Batman hayranlarının heyecanla beklediği The Batman filmi sonunda vizyona girdi. Merakla beklenen efsanenin detaylı incelemesiyle karşınızdayız.
Not: İçerik film hakkında küçük ayrıntılar dışında spoiler içermeyecek şekilde hazırlanmıştır. Filmi izlememiş olsanız da gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.
Batman hayranlarının merakla beklediği film, vizyona girmesiyle birlikte hafta sonunda toplam 128,5 milyon dolarlık bilet satışı yaparak bir rekora imza attı. Türkiye'de 4 Mart'ta vizyona giren film, sosyal medyada da en çok konuşulanlar arasına girmeyi başardı.
Eğlenceli ve neşeli süper kahraman filmlerinden biraz daha farklı bir yapıya sahip olması sayesinde izleyenlerden gelen tepkiler filmin oldukça beğenildiğini gösteriyor!
The Batman filminde başrol için Robert Pattinson ile anlaşıldığını öğrendiğimizden beri nasıl bir performans izleyeceğimizi heyecanla bekliyorduk. Alacakaranlık serisi, Harry Potter gibi birçok filmden tanıdığımız ve son yıllarda performansını zirveye çıkaran Robert Pattinson, The Batman hayranlarının beğenisini toplamayı başardı.
Pattinson, sakin ve oturaklı duruşuyla birlikte Batman'in hem öfkeli hem de yalnız yüzünü izleyiciye başarıyla yansıtmış gözüküyor. Filmin bu kadar beğenilmesine şaşırmamalı!
Filme dair yapılan yorumların en başında, Gotham tasvirinin ne kadar başarılı şekilde işlendiği geliyor. Genellikle karanlık sahnelere yer verilen filmde Gotham'ın ara sokakları ve mekanları oldukça gerçekçi şekilde yansıtılıyor. Elbette bu durum izleyicinin kendini filmin içinde hissetmesini mümkün kılıyor.
Başta Robert Pattinson, Zoe Kravitz, Colin Farrell, Andy Serkis gibi yıldızlar olmak üzere başarılı oyuncu performansları da hikayeye derinlik katıyor.
Diğer serüvenlerinden bağımsız bir Batman filmi olarak öne çıkan The Batman, karakterin Batman olma hikayesine pek fazla değinmiyor. Filmde kısa bir süredir Batman olan kahramanımız, seri katil Riddler'ın bilmecelerini çözüp cinayetlerin önünü kesmek için savaş veriyor. Filmin görece kasvetli ve sürükleyici suç ya da dedektiflik filmlerini andırdığını da söylemeden geçmeyelim.
Sonuçta Batman de insan! Aynı anda her yerde olamaz. Filmde kahramanımız suçlulara karşı mücadelesinde Catwomen ve Komiser Gordan ile birlikte çalışıyor. Bu iş birliği ise hem kurguyu derinleştiriyor hem de akışı çok daha sürükleyici bir hale getiriyor. Filmde Batman'in duygusal ve derin tarafına da sıklıkla şahit oluyoruz.
Birçok süper kahraman filminin aksine The Batman neşeli ve komik bir film olmaktan çok uzak. Film karakter tahlillerine daha net yer veren, hayata dair birçok duyguyu içinde barındıran ve psikolojik tarafa dokunan bir yapım olarak öne çıkıyor. Dostlarıyla birlikte Riddle'ın bilmecelerini çözmeye ve cinayetleri önlemeye çalışan Batman, adeta bir dedektif edasıyla suçluların takibini yapıyor.
Batman'in derinliği de seyirciyi etkilemeyi başaran en önemli etkenlerden biri. Bu yönüyle filmin Batman'e yeni bir bakış açısı getireceğini de söyleyebiliriz.
The Batman filminde Michael Giacchino'nun üstlendiği film müzikleri de oldukça beğenildi. Hans Zimmer'den sonra bu görevi üstlenmek cesaret gerektiren bir işti. Giacchino'nun bu görevi layığıyla yerine getirdiğini söylemek sürpriz olmaz. Özellikle Batman'in alevlerin arasında Penguin'in arabasına yürüdüğü sahnedeki müzik izleyenleri büyüledi.
Görece uzun kabul edilen film yaklaşık 3 saatlik süresiyle en uzun Batman filmi olmayı başarıyor. Filmde zaman değişimlerine çok fazla yer verilmemesi ve olayların akış şeklinde ilerlemesi izleyiciyi hikayeye bağlıyor. Bu bağlamda sürükleyiciliğin sağlandığını ve izleyicinin kendisini filmin içinde hissettiğini söyleyebiliriz.
Başlangıç için muhteşem özellikle ilk yarısı nolan filmlerine nal toplatır ama ikinci yarıda biraz film düşüyor o da normal