Çocukluk anılarımıza eşlik eden çizgi film karakterlerinin çoğu mental ve ruhsal sorunları yansıtıyor aslında. Konuşan bir ağaca sahip bir kız çocuğunun çok sıradan ve olası olduğunu düşündük, Ariel'in tam bir istifçi olmasını garipsemedik.
Muzdarip oldukları sorunları duyunca muhtemelen şok geçireceğiniz daha birçok karaktere gelin birlikte bakalım. 😶
Winnie the Pooh karakterlerinden olan Tigger'ı iki dakikadan fazla bir süre hareketsiz gören oldu mu? Yerinde asla duramayan yapısıyla Tigger, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu belirtileri gösteriyor.
Güzelliği ve gücüyle adeta kafayı bozmuş kraliçemiz, kendinden daha güzel olan Pamuk Prenses'i öldürmek isteyecek kadar kıskanç ve egolu. Sorunu da tabii ki de narsistik kişilik bozukluğundan başka bir şey olamazdı.
Başkalarını üzmemek için kabuğuna çekilen ve bir başına kalmayı seçen Elsa, kendine güvensizliği, suçluluk hissi ve mutsuzluğuyla yarattığı buzdan fanusunda yaşama isteğiyle majör depresif rahatsızlığa sahip karakterlerden.
Herkesin onunla alay ettiğini ve kimsenin onu sevmediğini hisseden Charlie aynı zamanda reddedilme korkuları da yaşıyor. Ancak kaygılarının ve kaçıngan kişilik bozukluğunun hayatını mahvetmesine de izin vermiyor ve oyunlarına devam ediyor. 🥺
Abisi Mufasa konusunda hep bir aşağılık kompleksi içinde olan Scar'ın bu durumu onu şiddete, manipülasyonlara ve başkalarını suçlamalara sürüklüyor. Doğru ve yanlış terazisi şaşan Scar, antisosyal kişilik bozukluğunu temsil ediyor.
Telaşlı bir tavşanı takip ederek bir anda bambaşka bir evrene düşen Alice, kendi kendine 'delirdim mi acaba?' diye sorduğunda bize mental olarak iyi olmadığının mesajını da veriyor aslında. Konuşan hayvanlar ve eşyaların olduğu evrenin, aslında onun delüzyonları olduğu ve şizofreniyi temsil ettiği anlaşılıyor.
'Aladdin'in sosyopat kötü karakteri, başkalarının kötülüğünü isteyen ve yaptıklarından pişmanlık duymayan biri. Kendi ailesine dahi zarar vermek isteyen Jafar, başkalarının acı çekmesinden de keyif duyuyor. Bütün bunlar antisosyal kişilik bozukluğuna sahip olduğuna işaret ediyor.
Disney karakterleri içinde muhtemelen en kötüsü olan Malefiz, Aurora'nın vaftizine çağırılmadığında herkese büyü yapıyor. :) Öfkesi ve irrasyonelliğiyle verdiği kararlar ve duygularıyla başa çıkamamasıyla sınırda kişilik bozukluğunun bir örneği.
'Bob's Burgers'ın Tina'sı ailesine göre öyle olmasa da asperger sendromuna sahip. Çok zayıf sosyal becerilere sahip ve özellikle restorandaki müşterilerle tam olarak neyin uygun olduğunu anlayamıyor.
Yüksek sesle bağırdığı, duygusuz davrandığı ve masaların altına saklandığı oluyor. Çoğu insanla göz teması kurmakta zorluk çekiyor.
Zeki ve güzel karakterimiz Belle, babasını kurtarmak için acımasız Canavar tarafından esir edildiğinde büyük bir acı çeker. Ancak zamanla bu karaktere aşık olur. Tıpkı stockholm sendromu olan kişiler gibi...
Sevimli Charlie Brown'a karşı hiçbir empati duyamayan Lucy onu sürekli aşağılıyor, kardeşi Linus'a da eziyet ediyor. Sürekli modu da değişen Lucy, sınırda kişilik bozukluğuna sahip.
En işe yaramayan şeyleri bile istifleyen Ariel, obsesif kompulsif bozukluğu temsil eden Disney karakterlerinden.
Ne zaman sorunlar yaşasa sihirli bir şekilde konuşan ağacına giden Pocahontas şizofreni belirtileri gösteriyor.
En az 3 farklı Hulk'ı temsil eden Bruce, hem agresif hem sadist özellikleriyle ve farklı kişilikleriyle çoklu kişilik bozukluğuna sahip.
Belki de hepimizin çocukken acıyarak ya da üzülerek izlediği ve neşelendirmek istediği Eeyore, sürekli depresif ve içe dönük olmasıyla distimi belirtileri gösteriyor.
Eeyore'nin aksine Sünger Bob neşe ve enerjinin asla bitmediği karakterlerden. Hem bir yetişkin hem baloncuk patlatan bir çocuk, hiperaktif ve tanıştığı herkesin en yakın arkadaşı olacak kadar sosyal anlamda farklı.
Alışılandan çok daha fazla neşeli ve şapşal olan Sünger Bob, Williams sendromuna sahip.
Anıların ve gidilen yerlerin unutulduğu hastalık olan çözülmeli füjü Dora'nın bütün bölümlerinde görüyoruz. Dora da maceradan maceraya atılıyor, sayısız yere gidiyor ve hatırlamıyor.
Kendine, yapabileceklerine aşırı derecede güvenen, en çok kendine hayran olan ve önüne gelen her siyah-beyaz canlıyı elde edebileceğine inanıp direten Pepe Le Paw gerçek bir narsist örneği.
Çizgi dizi tarihinin en tanınmış babalarından olan Homer'ın mental ve ruhsal sorunlarını anlatmak için bir liste yapmak gerekir ancak biz bir tanesine odaklanacağız.
Bart'ın perspektifindeki Homer, ara ara asabileşen ve karşısındakine kasıtlı olarak zarar veren bir figür. Bu özellikleriyle aralıklı taşkınlık rahatsızlığı en iyi yansıtan karakterlerden.