Yazıda özetle şöyle deniyor:
“Düşmanların dostlarının, dostların düşmanlarıyla geçici ittifaklar kurduğu bir bölgede, Türkiye’nin Irak Kürdistan’ı içindeki PKK kamplarına son saldırıları alayvari bir fırsatçılıktan başka bir şey değil. IŞİD teröristlerinin geçen ay Suriye sınırında (Suruç) en az 30 kişinin ölümüyle sonuçlanan intihar saldırılarından sonra Erdoğan yönetimi, IŞİD’le savaşta ABD ve müttefikleriyle işbirliğini artırma sözü verdi.”
“Ancak Türkiye verdiği sözlerin neredeyse hiçbirini yerine getirmediği gibi, uzun süredir devam eden ateşkesi bozarak ayrılıkçı PKK’ya art arda saldırılara başladı. Bu saldırılar, Türkiye ve Irak’taki Kürtleri öfkelendirirken, İslami aşırılıkla mücadelede Türkiye’nin bir müttefik olarak samimiyeti ve etkinliğinin sorgulanmasına neden oldu.”
“Kürdistan hükümeti dün Ankara’nın Kuzey Irak’taki PKK militanlarına karşı harekete geçmesi talebini reddetti, bunun Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin zor duruma sokacağını söyledi. Kürdistan son zamanlarda, iki tarafın da çıkarına olan büyük petrol anlaşmalarıyla Ankara’yla ilişkilerini geliştirdi, sessiz bir şekilde Ankara’yla PKK’nın yakınlaşmasını teşvik etti.”
“Geçen yıl Kobani’de IŞİD saldırısına uğrayan Kürtlere yardım etmemesi ve seçimlerden önce, PKK’yla görüşmelerin ilerletilmesi konusundaki bariz gönülsüzlüğüne rağmen Erdoğan’ın politikası da böyle görünüyordu.”
“Bununla birlikte iki şey, Erdoğan’ın tavrını değiştirerek Türkiye’nin NATO’daki müttefiklerinin yanı sıra neredeyse tüm komşularıyla ters düşmesine neden oldu. Birincisi son seçimlerde AKP’nin şok bir şekilde gerileyerek, parlamentoda çoğunluğu sağlayamaması ve HDP’nin meclise girmesi. Erdoğan, Putin gibi kaybedince kızan biri ve geniş yetkilere sahip bir cumhurbaşkanı olmasını engelleyen seçim sonuçlarına çok öfkelendi. Kürt muhalefetten intikam almak için, PKK’nın Türk askerleri ve hükümet yetkililerine karşı saldırılarının Türklerin çoğunu etrafında toplayacağı umuduyla, PKK’ya yeniden saldırmaktan daha iyi bir yol olabilir mi?”
“Erdoğan’ın Kürtlerle yeniden savaş tehdidinde bulunmasına neden olan ikinci faktör IŞİD’in rolü Konusundaki muğlaklığı. Erdoğan, her zaman Esad’ın devrilmesini bölgesel önceliği olarak gördü ve IŞİD çok bariz bir şekilde Esad rejimi için en büyük tehdit. Birçok İslamcı lider gibi AKP’nin lideri de IŞİD’in tüm gündemini derhal kınamıyor. Türkiye uzun bir süre Suriye sınırını kapatmak ve denetlemek için yeterince çaba harcamamak ve Suriye’ye militan ve teçhizat geçişine göz yummakla suçlandı.”
“Erdoğan’ın son adımları, Amerika’yı olduğu kadar Arap dünyasını da öfkelendirdi. IŞİD’e karşı en etkili güç Peşmerge oldu. Kürtlerin Türkiye’den gelecek tehdide yönelmesi, IŞİD’e karşı mücadeleye ciddi sekte vuracak. Arap hükümetleri şaşkınlık içinde. Iraklı siyasetçiler Türkiye’nin saldırılarını IŞİD’e dolaylı destek olarak değerlendirdiler. Türkiye topraklarında çok sayıda Suriyeli ve İslamcı mülteciyi ağırlamanın mali yüküyle baş etmeye çalışıyor. Kendi çıkarları için miyopluk politikasını değiştirmeli.”