Tenisin Ekselansları: Roder Federer' in Kariyerini Anlatıyoruz!

Bazı sporcular vardır, istatistikleri altüst ederler. Bazıları vardır, kazanma hırslarıyla sizi korkuturlar. Bir de Roger Federer vardır; raketine her dokunuşunda zamanı durduran, tenisi bir ter ve efor savaşından çıkarıp bir baleye dönüştüren adam.

Onu izlemek, bir tenis maçı izlemek gibi değildi. Sanki pazar sabahı kahvenizi yudumlarken en sevdiğiniz plağı dinlemek gibi huzurlu, ama bir aksiyon filmi izlemek kadar heyecan vericiydi. Gelin, İsviçre’nin o soğuk kışlarından çıkıp, dünya kortlarını ısıtan bu efsanenin hikayesine, rakamların ötesinden bakalım.

1. Öfkeli çocuktan Buz Adam’ a dönüşüm!

Çoğumuz onu korttaki o sarsılmaz sakinliği, saçının bir teli bile bozulmadan maç kazanmasıyla tanıyoruz. Ama hikayenin başı hiç de öyle değil. Genç Roger, puan kaybettiğinde raket fırlatan, kendine kızıp ağlayan, duygularını kontrol etmekte zorlanan, sarı saçlı, asabi bir çocuktu.

2. Karakterini eğitti!

Onu efsane yapan ilk kırılma noktası yeteneği değil, karakterini eğitmesiydi. O, içindeki o hırçın ateşi söndürmedi; onu kontrol altına alıp raketinin ucuna taşıdı. O 'Buz Adam' lakabını, yıllar süren bir mental disiplinle kazandı. Bu bize şunu öğretti: Mükemmellik doğuştan gelmez, inşa edilir.

3. Kortta bir ressam…

Tenis dünyası çift el backhand’in (iki elle yapılan vuruş) güvenli limanlarına sığınırken, Federer bir ressam fırçası gibi kullandığı tek el backhand’i ile direndi. O vuruş, modern teniste estetiğin son kalesiydi.

Topa vurduğu anı hatırlıyor musunuz? Gözleri topun üzerinde, vücudu mükemmel bir denge içinde ve o vuruş sonrası raketin havada süzülüşü... Bu bir vuruş değil, bir imzaydı. Rakipleri topa 'vururken', Federer topu 'yönlendiriyordu'. Sanki top, Roger'ın onu göndermek istediği yere gitmekten mutluluk duyuyordu.

4. Neden o bir efsane?

İstatistiklere bakarsanız, Grand Slam sayılarında geçildiğini görebilirsiniz. Ama Federer’in mirası sayılarla ölçülemez.

* Hiçbir zaman maçın ortasında sakatlık bahanesiyle çekilmedi.

* Basın toplantılarında her zaman nazikti.

* Top toplayıcı çocuklara, krallara davrandığı gibi davrandı.

35 yaşından sonra, herkes 'bitti' derken geri dönüp 2017 Avustralya Açık’ı kazanması, sadece yetenek değil, saf bir tenis aşkıydı.

5. O bir unutulmaz!

Kariyerini noktaladığında, tenisin bir parçası da onunla birlikte emekli oldu sanki. Artık kortlarda o 'peynir keser gibi' attığı slice vuruşları göremeyeceğiz belki ama bize hissettirdiklerini asla unutmayacağız.

6. Bize yaşattığın o büyülü anlar için teşekkürler.

İçeriğin Devamı İçin Tıklayın

Popüler İçerikler

Şarkı Eşliğinde Öğrencilerine İngilizce Öğreten Öğretmenin Aksanı Gündem Oldu
Gazeteci Fatih Altaylı Tahliye Edildi
Hakkında Yakalama Kararı Bulunan Şeyma Subaşı'dan İlk Sözlü Açıklama Geldi!