Tevrat veya Kur'an'dan Okumuş Olabilirsiniz, Peki Büyük Tufan'ı Gılgamış Destanı'ndan Okudunuz mu?

Yazılı en eski destanda ve hiç de yabancısı olmadığımız bu hikayede kahraman Nuh değil Utnapiştim'dir...

Uruk Kralı Gılgamış'ın hikayesini kısaca hatırlayacak olursak, Gılgamış başlarda halkına oldukça acımasız davranan bir Tanrı-Kraldır. Genç kadınlara el koyar, onların erkeklerini de savaşa yollar.

Halk ise bu durumdan bezer ve Tanrılardan yardım ister. Tanrıça Aruru, Gılgamış'a rakip olabilecek Enkidu'yu yaratır. Enkidu ne tam olarak bir hayvan ne de insandır; ancak tam olarak Gılgamış'ın rakibidir. Uruk'ta karşı karşıya gelen bu iki rakip yenişemezler ve dost olurlar. Hem bu dostluğu pekiştirmek hem de isimlerini tarihe yazabilmek için Tanrı Enlil'in görevlendirdiği Orman koruyucusu Humbaba ile dövüşmek için bir sefere çıkarlar.

Humbaba'yı dövüşte yere seren ikiliden Enkidu onu öldürmek için Gılgamış'a ısrar eder. Halbuki Humbaba çoktan mağlubiyeti kabul etmiş ve Gılgamış'ın emrine girmeye hazırdır.

Ancak Enkidu'nun ısrarları sonuç verir ve Humbaba'nın başını kesip onu görevlendiren Tanrı Enlil'in önüne koyarlar. Enlil bu işe çok sinirlenir ve onları lanetler. Uruk şehrine dönen Gılgamış artık bir kahraman olarak lülelerini tarar, tacını giyer ve tahtına oturur. Onun bu hali Tanrıça İştar'ı baştan çıkarır ve İştar, Gılgamış ile evlenmek ister. Gılgamış'ın reddi ise İştar'ı sinirlendirir ve Tanrıça Uruk'a boğasını yollar. Gılgamış ve Enkidu ise Humbaba'dan sonra boğayı da öldürürler.

Bunun üzerine Enkidu bir rüya görür. Rüyasında Tanrılar bir toplantı yapar ve onun ölmesine karar verirler.

Gerçekten kısa bir süre sonra hastalanan Enkidu ölür. Gılgamış en iyi dostunun ölümüne çok üzülür. Ayrıca ölümün kendisinden de korkar ve ölümsüzlük arayışına girer. Bildiği kadarıyla geçmişteki 'Büyük Tufan'dan sağ kurtularak ölümsüzlüğü elde etmiş Utnapiştim vardır. Utnapiştim'e ulaşmak için yola çıkan Gılgamış hedefine varır ve ölümsüzlüğün sırrını kendisine öğretmesini ister.

Bunun üzerine Utnapiştim Gılgamış'a şöyle cevap verir: "Sana bir sır vereceğim, Tanrıların bilinmeyen bir yanını anlatacağım." Ve devam eder...

Fırat'ın kıyısına kurulmuş Şurrupak kentini biliyor musun? İşte o kent zamanla eskidi ve Tanrıları da kocadı. O günlerde insanlar durmadan arttı yeryüzü dolup taştı ve yabanıl bir boğa gibi böğürdü. Bu böğürtü Tanrıları rahatsız etti ve bir toplantı yaparak insanların bu kargaşasının çekilmez hale geldiğine karar verdiler. Bu kararın sonucu ise insanlığın yok olmasıydı.

Buna karşılık Ea önceden verdiği sözü tutarak beni bir düş aracılığıyla bu karardan haberdar etti. Şöyle dedi: Ey Şurrupaklı, ey Ubara-Tutu'nun oğlu!

