Tek Mekanda Geçmesine Rağmen Heyecanın Bir An Bile Düşmediği 30 Film

1. Toprak Altında (Buried) /2010

ABD'nin Irak'ı işgal ettiği günden bu yana Hollywood'un çektiği film sayısı Bağdat'a düşen bombaların sayısını geçmiş olmalıdır. İşte Toprak Altında filmi de bu minvalde değerlendirebileceğimiz yapımlardan biri. Paul Conroy Irak’ta çalışan Amerikalı bir kamyon şoförüdür. Bir grup Iraklı direnişçi Paul'u derdest eder.  Paul, gözünü açtığında ölümle burun buruna olduğunu görür. Uyandığında kendisini bir tabutun içinde gömülü halde bulmuştur. Oraya nasıl ve kim tarafından getirildiğini bilmemektedir. Ölmemek için zamana karşı yarışmak ve klostrofobinin doruklarındaki bu kabusu atlatmak zorundadır.

2. Sınav (Exam) / 2009

8 yetenekli aday, gizemli ve güçlü bir şirkete girebilmek için son aşamaya gelmiştir. İçlerinden en iyisi hazırlanan sınavı geçerek işe başlayacaktır. Katılımcılar penceresiz bir odaya sokulur. Önlerinde bir kağıt ve kalem bulunan katılımcıların cevaplaması gereken sadece 1 soru vardır. Yönetici tüm kuralları anlattıktan sonra odadan çıkar ve seksen dakikalık süre başlar. Fakat büyük bir sorun vardır; ortada cevap verilebilecek bir soru yoktur.

3. Alice Creed Kayboldu (The Disappearance of Alice Creed) /v2009

İki inşaat mühendisi, bir İngiliz yapıtı olan binayı güçlendirmek ve kullanılır hale getirmek için oraya hapishaneye çevireceklerdir. Amaçları ise bir kadını kaçırmak ve onu oraya hapis etmektir. Böylelikle kadına istediklerini yaptırabileceklerdir. Fakat bu yaptıkları iş sandıkları kadar kolay olmayacaktır.

4. Kahvaltı Klübü (The Breakfast Club) / 1985

1985 yılına ait bir gençlik klasiği ile karşı karşıyayız. Filmde bir nerd 'inek öğrenci modeli', atletik bir sportmen, bir freak 'ucube anarşist', bir entelektüel ve bir 'sarışın' aralarında keşfedecekleri ortaklığa doğru yol alacaklardır. Amerikan lise hayatından bu beş benzemez, cezalı oldukları cumartesi gününü okul kütüphanesinde geçirmek gibi bir işkenceye maruz kalmışlardır. Bir yandan da at gözlüklü lise müdürünün tacizi altında inlemektedirler. Yetişkin aklı ve ergen yüreğini tek potada eritmeyi bilen John Hughes, hiç şüphesiz bir kuşağa, 80’li yılların en iyi gençlik filmlerini armağan etti. 'Sixteen Candles', 'Pretty in Pink' bir yana, Kahvaltı Kulübü’nün üstadın en iyi işi olduğunu teslim etmek lazım. Gerçek bir kült film 'Kahvaltı Kulübü'...

5. Arka Pencere (Rear Window) / 1954

Arka Pencere, komşusu ile ilgili korkunç bir duruma şahit olan bir adamın hikayesini konu ediyor. Fotoğrafçı L.B. Jeffries, geçirdiği kaza sonuncunda bacağını kırar. New York’taki apartman dairesinde zorunlu tatili sırasında arka penceresinden komşularını teleskopla seyrederek zaman geçirmektedir.Jeff, yine bir seyri sırasında komşusunun, karısını öldürdüğünden şüphelenir. Olayı araştırmaları için fotomodel sevgilisi Lisa ve hemşiresi Stella’dan yardım ister.Gerilim türünün usta yönetmeni Alfred Hitchcock’tan türünün klasiği olarak kabul edilen bir başyapıt.

6. Acımasız Tanrı (Carnage) / 2011

Çocuk parkında birbiriyle kıyasıya dövüşen iki haşarı çocuk... Sıradan görünen bir kavgayı, ebevyenler bir ev davetiyle modern biçimde çözmeye ve tatlıya bağlamaya çalışır. Fakat ilk başta medeni biçimde konuşarak sorunu çözmeye çalışsalar da, sonrasında işler sarpa sarar ve herkesin birbirinden sakladığı foyası meydana çıkar. Hiç kimse küçük çaplı bu 'katliamdan' kaçamaz... 

