Maçın geneline baktığımızda Beşiktaş’ın ilk 30 dakika ile son 15 dakikada etkili olduğunu görüyoruz.
İlk gol, Rafa Silva’nın takipçiliği, çabukluğu, inatçılığı ve zekâsı sayesinde geldi. Bu noktada Abraham’ın da gol vuruşunu denemek yerine daha müsait pozisyondaki Rafa’ya asist yapmasını ayrıca takdir etmek gerekir.
İkinci gol de yine bireysel hırs ve takipçilikle geldi. Bu kez Cerny, topu ısrarla takip etti ve golü attı. Kalecinin ceza sahası dışında topa müdahale edeceğini görünce baskıyı bırakabilirdi, ama vazgeçmedi. İşte o ısrar, golü getirdi. Cerny’nin bu gayreti ve golü kutlanmalıdır.
Özetle, iki gol de hazırlanış ve sonuçlanış açısından birbirine çok benziyordu: ikisinde de bireysel inat ve beceri öne çıktı.
Beşiktaş ilk yarıda daha fazla gol atabilirdi, ancak skorun verdiği rahatlıkla gerekli disiplini göstermediler.
İkinci yarının başında gelen Kocaelispor golü, bir yandan Beşiktaşlı oyuncuları panikletirken diğer yandan rakip futbolculara umut aşıladı. Kocaelispor bu devrede oyunu domine ediyor gibi görünse de ceza sahası içinde skoru değiştirecek kalitede oyuncuları yoktu. Beşiktaş ise kaliteli futbolcularının bireysel yetenekleri sayesinde skoru her zaman lehine çevirebilecek güçteydi. Nitekim maç 3-1 Beşiktaş’ın üstünlüğüyle tamamlandı.
Bu maçtaki takım performansı, gelecek hafta Galatasaray ile oynanacak derbi için bir ölçüt değildir. Derbi maçlarında futbolcular her zaman güçlerinin ötesine geçerler. Ayrıca Galatasaray’ın bugüne kadar puan kaybetmeden gelmesinin sebebinin “çok iyi futbol” olmadığını herkes biliyor. Eğer adil bir hakem yönetimi olursa, Beşiktaş’ın bu deplasmandan galibiyetle dönme ihtimalinin yüksek olduğuna inanıyorum.