The Amazing Spider Man 2’Yi İzledik!

Bugün İstinye Park’da Amazing Spider-Man 2 ön gösterimine katılma şansı yakaladım, sizlere belki içinde az biraz “spoiler” içerebilecek bir ilk izlenim sunmak istedim. Bilginize.

Son 15 yıl içerisinde ne kadar çok süper kahraman filmi izlediğimizi bilyorsunuzdur. Peki sizce bunlardan kaçı gerçekten bir süper kahraman temalı çizgi roman uyarlaması gibiydi ya da kaçı bir çizgi romanı beyaz perdeye kendi bakış açısı ile uyarlama konusunda başarılıydı? Bana sorarsanız bir elin parmaklarını geçmez. Marvel arkasına Disney ’i alarak yarattığı sinematik evrende Avengers sağ olsun güzel işler yapma yolunda ilerliyor fakat X-Men ya da Spider-Man gibi Marvel’ın asıl büyük isimlerinin hakkının verilmediği bir gerçek. Hele ki dünyada en çok fana sahip süper-kahraman olan Spider-Man’i ele aldığımızda ilk üçlemenin 2. filmi dışında bize iyi şeyler sunan bir film olmamıştı. Fakat The Amazing Spider Man serisi de 2. filmi ile yeni üçlemenin eskisini sollayacağını hatta 4. 5. filmlere ya da spin-off filmlere doğru çıtayı iyice yükselteceğini belli etmiş durumda.

Biliyorsunuz bu yeni üçleme daha çok Ultimate evrenine uygun bir dil kullanıyor. Her şey daha genç, daha dinamik ve daha bilimsel. Peter Parker bu derece ergen triplerine görmek ilk filmde bizi biraz rahatsız etmişti ama ikinci filmde sizi bu evrene ve bu karakterlere adapte edecek çok daha fazla şey var. Ve hikaye kurgusu karakter gelişimi açısından yine çok iyi olmasa da olayların genelini öyle güzel öyle ince işliyor ki, ilk filmin bir giriş filmi olduğunu çok daha iyi anlıyorsunuz. Özellikle ilk filmde istediğini bulamayanlar, hep bir eksiklik hissedenler bu filmde aradıklarına daha çok yaklaşabilirler. Çizgi roman istiyorsanız karakter bolluğu, diyaloglar ve olay örgüsü size bunu verecek, aksiyon istiyorsanız gerçekten kralı var, Peter Parker istiyorsanız Andrew Garfield kendini aşmış durumda, dramatik ağırlık istiyorsanız mendilleri hazırlayın ve özellikle aşk istiyorsanız The Amazing Spider-Man 2 ilk filmin bütün eksikliklerini özellikle de Spider-Man markasının bence ihtiyacı olan aşk hikayesini dibine kadar size veriyor. Özellikle “ aşk ” konusunda Toby’li ilk üçlemenin çok ötesinde ve çok daha etkileyici bir seri bu.

Bir Spider-Man filminden beklediğiniz aşk olmayabilir ama bana sorarsanız çizgi romanları da ele aldığımızda Peter Parker hayatından aşk hiç bir zaman eksik olmaz. Hem de en karmaşığı, en duygusalı ve en dramatiği. O yüzden Andrew Garfield ve Emma Stone ’un hem iyi oyunculukları hem de gerçek hayata da yansıyan ilişkilerinin de duygusal etkisi ile bu filmde harika bir çift olmuşlar. Bir süper kahraman filminde “ aşk ” temasını daha önce bu kadar derinden hissetiğimi hiç hatırlamıyorum doğrusu.

Filmin kötüleri başta da söylediğim gibi karakter gelişimi olarak çok sıkı işlenmemiş ama Jamie Foxx gibi bir oyuncuyu Electro rolü ile izlemek harika. Filmin baş düşmanı kendisi ve en çok onun hikayesi işlenmiş ama klasik bir “ loser ” hikayesi tadında olduğundan çok etkileyici değil. Harry Osborn , Dane Dehann tarafından canlandırılıyor ki kendisi sinema perdesinin yeni DiCaprio’su. Oldukça yetenekli olan bu genç oyuncu ve Harry Osborn-Green Goblin karakteri serinin geri kalanında daha önemli role sahip olacak kuşkusuz. Ve bilyoruz ki üçüncü filmde Spidey’nin karşısına Green Goblin önderliğinde Sinister Six ’in çıkması artık kaçınılmaz. Film boyunca yapılan göndermeler ve sonunda konunun oraya bağlanması zaten bekleniyordu ama yine de etkileyiciydi. Filmin güzel bir sürprizi de Rhino karakteri. Paul Giamatti ’nin de Rhino ile Sinister Six’e katılacağına şüphemiz yok.

Bu tür filmler için önemli olan ondan ne beklediğinizi ya da ne istediğinizini bilerek gitmektir. Spider-Man karakteri ile alakanız yoksa ya da ilk filmi izlemediyseniz, sinemayı bir sosyal aktivite olarak görüp afişi ya da oyuncuları hoşunuza giden filmlere giren insanlarsınız lütfen bu filmi acımazsızca eleştirmeye kalkmayın, cevabınızı alırsınız. Bu fantastik ve bilim kurgu soslu bir çizgi roman uyarlaması. Ve bir süper kahraman filmi. Türü ve karakterleri sevenlere hitap ediyor. Filmi izleyp çok klişe v.b. yorumlar yapmak fazlasıyla talihsiz ve gerçek klişenin kendisi olur. Karakteri ve çizgi romanı sevip yine de filmi beğenmeyecek olanların da gerçekten güzel sebepleri olmalı. Yok giysisi kötü, Harry Osborn öyle mi Green goblin oluyor, Rhino neden tank benzeri bir araç olarak tasarlanmış gibi yaklaşımlar da sizi bence kurtarmaz. Bunun bir uyarlama olduğunu unutmamak gerekiyor. Nihayetinde Marc Weeb yeni senarist ve yaratıcı yapımcıları Kurtzman & Orci ikilisinin de desteği ile ilk filmin çok ötesinde bir filme imza atmış. En iyi Spider-Man filmi desem de kendime kızmam sanırım daha sonra. Hem bir çizgi romanın olması gerektiği gibi eğlenceli ve aksiyon dolu, hem de sinema seyircisine hitap edecek kadar bilim-kurgu, aşk ve drama öğeleri taşıyor. Ona 2.5 saatlik bir eğlence olarak bakarsınız verdiğiniz paraya zerre üzülüceğinizi sanmıyorum. Yaz döneminin ilk gişe canavarı filmi böylece gelmiş oldu, tadını çıkartmanız lazım. Sinema sanatının bu filme ihtiyacı olmasa da sinema perdesinin tam olarak böyle filmlere ihtiyacı var.

Popüler İçerikler

Asgari Ücretin Açıklanmasından Sonra Cumhurbaşkanı’na Mesaj Atan Kadir İpek Gözaltına Alındı
Gazeteci Fulya Öztürk'ün Azerbaycan Milletvekiline Ağladığı Anların Beden Dili Analizi Çok Konuşuldu
Volkan Demirel, Elini Sıkmadığı Şenol Güneş'le Arasında Geçen Diyaloğu Anlattı