Fransız oyun yazarı Yasmina Reza'nın Tony Ödüllü 'The God Of Carnage' adlı tiyatro oyunundan uyarlanan yapım,  11 yaşında iki çocuğun okulda kavga etmesinin ardından aileleri arasında başlayan tartışmanın doğurduğu ilginç olayları konu alan bir kara-komedi olarak nitelendiriliyor. 

Oscar Ödüllü oyuncularından oluşan kadroyu (Kate Winslet, Christoph Waltz, Jodie Foster, John C. Reilly) Polonyalı sinemacı Roman Polanski yönetiyor...  

Oyun ülkemizde İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından Vahşet Tanrısı ismiyle oynanmıştı.

7. Tezgahtarlar (Clerks) / 1994

Patronu arayıp, tek çalışanı olduğu marketi pazar günü de açması gerektiğini söyleyene dek, Dante Hicks sıradan bir tatil günü planlamaktadır. Öğlen 2’de arkadaşlarıyla oynayacağı Hockey maçı tehlikeye girmiş ve kız arkadaşı tarafından sürekli okula dönmesi için beyni bulandırılırken şimdi de eski kız arkadaşı Caitlin’in evleneceği haberi yayılır.

Yandaki videocu ise Dante’nin kadim dostu sarkastik Randall’a emanettir. Randall işe sürekli geç gelir, marketi sömürür, müşterilerle kavga çıkarır ve Dante’nin başını devamlı surette belaya sokar.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi marketin hemen önünde gençlere uyuşturucu satan muhteşem ikili Jay ve Silent Bob ortalığı karıştırmaya ve tuhaf bir şekilde her durumdan galip çıkmaya devam edeceklerdir.

Yönetmen Kevin Smith’in sonradan muhteşem bir tutkal ile birbirine bağlayacağı ve yarattığı evrene View Askew adını vereceği filmler silsilesinin birincisi. Bu siyah beyaz başyapıtı hiç unutmayacaksınız, acı, hüzünlü ve gerçekten çok komik ritmini de...

8. Paralel Evren (Coherence) / 2013

Bir grup arkadaş akşam yemeği yemek için bir araya gelir. Yemeğin keyifli olacağı açıktır, çünkü o gece bir kuyruklu yıldız dünyanın epey yakınından geçecektir. Ancak bu olağan durum, geceye olağanüstü bir yön de verecektir. Yemek sırasında elektrik kesilir. Bu aksiliğin üzerine çevrelerine baktıklarında, gizemli bir evde ışıkların hala yandığını fark ederler. Bu fark edişleri tanık olacakları enteresan olayların da habercisidir. başlarının üzerinde süzülen insanları gördüklerinde dünyayı algılayış şekilleri, gerçekle hayal birbirine karışacaktır. Ve bu durum, ilişkilerinde bazı kırılmaları da beraberinde getirecektir.

9. Deniz Feneri (The Lighthouse) / 2019

The Lighthouse, 20. yüzyılın başlarında Maine'de yaşayan, iki deniz feneri bekçisinin hikayesini konu ediyor. Eski bir denizci olan Thomas Wake, gizemli bir adada deniz feneri bekçiliği yapan bir adamdır. Yıllardır adada tek başına bekçilik yapan Thomas’ın yanına, işlerde yardımcı olması için Ephraim Winslow adında bir genç gönderilir. Birlikte çalışmaya başlayan Thomas ve Ephraim arasında çok geçmeden büyük bir iktidar savaşı meydana gelir. Yaptığı işi büyük bir sorumlulukla yerine getiren Thomas, gücünü ispatlamak için tecrübesiz bir genç olan Ephraim üzerinde baskı kurmaya başlar. Ufak bir adada deniz fenerinin içinde hapsolan ve zamanla akıl sağlığını kaybetmeye başlayan iki adam, en derin korkuları ile yüzleşmek zorunda kalır

10. Küp (Cube) / 1997

Farklı sosyal gruplardan, farklı yeteneklere ve eksiklere sahip bir grup insan kendilerini bir anda yokluğun ortasında, bir küpün içerisinde bulur. Nasıl oraya geldikleri belli olmayan bu kişiler, durumu anlayabilmek için birbirlerini tanımak ve birbirlerini anlamak zorundadırlar. Bu küpün içerisinde, bir cevap aramak en az o cevabı bulmak kadar zordur. Çevrelerinde olup biten hiçbir şeyi anlamayan bu insanların başvurabilecekleri tek duygu ise korku duygusu olacaktır.

