TIME Dergisinin Tüm Zamanların En İyi Romanları Listesinden 13 Okunası Eser

TIME'ın 2010 yılında yayınladığı Tüm Zamanların En İyi 100 Romanı listesinden sizler için seçtiğimiz 13 roman. 

Sıralama gözetilmedi, yalnızca Türkçe'ye kazandırılan eserler dikkate alındı. Açıklamalar ve pasajlar ise kitapların tanıtım bültenlerinden derlendi.

1. Hayvan Çiftliği - George Orwell

canyayinlari.com

İngiliz yazar George Orwell, ülkemizde daha çok Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş bir diğer çok ünlü eseridir. 1940'lardaki 'reel sos­yalizm'in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biri olarak kabul edilir. 

Hayvan Çiftliği'nin başkişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirir. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur; ama devrimi de yine onlar yolundan saptırır. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıktır. Diğer kahramanlar gerçek kişileri çağrıştırmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir. 

Altbaşlığı Bir Peri Masalı olan Hayvan Çiftliği, bir masal anlatımıyla yazılmıştır; ama küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil, çarpıcı bir politik taşlamadır.

2. Yolda - Jack Kerouac

www.ayrintiyayinlari.com.tr

Neal, Kerouac, diğerleri... Kimi şair, kimi yazar, kimi serseri. Bir avuç arkadaştılar. Düzenden uzakta, başka bir hayatın peşinde Amerika'yı baştan başa katettiler Bazen tek başlarına, bazen bir arabaya tıkışıp dostlarıyla. Bazen bir otostopçuyla, Ya da âşık oldukları bir kadınla. Yolda özgürlük vardı. Yolda hayatın anlamı, yolda aşk vardı ve bazen sadece seks. Yolda parasızlık, açlık vardı. Bazen çözümsüzlük, kargaşa, kalleşlik... Yolda bir arayış vardı, arayıp da bulamayış. Yolda sorular vardı, çoğu cevapsız... Ve yolda çoğu zaman masmavi bir gökyüzü, zümrüt yeşili çayırlar, ve sonsuz bir kızıllık vardı. Yolda caz vardı, Cazın tanrıları ve ruhlara işleyen ritimler. Onlar 'beat kuşağı'ydılar. Farklıydılar, özgürdüler, düzenin dışındaydılar. Ve hep yoldaydılar...

3. Otomatik Portakal - Anthony Burgess

www.iskultur.com.tr

Karabasan gibi bir gelecek atmosferi. Geceleyin sokaklara dehşet saçan, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler. Sosyal kehanet? Kara mizah? Özgür iradenin irdelenişi? Otomatik Portakal bunların hepsidir. Aynı zamanda hayranlık verici bir dilsel deneydir, çünkü Burgess antikahramanı için yeni bir dil yaratır: Yakın geleceğin argosu 'nadsat'ı.

...ve Stanley Kubrick'in muhteşem film uyarlaması, yirminci yüzyılın kült eserlerinden biri olan bu romanın şöhretini pekiştirmiştir.

4. Muhteşem Gatsby - Scott Fitzgerald

www.iskultur.com.tr

Muhteşem Gatsby yalnızca Fitzgerald'ın en parlak yapıtı değil, aynı zamanda 20. Yüzyıl Amerikan edebiyatının en iyi romanlarından biridir. Kahramanı Jay Gatsby'nin Long Island'da bir malikânede sürdürdüğü debdebeli yaşam tarzı, 'Caz Çağı' olarak bilinen 1920'li yılları bütün coşkusu, aşırılıkları, şiddeti ve çöküşüyle yansıtır. Eğitimsiz bir aileden gelen yoksul Gatsby, kendini baştan yaratır. Servet ve güç kazanarak yeni umutlar ve başlangıçlar vaat eden bir hayatın eşiğine gelen bu gizemli milyonerin tek dürtüsü saplantı haline getirdiği ilk aşkı Daisy'ye kavuşmaktır. En parlak düşlerinin bir öpücükte cisimleştiği beş yıl önceki bir anı yeniden yakalamaktır aslında. Ama geçmiş geçmiştir ve tekrar edilmesi mümkün değildir. Gatsby'nin uğradığı yıkım, Amerikan Rüyası'nın da çöküşüdür.

5. Neuromancer - William Gibson

www.645dukkan.com

William Gibson yazdığı bilim kurgu romanları ile tanınır. Siberpunk akımının babası olarak bilinen Gibson'ın ilk romanı Neuromancer, yayınlandığı 1984 yılından bu yana, tüm dünyada 6.5 milyonun üzerinde satmıştır.

