Le Guin, insanlık durumunu sorgulayan felsefi bir roman ortaya koyar. Robert Oppenheimer’dan esinlenen parlak fizikçi Shevek, kapitalist cehennem gezegeni Urras’a giderken, sosyalist anavatanı Anarres’i özler. Ancak anıları çoğaldıkça Anarres’in de boğucu yönlerini fark eder.
Urras ise yüzeyselliği ve acımasızlığıyla daha da yabancı gelir. Shevek’in yalnızlığı, “Nasıl yaşamalıyız?” sorusunu keskinleştirir. Le Guin, okuyucuya doğrudan cevap vermez, onları düşünmeye zorlar.
Son ve İlk İnsanlar - Olaf Stapledon (1930)
Stapledon’un eseri, yalnızca bir roman değil, Güneş Sistemi’nin iki milyar yıllık hayali tarihidir. Yaşlanan Güneş’in ışığı altında son insan türü, geçmişe bakar: İnsanlık nasıl evrimleşti, gelişti, farklı türlere ayrıldı ve yok oldu?
Roman, 17 farklı insan türünün düşlerini, başarılarını ve hatalarını detaylı şekilde aktarır. Sonunda yok oluş yaklaşırken, eserin tonu melankolik ama aynı zamanda minnettardır: “İnsan olmuş olmak çok güzel...”
Telegraph'ın yapacağı liste bu kadar olur. Çoğu en iyi falan degil direkt "niş" kabul edilebilecek şeyler. Safi politik altyapısı olan eserleri doldurmuşlar. Buyuk uclu denenlerden Asimov'dan Vakıf dahil hic bir şey yok, Arthur C.Clarke dan hic bir şey yok, Heinlein'dan hic bir şey yok. Üstüne daha Ender's Game yok, yok oğlu yok... 😄
Jules Verne tarihin en büyük bilim kurgu yazarı bence ve bir kitabı yok. Daha Ay’a seyahat mümkün değilken Ay’a seyahati hayal eden adamın nasıl hiç kitabı girmemiş.
Aramızda Ubik'i okuyan var mı?