Küçük bir bütçeyle kotarıldıktan sonra kısa sürede bir fenomene dönüşen Cube, klostrofobik atmosferiyle dikkat çekiyor.

11. Ölüm Kitabı (Misery) / 1990

Dehşetli bir hikayenin muhteşem bir sahicilikle sinemaya aktarıldığı olağanüstü bir gerilim 'Ölüm Kitabı'... Tabi bu hikayede, canlandırdığı Annie Wilkes karakteriyle harikalar yaratan -belki de kabuslar yaşatan dememiz daha doğru olacaktır- başarılı aktrist Kathy Bates'in parmağı büyük. Dikkatli sinema izleyicisi, oyuncunun bu filmindeki sıradışı performansı sonucunda Oscar'ı kazandığını da anımsayacaktır. Filmin konusuna gelince, Paul Sheldon kolay okunan popüler romanlar yazarıdır. Artık kariyerinde bir dönüm noktasında olduğunu düşünür, seri maceralarını yazdığı karakteri Misery Chastain’in öldürüp diziyi bitirir. Paul taşrada geçirdiği bir araba kazasından yaralı kurtulur. Onu bulup evinde bakmaya başlayan Annie Wilkes, şans eseri Paul’un sadık okurlarından biridir ve kahramanı Misery Chastain’in de sıkı bir hayranıdır. Son kitabı okuyup Misery’nin ölümüyle şoke olan kadın öfkeye kapılır ve Paul’u ayağından feci şekilde yaralayarak onu yatağa hapseder. Hem bölge şerifi hem de menajeri umutsuzca Paul’ü ararken o, gardiyanı Annie’ye özel bir Misery macerası daha yazmak zorundadır.

12. Ölümcül Oyunlar (Funny Games) / 1998

Anne, Georg ve küçük oğulları Georgie, gözlerden ırak bir göl evine tatil amacıyla gelmişlerdir. Şehir hayatının yorgunluğunu bu tatil sayesinde üstlerinden atmayı hedefleyen aile korkunç bir saldırıyla yüzleşmek üzerdir. Evlerine musallat olan ve nereden geldikleri belli olmayan iki genç, sorunlarından uzaklaşmaya çalışan bu ailenin başına çok daha büyük dertler açacaklardır. Şiddet dolu bir tatil başlamak üzeredir. Kaçış şansı yoktur. Michael Haneke’nin burjuvazi eleştirisine ve olağan şiddete bambaşka ve rahatsız edici bir bakış açısı kazandırdığı filminin başrollerinde Susanne Lothar, Ulrich Mühe ve Arno Frisch var.

13. Şey (The Thing) / 1982

Şey, John Campbell'ın kısa öyküsünden uyarlanmıştır. Kuzey kutbunun buz tutmuş topraklarında bir kurdun peşinden koşan Norveçli bilim insanları Amerikan Antartik araştırma üssüne kadar gelmişler fakat burada esrarengiz bir şekilde can vermişlerdir. Neler olduğunu anlayabilmek için dışarı çıkan Amerikan bilim adamları Norveç araştırma üssüne gidip esrarengiz olayı çözmeye karar verirler. Norveç bölgesine yaklaştıklarında buldukları şeyler esrarengiz ve tüyler ürpeticidir. Bir cesetle karşılan adamlar, bedeni otopsi için yanlarında getireceklerdir. Ancak bu ‘şey’ tahmin edilemez boyutlarda bir ürkütücülüğe sahiptir. The Thing, hangi türe eline atsa üstün başarı elde eden usta yönetmen John Carpenter'ın, bilimkurgu ve gerilim türlerini harmanladığı, zamanla kültleşen filmidir.

14. Lolipop (Hard Candy) / 2005

Hayley, 14 yaşında çekici bir genç kızdır. İnternette tanıştığı 30 yaşındaki moda fotoğrafçısı Jeff ile tanışmak üzere bir kafede buluşurlar. Aralarında yaşanan yakınlaşma onları Jeff'in dairesine kadar götürür ve bu beklenmedik bir olayın başlangıcı olur. Hayley, uzun süredir merak ettiği sırrı çözmek için Jeff'in içkisine ilaç katar. Jeff'in kendisinden önce de küçük kızları dairesine getirip getirmediğini öğrenme çabasındadır. Günlerdir kayıp olan Donna Mauer'in tek şüphelisi olarak da Jeff'i görmektedir.