Gibson Güney Carolina'nın Conway şehrinde dünyaya geldi. 1968 yılında Vietnam Savaşı'na katılmayı reddederek bir süreliğine Kanada'ya yerleşti. 1972 yılından bu yana, bilim kurgu kitaplarını yazmaya başladığı Vancouver şehrinde yaşamaktadır. İlk çalışmaları sibernetik ve siber uzay teknolojilerinin gelecekte insan ırkı üzerindeki muhtemel etkilerini konu almıştır. 80'li yıllarda kaleme aldığı kurguları daha çok soğuk ve kasvetli bir etki bırakmaktadır. İlk romanı Neuromancer üç büyük bilim kurgu ödülüne layık görülmüştür: Nebula, Hugo ve Phillip K. Dick

Yıllar geçtikçe Gibson kendisini meşhur eden kötümser kurgularından gittikçe uzaklaşmış, romanlarını olaydan olaya atlayan bir şekilde yazmak yerine, realist bir tutum benimseyerek, süreklilik gösteren ve daha hikâyesel bir tarzda yazmıştır. Bununla birlikte romanlarında, değişen teknolojinin, özellikle olumsuz sosyal etkilerini vurgulamaya devam etmiştir.

6. Mrs. Dalloway - Virginia Woolf

www.iletisim.com.tr

'Yaşamı ve ölümü vermek istiyorum, sağlığı ve çılgınlığı; toplum düzenini eleştirmek istiyorum, işler halinde, en yoğun biçiminde.'

Virginia Woolf belki de en tanınmış romanı olan Mrs. Dalloway için bir yazısında bunları söylüyor. Dediklerini yapıyor da; her şeyden önce tek bir günün yoğun örgüsü içinde hem akreple yelkovanın peşinde koşan hem de o günün saatleri içinde kahramanlarının zihninde uzayıp giden iç zamanlar bulan bir roman bu. Mrs. Dalloway, edebiyat tarihinde daha sonraları 'bilinç akışı' adıyla anılacak bir tekniğin en başarılı örneğidir. Kitaba adını veren Clarissa Dalloway, akşam vereceği davetin hazırlıkları peşinde Londra sokaklarında dolaşırken, kitabın öteki, 'gizli' kahramanı Septimus Warren Smith aynı sokaklarda başka, daha karanlık bir hedefe doğru yol alır. Kitabın birbiriyle hiç yüzyüze gelmeyen bu iki kahramanı delilikle sığlık, sığlıkla derinlik, yaşamla ölüm kadar temel karşıtlıklar içinde 'günden geceye' yolculuklarını tamamlar ve Virginia Woolf'da birleşirler.

7. Mezbaha 5 - Kurt Vonnegut

www.aprilpublishing.com

Kurt Vonnegut, Batman'deki Joker'in iyi kalpli ikizi gibi. Beyne şerbet dökerken, kalbe kezzap saçıyor! Tüm zamanların en büyük savaş karşıtı romanlarından Mezbaha 5'te, Dresden bombardımanı merkezinde bir zaman yolculuğuna çıkıyoruz.

Billy Pilgrim beceriksiz bir zaman gezgini; nereye gideceğini kontrol edemiyor ve seyahatleri eğlenceli falan geçmiyor. Hayatının hangi kısmında kendini oynayacağını önceden bilemediğinden, sürekli sahne korkusu çektiğini söylüyor. Billy Pilgrim bir savaş esiri. Güzel ve yaşanabilir bir kentin mahvına tanık oldu. Tanıdığı biri, başkasına ait bir demliği aldığı için vuruldu Dresden'de. Bir diğeri, şahsi düşmanlarını savaştan sonra kiralık katillere öldürteceği tehdidini sahiden savurdu.

Unutmayın: Hepsi yaşandı bunların. Aşağı yukarı. En azından savaş kısımları gerçek.İnsanlığın merkezine yapılan bu zaman yolculuğu, hayatın anlamını arayan fakat bulmaya korkan herkes için benzersiz bir rehber.

8. Solgun Ateş - Vladimir Nabokov

www.iletisim.com.tr

Çok zordur konuşmak sevgili ölülerimizle, rüyalardan bildiğimiz üzere! Endişemizi, kırılganlığımızı, utancımızı görmezden gelirler. Artık eskisi gibi olmayışları insana fena koyar. Uzak bir savaşta ölen okul arkadaşımız, şaşkın değildir bizi kapısında görmekten; işaret eder biraz kaygısız, biraz kederli, bodrum katı odasındaki su birikintilerini.

Nabokov dilimizi kullanmayı ve dönüştürmeyi seçmekle, hepimize şeref bahşetmiştir.

9. Boyalı Kuş - Jerzy Kosinski

1939 yılının sonbaharı, İkinci Dünya Savaşı'nın ilk haftaları. Binlerce benzeri gibi altı yaşındaki o küçük çocuk da, Orta Avrupa'nın büyük bir şehrinde yaşayan annesiyle babası tarafından uzak bir köye gönderildi. Bir takım olaylar bütün hesaplarını alt üst etti. Başıboş kalan çocuk bir köyden diğerine geçti durdu.