Evini yık, malını bırak; kendine bir tekne yap, yeryüzünün nimetlerini bir yana atıp canını kurtarmaya bak. Dediklerimi hemen uygula; evini yık, kendine tekne yap. Yapacağın teknenin ölçüleri şunlardır: Eni, boyuna eşit olsun, güvertesinin üzerindeki dam ise, dipsiz uçurumu örten çatıyı andırsın. Yapıp bitirdikten sonra, gemiye bütün canlı yaratıkların tohumunu al.

Bunun üzerine Ea'nın emirlerine uyacağını söyleyen bilge Utnapiştim, Ea'dan aldığı öğütle de kent halkına şu yalanı söyler: "Tanrı Enlil tarafından şehirden kovuldum ve bu yaptığım gemiyle Efendim Ea'nın yanında yaşamak üzere Körfez'e gideceğim."

Ev halkı ve gemi mürettebatı ile birlikte 7 günde gemi inşaatı biter. Bundan sonrasını Utnapiştim'den okuyalım. Gemiyi denize indirme işinde epey zorluk çıktı. Teknenin üçte ikisi suya gömülünceye dek aşağıdan da yukarıdan da safralar yer değiştirip durdu. Ben de olan bütün altını ve canlıları, ailemi, akrabalarımı kırların hem yabanıl hem de evcilleşmiş hayvanlarını ve zanaatçıları tekneye aldım.

Vakit gelip çatmıştı; gece bastırdı, fırtınanın binicisi (Enlil) yağmuru gönderdi. Hava gerçekten korkunçtu. Gemiye binip her tarafı sımsıkı kapadım. Ve bütün sorumluluğu başdümenciye devrettim.

Tan yeri ağarmağa başlarken ufuktan bir kara bulut ağdı. Bu bulut, fırtınanın efendisi Adad'ın bulunduğu yerde gürledi. Fırtınanın habercileri Şullat ile Haniş, dereyi tepeyi geçerek başı çektiler. Daha sonra, uçurum tanrıları ortaya çıktı. Nergal, alttaki suları tutan bentleri yıktı. Savaş tanrısı Ninurta, setleri yerle bir etti. Cehennemin yedi yargıcı, Anunnaki, meşalelerini kaldırıp ülkeyi kurşuni alevlere boğdular.

Altı gün, altı gece boyunca yeller esti; sel, bora ve su taşkınları yeryüzünü kasıp kavurdu. Yedinci gün ağardığında güneyden esen fırtına dinmeye yüz tuttu, deniz yatıştı, Tufanın da hızı kesildi.

Yeryüzüne göz attığımda her yanı sessizliğin kaplamış ve bütün insanların da çamura dönüşmüş olduğunu gördüm. Denizin yüzeyi, bir damın üstü gibi, dümdüz uzayıp gidiyordu. Ambar kapağını açtığımda yüzüme bir ışık düştü. Sonra, oturup ağlamaya başladım ve bir kara parçasını görmek için boşuna bakındım. Sonra on dört fersah ötede bir dağ görünüverdi. Gemi, o dağa oturdu.

7 gün boyunca Nisir Dağı'nda kımıldamadan duran gemiden bir güvercin saldım ancak konacak bir yer bulamayınca geri döndü.

Sonra, bir kırlangıç saldım. Kırlangıç, uçup gitti. Ama o da konacak bir yer

bulamayınca dönüp geldi. Sonra bir kuzgun saldım. Kuzgun, suların çekilmiş olduğunu gördü; orada burada bulduklarını yemeğe koyuldu; gak gak etti ve geri dönmedi. 

Bunun üzerine, tuttum, her şeyi dört bir yana savurdum; kurban sundum ve yiyecek-içecekten dağın tepesinde adak adadım. Yedi ve yine yedi kazan kurdum. Üzerine odun, kamış, sedir ve mersin ağacı yığdım. Tanrılar, tatlı kokuyu alınca, adağın başına sinekler gibi üşüştüler.

Enlil varıp gemiyi görünce küplere bindi; Tanrılara öfkelenip şöyle dedi: "Şu ölümlülerin arasından canını kurtaran çıktı mı acaba? Hiçbiri mahvolmaktan kurtulmayacaktı."