15. Bu Bir Felaket (It's a Disaster) / 2012

4 çift bir pazar günü, sıradan bir branç için bir evde toplandıklar. Fakat işler o kadar sıradan bir şekilde ilerlemez. Dünyanın sonu gelmiştir bu bu 4 çift bu evde mahsur kalmıştır.

16. 127 Saat / 2011

Yaşanmış gerçek iç burkan bir olaya dayanan 127 Saat, Oscarlı yönetmen Danny Boyle'un 'Slumdog Millionaire'den sonraki çalışması. Genç dağcı Aron Ralston, kimseye haber vermeden çıktığı yolculuğunda Utah yakınlarında Moab bölgesinde büyük bir kaya parçasının arasına sıkışır. 5 gün boyunca hayatta kalmak için elinden geleni yapan Aron'ı oradan kurtaracak kimse yoktur. Tek çaresi yine kendisidir...

5 gün boyunca kolu kayaya sıkılmış bir şekilde aç ve suzu kalan Aaron, başta sevgilisi olmak üzere, ailesi ve yolda karşılaştığı iki dağcı kızdan yardım bekler önce. Fakat zaman geçtikçe kimsenin ondan haberi olmadığını anlar... 5 gün boyunca yaralı halde sıkışıp kaldığı kayada içsel sorunlarıyla başbaşa kalan Aaron aynı zamanda cesareti ve kendisini metrelerce derinlikteki bu beladan kurtarmaya yarayacak tüm yönleriyle de yüzleşir... 

Dinamizmini ve heyecanını hiç kaybetmeyen film, seyirciye daha önce hiç yaşamadıkları ve belkide karşılaşamayacakları bir yolculuğa çıkartırken, hayattaki seçimlerle ilgili sıra dışı bir hikâye sunuyor.

17. Testere (Saw) / 2004

Filmde son derece sıra dışı bir seri katilin, kurbanlarına yaşamın anlamını ve değerini anlatmak gibi bir takıntısı vardır. Kendilerine ölümcül oyunlar oynayarak hayatta kalma şansı tanımaktadır. İmkan dışı seçimlerde bulunması gereken kurbanlar, ellerinden gelen mücadeleyi verirlerken farkında olmadan yaşamak uğrunda neleri feda edebileceklerine de şahit olmaktadırlar. Bu katilin son kurbanları Adam ve Dr.Lawrence Gordon’dur. Bu adamlar birbirlerini hiç tanımazlar ama gözlerini açtıklarında aynı odadadırlar. Yerde kanlar içinde başka bir yabancı yatmaktadır. Adam kendini başından vurarak intihar etmiştir. İpuçlarını kullanarak neler olup bittiğini çözmeye çalışırlar. An itibari ile sekiz saatleri vardır. Bu sürenin sonunda ya içlerinden biri ölecek ya da katil her ikisini de öldürecektir.

18. Locke / 2013

Bir yapı şirketinde yönetici olan ve başarılı bir kariyere sahip olan Ivan Locke, iki çocuğu ve karısıyla birlikte sorunsuz bir hayat sürmektedir. Bu gidişat aldığı bir haberle son bulur. Arabasıyla çıktığı yolda kendini, hayatını ve sahip olduğu her şeyi sorgulamasına yol açan bu haberin ağırlığıyla mücadele ederken bir yandan da işiyle ilgili bir krizle uğraşmaktadır. Şirketi oldukça zarara sokabilecek bu krizi soğukkanlılıkla çözmeye çalışır. Ama yalın ve basit çözümler ve hiç kaybetmediği süküneti karşı tarafı sakinleştirmeye yetmez. Ivan Locke o telefon konuşması sırasında kariyerinin ve hayatının en zorlu sınavıyla karşı karşıya gelir. Arabasının içinde, kısa bir süre içerisinde gerçekleşecek olan felaketi durdurmak için zamana karşı koyma mücadelesi başlar. Öte yandan da tek başına çıktığı yolculukta kendi geçmişiyle de bir hesaplaşma içine girer. Tom Hardy'nin başrolünde yer aldığı film tek mekanda, Ivan Locke karakterinin arabasında geçiyor. Bu iddialı yapımın yönetmen koltuğu ise Hummingbird filmiyle ilk yönetmenlik deneyimini gerçekleştiren senarist Steven Knight bulunuyor.

