ve 24 Mayıs 1883'te hizmete açıldı.
Brooklyn ile Manhattan arasında artan trafiğe çare olmak için ihtiyaç duyulan bu köprüyü inşa etmek, tel kablonun mucidi olan John A. Roebling'in hayaliydi.
Rengarenk bir meydan olan Times Square’de öne çıkan en önemli merkezlerden biri Broadway Caddesi. Birbirinden popüler Broadway müzikallerinin ve tiyatro oyunlarının sergilendiği yer olan Broadway’de Hollywood yıldızlarını izlemek tabii ki biraz pahalı bunun için önceden bilet almanız gerekiyor.
Örneğin, sadece 2018-2019 sezonunda Broadway müzikallerini 14,7 milyon izleyici izlemiş ve toplamda 1,8 milyar dolardan fazla gelir elde edilmiş. Broadway müzikallerin birçoğu Londra’nın tiyatro bölgesinde yıllarca sahneleniyor ve dünya turneleriyle popülaritesini ve gelirini katlıyor.
Broadway'in ilk müzikallerinden birisi de The Phantom of Opera'dır.
Rockefeller Center’da New York’un eğlence kültürüyle özdeşleşen ve ünü dünyaya yayılan popüler bir mekan. Radio City Music Hall, çok izlenen TV şovlarına, tören ve gösterilere ev sahipliği yapmasıyla bilinir. MTV ödülleri, Jimmy Fallon The Tonight Show, Tony ödülleri onlarca ünlü şov ve etkinliklerin burada gerçekleştiği bir merkezdir.
1886 tarihinde yapımı tamamlanan ve Amerika’nın simgesi olan Özgürlük Anıtı şüphesiz dünyanın en ünlü heykellerinden biridir ve New York limanında bulunmaktadır.
Bu eseri görmek için Staten Adası vapuruna ücretsiz olarak binebilir ve sadece 25 dakikada Özgürlük Anıtı’na ulaşabilirsiniz.
Rockefeller Center, New York'u anlatan filmlere sıkça giren bahçesindeki buz pateni pistiyle New York sosyal yaşamının popüler bir parçasıydı.
Noele yakın bir zamanda giderseniz devasa süslenmiş çam ağacını ve paten yapan insanları görebilirsiniz.
Queensboro Köprüsü, New York'ta Doğu nehri üzerinde bir köprüdür. 1909 yılında tamamlanan, Queens ilçesindeki Long Island City mahallesini Manhattan'daki Yukarı Doğu Yakası ile Roosevelt Adası üzerinden geçerek birbirine bağlar.
New York’un ağaçlarla ve oldukça fotojenik evlerle çevrili sokakları epeyce meşhur. Brooklyn sokakları birçok filme konu olmuştur. Kızılcık, portakal ve ananas ağaçlarıyla dolu sokaklarda yürüyen çoğu insanda muazzam hislerin uyandığını söyleyebiliriz.
Fransa’dan Amerika’ya dostluk simgesi olarak hediye edilen ve Frederic Auguste tarafından tasarlanan 305 metre uzunluğundaki bu bakır heykel, içerisinde devasa kaidesi, gözlem güvertesi ve tarihine dair bilgiler veren bir sergi barındırıyor. Rehberler eşliğinde düzenlenen Özgürlük Anıtı turlarına birçok turist akın ediyor.
New York'un meşhur bölgesi Manhattan'ın merkezinde 39 bin metrekarelik bir alana yayılan Bryant Park, tıpkı Central Park gibi şehir hayatının koşturmasından biraz nefes almak isteyenlerin uğrak bir alanıdır.
Hem yerli hem de yabancılar için yürüyüş yapmak, kitap okumak, dinlenmek ve sevdiklerinizle kahve içmek için tercih edeceğiniz en güzel alanlardan birisidir.
The Battery Park, New York'un Manhattan semtinin güneyinde bulunan bir parktır. Park Lower Manhattan'da New York limanı kıyısında yer almaktadır.
Modern sanata yön verme anlamında en etkili müzelerden biri olarak görülen MoMA genellikle avangart sanatı benimsediği için kalıcı koleksiyonlara sahip değil. Müzenin yalnızca 1952 senesinde kalıcı bir koleksiyon oluşturduğu belirtiliyor. Resimlerin ağırlıkta olduğu müzede çok sayıda film, multimedya ögeleri ve heykeller de var.
Frida Kahlo’nun “Kesilmiş Saçlı Otoportre”, Van Gogh’un “Yıldızlı Gece” ve Picasso’nun “Avignonlu Kızlar” isimli yapıtları, müzedeki çok sayıda ünlü sanatçının eserlerinden yalnızca bazıları.
Frank Lloyd Wright’ın tasarımını üstlendiği Solomon R. Guggenheim Müzesi 1959 yılından beri halka açık.
Müzenin mimarisine bakıldığında devamlı dönerek yükseliyormuş gibi gözüken bir tasarım hemen göze çarpıyor. Manhattan’ın genel tarzından biraz farklı ama özgün ve şık görünümüyle New York’un sembolik yapıları arasına girmiş bu müze.
Birbirinden özel sergileri gezebileceğiniz müzede çeşitli film gösterileri ve performanslar da var.
20. yüzyıl ve sonraki dönemin sanatına ilgi duyanlar için New York gezilecek yerler listesinde Guggenheim Müzesi’ne de yer verilebilir.
New York’taki önemli dini sembollerden biri ve başpiskoposluğun mekanı olan St. Patrick’s Cathedral, Katolik kilisesine bağlı bir katedral. 1878 yılında inşa edilmiştir.
Vitray pencereleri, mermer kaplamaları, bronz kapıları, yüksek tavanları, birçok süsleme ve heykelleri ile gotik mimari tarzı yansıtıyor. Midtown Manhattan’da bulunan katedral Rockefeller Center’ın da tam karşısında konumlanmaktadır.
Her gün Ankaray ve metro aktarmalı gidip 3.2km de yürüyerek ulasabildigim ofis yolunda okuyorum....Ostim den sonra çekiyor tlf....
New yorkta geçen o kadar çok film izledim ki gitsem oraya kaybolmam