Jeffrey Wright: Bence ''The Batman'' bu kanunsuz-kahraman olarak onun yolculuğunun birinci durağı; ve bana öyle geliyor ki bu kimliğe bürünmesi filmde değinmeye başladığımız nedenlerden ötürü yeni bir şey. Bir başlangıç hikayesi değil, başlangıç sonrası hikayesi. Batman, bazı yönlerden, büyük ölçüde kendi kendini yaratmış. Kostümü aşırı derecede rafine değil, Batmobile kendi mekanik becerisiyle yaptığı bir şey gibi görünüyor. Yani bu onun erken dönemi. Ve bence Gordon'ı oynarken benim ve Gordon için ilginç olan şey, bu bileşimde yerleşik bir merakın olmasıdır. Ayrıca, Gordon'ın Batman'e dair anlayışı ve kurdukları ilişki hakkında hala bir gizem var.
Dolayısıyla, Batman bir yerde boy gösterdiğinde, ''Vay canına, bu Batman, o bir kahraman. Bu kostüm de gerçekten harika değil mi?'' şeklinde yaklaşımlar olacağı gibi varsayımlarda bulunmuyoruz. Bunun yerine, bence, ona bakıp, ''Bir dakika, bu adam kim? Ne yapıyor? Neden üzerinde bu kıyafet var? Burada neler oluyor?'' diyoruz. Filmde bu soruları cevaplamaya soyunduk. Sahnelerden birinde -aslında, çektiğimiz ilk sahneydi- Gordon'ın çok iyi tanıdığı bir sürü polisin olduğu gizemli bir odaya giriyoruz. Gordon, Batman'le birlikte odaya girince, Batman ile Gordon odadaki herkesten soyutlanıyor ve tüm gözler onlara dönüyor. Orada Gordon için Gotham Polis Teşkilatı'nın dışında gerçekleşen bir bağ var ki bence ikisi için de harika bir başlangıç bu çünkü garip. Ve kendimize ''Neden birlikteler?'' diye soruyoruz. Bence film boyunca neden birlikte olduklarına dair ipuçları daha belirgin hale geliyor. Ama başlangıçta, hepsi çok yeni.