19. Karanlığa Kadar Bekle (Wait Until Dark) / 1967

Susy, çok kısa bir süre önce geçirdiği bir kazanın sonucunda görme duyusuna istemsiz olarak veda etmiştir. Bir fotoğrafçı olan eşi Sam ile ritüellere dayalı bir hayat sürmektedir. Yaşadıkları her şey normal gibidir; ancak bir gün kadının biri Sam'e uyuşturucuyla dolu bir oyuncak bebek verir. Artık bu ikilinin hayatındaki hiçbir şey normal seyirinde devam etmeyecektir.

20. Sleuth / 1972

Aynı kadına aşık iki erkek çıkmazının mükemmel işlendiği filmlerden biri olan Sleuth, polisiye yazarı olan Andrew’un karısının sevgilisi olan Milo’yu evine davet etmesiyle başlar. 

Tıpkı polisiye romanlarında kurguladığı gibi hazırladığı hınzır planlarla Milo’yu alt ederek karısını ondan uzaklaştırmayı planlayan Andrew, bütün kozları elinde tuttuğunu sansa da, genç rakibinin hiç beklenmedik hamleleriyle oldukça şaşıracak ve ikisi arasındaki çekişme, ölümcül bir satranç oyununa dönüşecektir.  

Joseph L. Mankiewicz yönetmenliğindeki filmde, Laurence Olivier ve Michael Caine’in mükemmel oyunculuklar çıkardıklarını ve filmin elde ettiği başarıyla Oscar adayı olduğunu da belirtelim.

21. Ölüm Kararı (Rope) / 1948

Aynı evde yaşayan iki parlak üniversite öğrencisi Philip ve Brandon 'kusursuz cinayet'in var olduğunukanıtlamak ve böylecek kendi zekalarını ispatlamak için eski sınıf arkadaşları David Kentley'i iple boğarak öldürürler. Cesedi evdeki eski bir sandığın içine saklayan Brandon ve Philip son derece soğuk kanlı bir şekilde bir akşam yemeği daveti verirler. Üstelik bu yemekte yer alan davetliler arasında, öğretmenleri, Kentley'in ailesi ve nişanlısı gibi isimler vardır. Hiçbir şeyden haberi olmayan davetliler tüm olağanlıkla yemeklerini bitirirken misafirler arasından bir kişi bir şeylerin yolunda gitmediğinden şüphelenmeye başlar. 

Hitchcock dehasının anbean yansıdığı filmlerden biri olan yapıt Patrick Hamilton'ın aynı isimli oyunundan uyarlanmıştır.

22. Öldüren Kelimeler (Pontypool) / 2008

Uslanmaz radyo spikeri Grant Mazy'nin hiç bir yerde dikiş tuttuarmayacağınınen büyük ispatı, her gittiği radyo istasyonundan kapı dışı edilmesindeki muazzam marifetindedir. Grant Mazy, bir kez daha büyük şehir radyolarından kovulmuş ve Pontypool kasabasının tek kilisesinin bodrumundan yayın yapan CLSY Radyo'da sabah programı yapmaya başlamıştır. Bu tenzili rütbe neticesinde yine de her zaman yaptığı işi yapmaya devam etmeye kendini vakfeden Mazy'nin hayatı bir gün kabusa dönecektir. Yoğun kar fırtınası sebebiyle okul otobüsünün iptal edilmesiyle başlayan her zamanki sıkıcı Pontypool günlerinden biri, birdenbire alışılmadık olaylar zincirinin kopmasına neden olur. İnsanların acayip cümleler kurarak korkunç şiddet olaylarına giriştiği yönünde bir yığın tuhaf söylenti yayılmaya başlamıştır. Ancak olan bitenle ilgili hiçbir resmi haber yoktur. Acaba bütün bunlar gerçek midir? Çok geçmeden kendilerini radyo istasyonunda bir tür tuzağın içinde bulan Grant ve küçük CLSY ekibi, kasabayı hükmü altına alan bu cinnetin İngilizceye yayılmış bir virüsten kaynaklandığını kavrarlar. Kurtarılma ümidiyle yayını sürdürürken aslında acaba radyo dalgalarıyla virüsün bütün dünyayı ele geçirmesine yardım mı etmektedirler? Kanadalı sinemacı filmini aynı zamanda senaryoyu da yazan Tony Burgess’ın romanlarından uyarlamış. Şüphesiz Pontypool alıştığımız türden bir zombi filmi değil. Son derece başarılı bulunan bu aklı başında tür filmi İstanbul Film Festivali’nde izleyici ile buluşacak.