Sonra Ea, savaşçı Enlil'e şunları söyledi: 'Tanrıların en bilgesi yiğit Enlil! Tufanın kopmasına böyle düşüncesizce nasıl oldu da yol açtın? Ve sitem eder Tanrıların atası Enlil'e:

Günah işlemiş olana yükle günahını

Hizaya sok yasaya karşı çıkanı

Biraz cezalandır koparmaya kalktı mı bağlarını 

Çok sert davranma, yoksa mahvedersin cezalandırdığını; 

Bir aslan ortadan kaldırsaydı insanlığı tufan kırıp geçireceğine, 

Bir kurt ortadan kaldırsaydı insanlığı tufan kırıp geçireceğine, 

Yeryüzünü kasıp kavuran açlık belası olaydı tufan olacağına, 

Yeryüzünü kasıp kavuran veba belası olaydı tufan olacağına.

Ayrıca Tanrıların sırlarını kendisinin vermediğini, bilge Utnapiştim'in tufanı rüyasında gördüğünü de söyleyen Ea, bu insana nasıl bir işlem uygulanacağını Enlil'e sorar.

Bunun üzerine Enlil gemiye yönelir ve... Utnapiştim: Karımı da, beni de elimizden tutarak gemiye soktu. İkimizi de iki yanına diz çöktürdü. Alnımıza dokunup şu sözleri söyleyerek kutsadı bizi: 'Geçmiş günlerde, Utnapiştim bir ölümlü kişiydi. Bundan böyle kendisi ve karısı uzaklarda ırmakların ağzında yaşayacaklar.' İşte böylece Tanrılar, beni alıp burada; ırmakların ağzında ve uzakta yaşamak üzere yerleştirdiler.

Not: Gılgamış'ın bu heyecanlı hikayesinin sonunu merak edenler aşağıdaki kaynak linkine tıklayabilirler efendim.

İsterseniz Gılgamış'ın hikayesini Fransız felsefeci Luc Ferry'den de dinleyebilirsiniz.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

Aşk, Entrika, İhanet! Yunan Tanrılarının Günümüz Magazin Olaylarını Bile Sollayacak Konuşmaları
Ütopyalar Güzel midir Gerçekten? Peki Siz Bu Ütopyalarda Yaşamak İster miydiniz?
Tarihin İlk Reklam Panosunun Efes’te Yapıldığını Üstelik de Bir 'Aşk Evi’ne Ait Olduğunu Biliyor muydunuz?

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
YORUMLAR
15.11.2020

Bütün dinler, şu anda mitolojik diye adlandırdığımız eski dinlerin bir değişik versiyonlarıdır zaten. Ama ister Zeus'a inanın, ister Allah'a, ister Shiva'ya, isterseniz hiçbir şeye. İnsanca yaşayalım da kimseyi rahatsız etmeden ve baskı uygulamadan. Önemli olan bu.

Pasif Kullanıcı
15.11.2020

Şimdinin dinleri geleceğin mitolojisidir. Gelecek nesiller epey dalga geçecekler, bir şeyin etrafında dönüyorlarmış, kötü karaktere taş atıyorlarmış sonra bu taşlar oranın halkı tarafından ertesi gün tekrar bu kerizlere satılıyormuş falan diye 😁 hele biri varmış 1saniyeden bile daha kısa sürede uçan bi binekle tüm evreni dolaşmış filan 😁😁 ulan ne efsane hikayeler be sjsjsjsjsjsjj

Pasif Kullanıcı
15.11.2020

antik mısır'dan kalma bir kayanın üstünde sünnetin yapılışını gösteren bir kabartma mevcuttur. yaklaşık 3 bin yıllık filan. mısırlılardan, israiloğulları alıyor islamda yahudilerden alıyor kendine uyarlıyor işte. semavi dinlere baktığımızda sümer, mısır, hititlerin izlerini görmek mümkün ama maneviyatı zayıf olan insanlığın inançtan başka bir şeye tutunması zor o yüzden kurcalamayın fazla:D

TÜM YORUMLARI OKU (31)