Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü de Didim Devlet Hastanesi’nde yaşanan olay için, 'Tecavüz hastalık değildir, kadın-erkek eşitsizliğinin erkek lehine kullanıldığı cinsel şiddettir. Kadın bedeni üzerinde söz sahibi olduğu düşüncesinin bir yansımasıdır' dedi.
Tecavüz ibaresinin bu şekilde devlet kurumundaki tablolarda açıkça yer almasının etik olmadığını belirten Güllü, 'Adliyelerde duruşma saatini gösteren listelerde de açık açık yazılır 'Tecavüz Duruşması' diye. Travmaları herkese duyurarak mağdurun ikincil mağduriyetini yaşamasına sebep olan bu tür kurumsal işlemler ne yazık hala hükmünü sürdürüyor. Hep dediğimiz sosyal hizmet anlayışı ve farkındalığını değişip dönüştüren zihniyet dönüşümünü yaşayamıyoruz. İstanbul Sözleşmesi tam da bu dönüşümü sağlamaya yönelik bir belgeydi’’ dedi.
Güllü, 'Ben bu ülkede kadınların insan hakları ve genel evrensel insan hakları konusunda herhangi bir adımın atılmayacağına, atılmışlarında bu ülkenin tarihinden silinme gayretlerinin artık resmen bir hareket olarak karşımızda durduğuna inanıyorum. Her şeyi kökten silip kazanılmış kadınların insan haklarından geriye adım atmak Cumhuriyet ile hesaplaşmanın görüntülü yansımasıdır. Mış gibi yaparak bugüne getirdikleri eylem planlarından ve mevzuatlardan geri adımla koşarcasına dönüş yapıyoruz. Devlet yönetim şekli ile övündüğümüz anlayışımızı çadır devleti modeline dönüştürme gayretlerine tanıklık ediyoruz' diye konuştu.
Böylesi bir durumun ille de tabloda belirtmek gerekiyorsa uygun üslup ne olmalıdır sorumuzu da yanıtlayan Güllü, ‘’ ‘Rıza Dışı Cinsel Şiddet – Acil’ cümlesi olayı ve yapılacak müdahaleyi önemsetir. Çünkü tecavüz sonrası verilerin kaybolmaması çok önemlidir. Rıza dışı diye belirterek hem kişinin iradesiz maruz kaldığı sorununu çözerken duygusal anlamda da travmanın desteğini açıklarız’’ dedi.
Ulan sırf tarikatleri çoluğa çocuğa rahat rahat hallenebilsin diye ülkeyi getirdikleri hale bak. Yer yarılsada şeyhleriniz şıhlarınız artık ne zıkkımınız varsa içine girseniz ya