23. (12 Angry Man) / 1957

12 Öfkeli Adam, cinayetle suçlanan bir genç ile ilgili karar vermekle yükümlü 12 jüri üyesinin karar verme sürecini konu ediyor. Latin Amerikalı bir genç adam, babasını öldürdüğü gerekçesiyle cinayetle suçlanır. Sanığın kaybettiğini söylediği bir bıçak ise cinayetin işlendiği odada bulunmuştur, gencin mahkemeye sunduğu savunma zayıftır ve olan biteni duyduklarını söyleyen pek çok tanık vardır. Sanık suçlu bulunduğu taktirde idama mahkum edilecektir.Jüri sonuçları pek de şaşırtıcı değildir: 12 jüri üyesinden sadece sekiz numaralı jüri üyesi Davis 'suçsuz' hükmü yönünde oy vermiştir. Davis’in jüri üyelerini ikna etmeye çalışması esnasında her jüri üyesinin 'suçlu' kararı vermesinin arkasında ise, aralarında yabancı düşmanlığı, kanuna aşırı güven, çoğunluğa uyma, geçmişle hesaplaşma gibi farklı kişisel sebepler olduğu ortaya çıkacaktır.

24. Das Boot (1981)

Das Boot,Truva filmiyle de bir hayli ses getiren yönetmen Wolfgang Petersen’in 1981 yapımı epik savaş filmi. Film, İkinci Dünya Savaşı’nın en çetin dönemlerinden birinde yaşanan savaş dramını konu alır. Özel bir operasyon dahilinde İngiliz savunmasını yok etmeye giden bir Alman denizaltısı, hedefine yaklaştığı sırada beklenmedik bir İngiliz atağıyla kapana kısılır. Bir yandan bu zor durumdan kurtulmaya çalışan mürettebat kendilerini savaş ve insan kavramını sıkça sorguladıkları bir can pazarı içerisinde bulurlar. 

Savaş halindeki askerlerin psikolojilerine yoğunlaşıldığı film, bu insani yönüyle diğer savaş temalı filmlerden ayrılmıştır. Yapım, 1983 yılında En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni ve teknik dallarda efekt, kurgu ve ses için 6 Oscar adaylı almıştı.

25. Salaklar Sofrası (The Dinner Game) / 1998

Çevresinde bulduğu akılsızlarla eğlenmeyi iş edinen, her haftanın bir gününü akşam yemeğinde bir salakla dalga geçerek geçiren bir adamın akıllanmasını konu alan Salaklar Sofrası adlı tiyatro ve filmin bir remake’i diyebileceğimiz filmde Steve Carell başrolde...

26. 7 Yıl (7 Años) / 2017

Çok başarılı bir şirketin 4 kurucusu büyük bir çıkmazın içindedir. İspanya’nın vergi dairesi onları araştırıyordur ve yaptıkları büyük bir vergi kaçakçılığını bulmak üzerelerdir. Başlarına gelen bu sorunu çözmek için bir araya gelirler. İçlerinden çıkamadıkları sorun karşısında yapacakları tek bir şey vardır; o da suçlarını itiraf etmek. Fakat suçun cezasını kim çekecektir? Aralarından bir suçu üstlenip cezasını çekecek, diğerleri için özgürlüğünden vazgeçecektir. Suçun cezasını kimin çekeceğini tartıştıkları gecede dört kişinin dostluğu büyük bir sınavdan geçecektir.

27. Celda 211 (Hücre 211) / 2009

Juan gardiyan olmak üzeredir. İşe bir gün erken gelir. İki meslektaşı ona hapishaneyi gezdirirken, birdenbire tavandan düşen bir parçanın çarpmasıyla bayılır. Gardiyanlar onu ayıltmak için 211 numaralı boş hücreye götürür. Juan bilinci kapalı halde hücrede yatarken hapishanede bir ayaklanma patlak verir. Ayıldığında güç bir durumla karşı karşıyadır: Hayatta kalmak için mahkûm rolü oynamak zorundadır.

