Colin Farrell: Şu ana kadar yedi ya da sekiz filmde birlikte çalıştığım bir aksan koçum var. Adı Jessica Drake ve harika biri. O benim başımın belası, ama böyle olması için para alıyor (Gülüyor). Bana ayırdığı zaman, gösterdiği ilgi için, ayrıca yaptığımız aksan çalışması için ona çok minnettarım. Bence aksanın başarılı olması için aksan koçunun birlikte çalıştığı kişide neyle karşı karşıya olduğunu bilmesi gerekiyor; konu sadece sesler ve diyalekt değil. Karakterin sosyoekonomik arka planını, kişinin duygusal ve psikolojik arka planını da araştırıyorlar —çünkü hepimiz sadece coğrafi olarak büyüdüğümüz yerin sonucu olan sesler değiliz. Bu, bir aksanın en belirgin yönünü belirler ama ses çıkarma şeklimiz aynı zamanda kendimizi ve tonlamamızı ifade etme şeklimizdir… Bütün bunlar bir aksan tasarımında rol oynar.
Ve tabii ki bütün bunlar psikolojiden, duygudan ve buna benzer şeylerden kaynaklanıyor. İşte bu yüzden Jessica muhteşemdi, harika bir kaynaktı. Onunla birkaç ay çeşitli sesler üzerinde çalıştık ve denemeler yaptık çünkü belirli bir talimat yoktu. Kendi aksanımla oynayabileceğimi söylediler. Çeşitli nedenlerden ötürü bunun bir hata olacağını düşündüm. Ayrıca, dediğim gibi, Jessica ile daha önce de çalışmıştım. Sonra Warner Bros.'da Mike Marino ve ekibi, gardırop departmanı, kız kardeşim ve oğlumla birlikte bir gün geçirdik. 20 yıllık sinema hayatımda geçirdiğim en büyülü günlerden biriydi gerçekten de. Çünkü ben gerçekten... Yani, 20 yıldır perdenin arkasını, kameranın arkasını görüyorum. Buna biraz alışıyor insan. Bunu adet edinmemeye çalışıyorsun ve bundan istifade etmiyorsun ama alışıyorsun. Bir şekilde tanıdık geliyor ve bu nedenle büyüsünü biraz kaybediyor. O gün ise sihirliydi. Işınlandım ve... Hepimiz oradaydık ve biraz gergindik ve hepimiz biraz heyecanlıydık ve çok fazla insan vardı, oradaki 20 kişiden biriydim... Yani, bundan sonra oynayacağım hiçbir karakter için, hele hele şimdiye dek oynadıklarımdan kesinlikle hiçbiri için, bu karakter üzerinde olduğu kadar az sahiplik iddiam olamaz diye düşünüyorum ama bunu kendim için sorun etmedim (Gülüyor). Ama o gün işler devam ederken, ses ilk kez çıktı ve eğlenceliydi.
Maske ise... böyle bir maskenin arkasına böylesine derinden gizlenmek çok güçlü bir şey. Gerçekten güçlü. Aslında biraz kısıtlayıcı veya sınırlayıcı olacağını düşünmüştüm ama tam tersi oldu. Mutlak bir özgürleşmeydi. Yani sesi ilk defa o gün duydum. Ses içimden çıktığında, etrafta gezindim ve bu iyi hissettirdi. Her şey bir fikir ve soyutlama olmaktan çıkıp Oz olmaya dönüştü.
adamlar plastik makyajda devrim yapmışlar adeta süper