Savaşın dört yılını geçirdiği köyler, belirli bir bölgede toplanmıştı. Köylerinden dışarı çıkamayan, kendi aralarında yaşayan, sarı saçlı, açık tenli mavi gözlüdür oraların köylüleri. Oysa çocuk esmer, kara kaşlı ve kara gözlüydü. Herkes çocuğu Çingene ya da Yahudi sandı.

10. Bülbülü Öldürmek - Harper Lee

www.selyayincilik.com

'İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.'

1960 yılında yayımlandığından bu yana bütün edebiyatseverlerin gönlünde özel bir yer edinen, Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek, Amerika'nın güneyinde yaşanan ırkçılığı ve eşitsizliği bir çocuk kahramanın, Scout Finch'in gözünden anlatıyor. 

Harper Lee, kullandığı yalın ama çarpıcı dil aracılığıyla adalet, özgürlük, eşitlik ve ayrımcılık gibi hâlâ güncel temaları, Scout'ın büyüyüş öyküsüyle birlikte dokuyarak, iyilik ve kötülüğü hem bireysel hem de toplumsal düzeyde mercek altına alıyor. Bir 'zenci'nin haksız yere suçlanması üzerinden gelişen olaylar; önyargılar, riyakârlık, sınıf ve ırk çatışmalarıyla beslenen küçük Amerikan kasabasının sınırlarını aşıp, insanlar arası ilişkide adaletin ve dürüstlüğün önemini anlatan evrensel bir hikâyeye dönüşüyor.

11. Ağustos Işığı - William Faulkner

www.iletisim.com.tr

Ağustos Işığı, Faulkner'ın kendine özgü anlatım teknikleriyle Amerikan yaşamının çelişik öğelerini, uyumsuzluklarını ve Amerika tarihinde iz bırakan siyahlar ve ırkçılık sorununu deşen başyapıtlarından biri. Ağustos Işığı, Kuzey-Güney, beyaz-siyahi ayrışmasının yoğun olarak yaşandığı Mississippi'de, Faulkner'ın edebiyat haritasına yerleştirdiği 'Yoknapatawpha'da geçer. Romanın başkişisi Joe Christmas'ın, hem beyaz olduğu hem de siyahi kanı taşıdığı düşünülmektedir. Joe iki dünya arasında gidip gelirken her ikisinin de yabancısı olduğunu hisseder, yaşadığı kısır döngü, romanın psikolojik zamanında çapraşık bir iç deneyim olarak sunulur. Joe'nun tragedyasının diğer halkalarını Doc Hines, Miss Burden gibi karakterlerin siyahlar ve ırkçılık sorunu karşısındaki tavırları meydana getirir. Ağustos Işığı'nda Faulkner bilinçlilik akışı, iç monolog, 'flash-back' gibi anlatım tekniklerini belleklerde iz bırakan bir tarih anlatısıyla birleştirir.

12. Geceyarısı Çocukları - Salman Rushdie

www.canyayinlari.com

15 Ağustos 1947, geceyarısı saat on ikide, Hindistan'ın bağımsızlığının ilan edildiği anda dünyaya gelen Salim Sina, basında ilgi odağı olup Başbakan Nehru tarafından kutlanır. Ancak bu tesadüf, kahramanımız için beklenmedik sonuçlar doğuracaktır. Zira kendisi gibi aynı saat doğmuş bin çocukla telepati kurmak ve tehlikeleri koku alma duyusuyla sezmek yetenekleri bahşedilmiştir kendisine. Bu yolla içinden çıkılmaz bir biçimde ülkesinin tarihine bağlanan Salim, zaman içinde yol aldıkça modern Hindistan'ın zaferlerine, felaketlerine, trajedilerine ve büyük çelişkilerine ayna olur.

13. Çavdar Tarlasında Çocuklar - J.D. Salinger

www.ykykultur.com.tr

'Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater'ı ve Ackley'i bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice'i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.'

Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salinger'ın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler... Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield'in masumiyet arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salinger'ın...

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nde Yeni Doğmuş Bebeğin Başının Örtülmesi Tepki Topladı
Yönetmen İlker Canikligil'in "Kaçak Film" Çıkışına Röportaj Adam'dan Aşırı Haklı Tepki
Meteoroloji 49 Kente Fırtına Uyarısı Verince Hava Forum 58 Kilo ve Altında Olanları Tiye Aldı
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
19.02.2016

Macera kitaplarından kafayı kaldıramıyoruz,şöyle kitaplar dururken be.Sonra sözde kitap okuduk oluyor.Yazık bize.Hepsini tek tek okuyacağım.

Pasif Kullanıcı
19.02.2016

Harper Lee daha yeni öldü. Allahım ne kadar üzgünüm mutlaka okuyun.

19.02.2016

bütün domuzlar eşittir fakat bazıları daha eşittir

19.02.2016

Bütün hayvanlar eşittir olacak..Domuzlar zaten üstün :))

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