Filmin 2010 Goya Ödülleri’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Erkek Oyuncu (L. Tosar), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En İyi Yeni Erkek Oyuncu, En İyi Kurgu, En İyi Ses ödüllerini almış olduğunu ekleyelim.

28. Ay (Moon) / 2009

Astronot Sam Bell, Lunar Industries ile üç senelik bir kontrata imza atmıştır. Sözleşmede gezegenimizi besleyen önemli enerji kaynaklarından olan Helium-3'ü keşfetmek üzere Ay'ın karanlık bir köşesine gönderilmesi yeralmaktadır. Bu meşakkatli görevde yalnızlık artık kaderi olacaktır. Görevi esnasında başına talihsiz bir kaza geliverir. Uydu bağlantısının da kopmasıyla tüm iletişimi kaybeden Sam'i zor zamanlar beklemektedir. Neyse ki Ay'da çekmek zorunda olduğu çile günlerinin sonlarına yaklaşmıştır ve evine dönüp karısına ve kızıyla özlem gidermeye ramak kalmıştır. Sonunda Sarang üssünden ayrılacak ve bir robot olan Gerty'den başka kişilerle konuşabilecektir. Tabi ki sanssızlıklar Sam'in peşini bırakmaz çünkü bu defa da sağlığından olmuştur. Sam halüsinasyonlar görmeye başlar ve hafızasını da yitirmeye, oraya nasıl geldiğini dahi unutmaya başlar. Sam o andan itibaren etrafında neler olup bittiğini anlamak için savaşmaya başlayacaktır.

29. Dünyalı (The Man from Earth) / 2007

John Oldman, bir üniversitede yaptığı tarih profesörlüğü görevinden ayrılıp başka bir yere taşınma kararı alır. Veda etmek için evine gelen profesör arkadaşları John’un taşınmasının altındaki nedeni merak eder.

Arkadaşlarının meraklı soruları üzerine gizemini korumaktan vazgeçen John, neden taşındığını açıklar: yaklaşık 14.000 yıldan beri yaşayan ve hiç yaşlanmayan bir ölümsüzdür. Ortaya attığı bu iddia arkadaşları tarafından sorgulanacak ve hepsi John’un delirmiş ya da kendilerini sınıyor ya da en kötüsü doğruyu söylüyor olma ihtimalleri arasında gidip geleceklerdir.

Düşük bütçeli ve tek bir mekanda çekilmiş olan Dünyalı, seyircisini de tüm film boyunca düşünmeye ve sorgulamaya iten, herhangi bir özel efekte ihtiyaç duymamış farklı bir bilim-kurgu.

30. Terminal (The Terminal) / 2004

Krakozhia isimli bir ülkenin vatandaşı olan Viktor Navorski, JFK hava limanına giriş yaptığı an pasaportunun geçersiz olması nedeniyle Amerika'ya girme hakkını kaybeder. Ülkesine geri dönmek zorunda kalan talihsiz adam bu esnada havaalanında televizyonda yayınlanan haber bültenindeki bir habere takılır. Ülkesi Krakozhia'da sivil savaş çıkmıştır ve ABD artık ülkesini resmi olarak tanımamaktadır. Bu nedenle ABD karasularına giremeyen adam, aynı sebepten ötürü kendi ülkesine de dönememektedir. Pasaport ve kimliği geçersiz olan Viktor'un yapabileceği tek şey dilini bile bilmediği bu ülkenin havaalanında yaşamayı öğrenmek olacaktır. 

Yönetmenliğini Steven Spielberg’ün yaptığı film, ilgi çekici bir öyküye sahip bir politik komedi.

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Mauro Icardi'den Olay Wanda Nara Paylaşımı: ''Evimde 2 Saat Boyunca Beni Taciz Etti''
Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
YORUMLAR
17.01.2020

Toprak Altında (Buried) /2010, adamlar tabutta film çekmişler. tebrikler.

17.01.2020

The Hateful Eight Tarantino filmi, tek bir yer dısında bir iki dakika farklı yer görünüyor, ama ağırlıklı tek bir mekana geçiyor konu. Sinemada izlerken inanılmaz keyif almıştım, lezzetli film

17.01.2020

Behzat Ç. 78.Bölüm :)))

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